Eve geldiğimizde masada oturan çocukları ve Sophia'yı umursamadan ikimizde duş almak için odalarımıza çekildik.
Üzerimdekileri hızlıca çıkarıp kendimi ılık suyun altına attığımda kaslarımın girildiğini hissedince çok rahatladım. Sinirlerimden kurtulmak için ılık bir duşun yeterli olduğunu o an daha iyi anlamıştım.
İyice durulandıktan sonra havluyu vücuduma dolayıp banyodan çıktım.
İç çamaşırlarımı ve kot pantolonumu giydim ve elime telefonu alıp, üzerime bir şey giymeden aynanın karşısına oturdum ve ıslak saçlarımla güzel bir fotoğraf çekindim.
(bunun gibi bir poz ama bunun Perrie olmadığını ve oda olduğunu düşünün :)) :P ve bağdaş kurmamış hali. Yani sol bacağı bağdaş kurar gibi yerleştiriyor ama sağ bacak sol bacağın üstüne gelecek ve uzatır gibi ama tam uzatmıyor. Yaniiiii sağ bacağa yandan bakılınca üçgen oluyor... siz bana bakmayın. Benim hikayem ama sizin hayal gücünüz. Siz nasıl isterseniz öyle düşünün. :P )Çektiğim fotoğrafı Instagram'da paylaşıp altına; "Duştan sonra çocukları bekletiyorum 😄😍❤ @niallhoran @louist91 @harrystyles @fakeliampayne -sizi çok seviyorum. Kahvaltı için teşekkürler Liam! 😉😑" yorumunu yaptım ve telefonu yatağa fırlatıp üzerime siyah bir büstiyer giydim. Üzerime kot bir ceket geçirip saçlarımı kuruttum ve telefonu alıp odadan çıktım.
Evet, Liam'a hem kırgın hemde kızgındım ama bunu insanlara belli etmemek benim görevimdi. Hem, alttan alttan mesaj vermiş oldum Liam'a. Yaniii, bir taşla iki kuş da denebilir.
Salona girdiğimde Harry masaya yeni oturmuştu. Bende Harry'nin yanındaki sandalyeye otururken Sophia'nın üzerini değiştirdiğini gördüğümde önce bir şey demedim ama birazdan kendime engel olamayacağımı biliyordum. "Günaydııııııınnn" Louis, Harry ve Sophia günaydın mesajıma cevap verirken, Niall ağzındaki lokmayı yutmaya çalışıyordu. "Gonoydon" dediğinde kıkırdama dışında bir şey yapamamıştım.
Masada göz gezdirirken Liam'ın gözlerini üzerimde hissettim. Istemsizce gözlerine baktığımda vereceğim tepkiyi merak eder gibi bir hali vardı. Gözlerimi ondan ayırdım ve boğazımı temizleyip Sophia'ya döndüm: "elbisen çok güzelmiş Sophia." Hafifçe gülümseyerek "teşekkür ederim." dedi. "Bu sabah ki elbisen değil ama. Onu neden çıkarttın? Çok yakışmıştı."
"Uhm şey... o elbise değildi ki..." diye cevap verdi yanakları kızararak. Anlamamıştı. Zaten anlamasını beklediğim kişi de o değildi. "Yaa? Neydi peki? Ama biliyor musun, sabahkine bayıldım. Nereden aldın?" rahatsızca yutkunup Liam'a baktı. Cevap vermesini beklerken portakal suyumdan bir yudum aldığımda "Liam'ın dolabından" demesiyle içtiğim yudum boğazıma kaçtı. "Ay Jessica? İyi misiiiin?"
"Hı hı iyiyim. Sağol canım." sinirlerime hakim olamıyordum ve bütün sinirimi yumruğumdan çıkarıyordum.
Ortamı sessizlik kaplarken Harry beni dürtüp kulağıma eğildi. "Lütfen yapma. Şimdi değil. " diye fısıldadığında cevap vermek için ağzımı acarken Niall'ın "aaaaa!" diye bağırması yerimde sıçramama neden oldu. "Ay nolduuu??"
"Justin'in albümü bizim albümle aynı gün çıkacakmııııışşş!!" herkes hiçbir şey söylemeden önüne dönünce Niall tekrar elindeki telefona bakarak garip bir ses çıkarttığında yeniden hepimiz şaşkınca ona döndük; "yaaaaAAAOHHAAA!"
"Ay yine ne olduuu?"
"Jessica?"
"Nialler?"
"Bu neee?" Deyip paylaştığım fotoğrafı gösterince "fotoğraaaaff" dedim. Ne vardı ki bunda şaşıracak? "Noldu ki?"
"Ben sadece..." deyip bir fotoğrafa bir bana bakıp duruyordu. "Nialler incelemeyi kesecek misin? Telefonuna çökmemi mi istersin?"
"Ya ben şey... önce altına yazdığını görünce, ardından fotoğrafı... biraz, şey oldum..."
"Hmm 'şey' oldun. Anlıyorum Nialler." Dediğimde herkes kıkırdarken hepsinin elinde telefon görünce oldugum yerde kaldım. Anlaşılan hepsi altına yazdığımdan çok fotoğrafla ilgileniyordu. Louis ve Harry tepkisiz kalıp kahvaltılarına devam ederken Sophia "çok güzel çıkmışsın. Çok tatlı olmuş." dedi sıcak bir tonda. "Teşekkürler" deyip onun gibi gülümsemeye çalıştım. Liam'a baktığımda hâlâ telefonuyla uğraşıyordu. Neyle ilgilendiğini çok merak etsemde beni ilgilendirmez, diye düşünerek önüme döndüm.
Herkes kahvaltısını bitirdikten sonra, hiç haz etmesemde Sophia'yla elbirliği ile sofrayı toplayıp bulaşıkları hallettik.
Salona geçtiğimizde Harry Louis' in başına masaj yaparken, Liam da koltuya yüzüstü yatan Niall'ın sırtına masaj yapıyordu.
Sophia'yla birbirimize bakıp kıkırdayınca o koltuklardan birine geçip otururken ben de ellerimi belime koyup onları ayakta izlemeye başladım. "Evlere geliyor musunuz?"
"Ne?" Hepsi aynı anda aynı soruyu sorunca gülmemek için kendimi zor tutuyordum. "Ya benim omzumda bir ağrı varda, eğer evlere servis varsa bir ara bana da gelin diyecektim. "
"Senin evin mi var?" diyen Louis' e dönüp "hah tamam! En azından aklınız çalışıyor. Size noldu ya? Kamyon mu geçti üzerinizden?"
"Ya akşam... akşam Louis' le dövüştük." diye yerinde doğrulan Niall'a şaşkınca dönüp "dövüştünüz??" Diye tekrarladım. "Hee ya! Sen bunun yiyip yiyip kilo almadığına bakma. O kiloları bi yerinde depoluyo, işine gelince de kullanıyor. Gece ezdi beni ya. Yere yastık koymuştuk. Yastığın üzerine yatırıp ezdi beni. Yastık içime geçti bee!" Louis sözünü bitirdikten sonra Niall'a dönüp şaşkın gözlerle baktım. Kollarını iki yana açıp "ne diyorsa o " deyip kahkaha atınca bende ona katıldım.
Kahkahalar arasında telefonumu elime aldığım anda telefon çalmaya başladı. Arayanı görünce heyecanla telefonu açtım: "aşk? Ne yapayım işte yeni kahvaltı yaptık. Sen? Çocuklar? Uhmm şey... Ha Louis mi? İyiiii Harry masaj yapıyor. Ahahhaa yok Larry fantazisi değil. Başı ağrıyormuş. Bir de aksam Niall'la birazcık güreşmişler. Ahahahaha aynen... benim bavulum falan zaten hazırdı ama çocukları bilmiyorum. Sen? Hımm iyi. Ya, Amy'yle konuştun mu? Yok benide aramadı. Biz? Bilmem, çocuklar hazırsa yarım saate çıkarız. Hıhı aynen. Halen'la Kat? Ha iyi. Tamam o zaman Aşk, havaalanında görüşürüz. Efendim? Ahahaha söylerim. Hadi baybay..." telefonu kapattığımda Liam'la gözgöze gelirken hemen gözlerimi ondan ayırıp Louis' e döndüm; "Loui sevgilinin selamı var. Kendini yormasın, o bana lazım dedi. Ha bir de, seni çok özlemiş. Bi' de masaj yaptıracak başka birini bulamamış mı? dedi. Larry shipperları coşturmasınlar, sinirlerimi bozdurmasınlar, dedi." Dedim kahkaha atarak. Loui yerinde doğrulup bana döndü; "Aşkım benim ya. Nasıl özledim... havaalanında mı buluşacakmışız?"
"Aynen." Dediğimde hızla sehpahadaki telefonunu eline alıp "tamam, bavulumu hazırlamaya daha doğrusu düzenlemeye gidiyorum. " dedi ve merdivenlere doğru yöneldi.
Loui'den sonra Niall da yerinden kalkıp gerindi ve Liam'a tokat atıp kahkahalar arasında koşa koşa merdivenlere yöneldi. Liam, her ne kadar arkasından koşsa da yarı yolda pes edip yerine döndü.
Ardından Harry saçlarını karıştırıp hızla ayağa kalktı ve yanıma gelip alnımdan öptü "Bende hazırlanıp geliyorum." dedi. Başımı tamam anlamında salladıktan sonra koltuğa oturup fotoğrafa atılan yorumları okumaya başladım:
"HOT🔥!!"
"Marry me?"
"Love u so much Jessiiicaaa ❤"
"Omg! She's so damn sexy!"
"WTF?!?!?!!"
"you want to kill me?"
"What u want to meee!!!??"
"So excited for 2nd concert"
"Lovely ❤"
"My beauty ❤😍😘"
Yorumları okuyarak moralim tavana çıkarken Sophia ayağa kalkınca ona döndüm: "ee.. benim gitmem lazım" dediğinde içimden mutluluk çığlıkları atsamda hayal kırıklığına uğramış gibi yapıp "hemen mi? Belçika'ya gelmeyecek misin?" Dedim. "Maalesef canım. Londra'ya dönmem gerekiyor. Belki California'ya gelirim ama, o da kesin değil. "
"Peki o zaman... umarım en yakın zamanda görüşürüz."
"Umarım. " deyip çantasını aldı ve bana sarıldı. Ardından Liam ayağa kalktı ve ona da sıkıca sarıldıktan sonra dudakları yavaşça birleşti. Bu manzaraya (!) daha fazla şahit olmamak için gözlerimi onlardan ayırıp başka yöne baktım.
Sophia diğer çocukların yanına gidip onlarla da vedalaştıktan sonra sevgilisinden (!) mecburen ayrıldı ve evden çıktı.
Sophia gittikten sonra bende salona geçip elime telefonu aldım ve yorumları okumaya devam ettim. Bir dakika! Liam yorum yapmış!
@fakeliampayne: "beklemekten memnunum. Umarım kahvaltıyı beğenirsin Jess 😍🙂😉 seni özledim."
Bu çocukta deli cesareti mi var? "Seni özledim" nedir ya? Hadi özel mesaj atsa anlarım ama YORUM YAPMIŞ!
Emin olmak için birkaç kere daha yorumu tekrardan okurken Liam salona girdi. Onu gördüğüm an tebessüm etmemek için kendimi zor tutarak tekrar kafamı telefona gömdüm. Yerine oturduktan sonra bana baktığını hissettiğimde derin bir nefes aldım ve gözlerimizi birleştirdim. Onu şu kısacık zaman diliminde bile çok özlemiştim. Bana bakışını, dokunuşunu, öpüşünü. Her şeyini...
"Twitter'a bak." Ne??! Uzun zamandır konuşmuyoruz ve bana Twitter'a bakmamı mı söylüyor? Bu çocuğun derdi ne ya? "Anlamadım?"
"TT olmuşuz. Dünya gündeminde!" bir şey söylemeden hızla Twetter'a girdim ve WTT'lere baktım; "#IsJessiamReal?" gerçekten dünya gündemindeydi.
"İnsanlar işsiz. Neye inanacaklarını şaşırmışlar." dedim telefonu elimden bırakarak. "Efendim?"
"Sence biz gerçek miyiz Liam?"
"Tabii kide gerçeğiz Jess. Neden böyle düşünüyorsun?"
"Biz neyiz Liam?"
"Anlamadım?"
"Seninle ben. Yani 'Jessiam'. Neyiz?"
"Sevgiliyiz Jess." Yüzündeki gülümseme yavaş yavaş azalırken bende ağlamamak için kendimle savaşıyordum. "Sevgiliyiz? Öyle mi? Liam, az önce Sophia gitti farkında mısın?"
"Evet ama-"
"Liam, eğer biz seninle sevgili olsaydık seni öpen ben olurdum. Sana sarılan, seninle beraber yatan... ama ne yazık ki ben seninle bu hayalleri kurarken bir bakıyorum Sophia senin tişörtlerinden birini giymiş, evin mutfağında yarıçıplak bir biçimde duruyor. Benim bundan ne anlamamı bekliyorsun?"
"Jess, ben seni seviyorum. Yetmez mi? Önemli olan bu değil mi?"
"Yetmez Liam. Senin açından iyi, hoş. Ama benim ne hissettiğimi bilemezsin. Hem, madem beni seviyorsun, Sophia ile neden tekrar beraber oldun?"
"Jess bu konuları konuşmuştuk. "
"Doğru. Konuşmuştuk. O zaman buna bir son verebiliriz."
"Ne?" hayal kırıklığı ile dolu gözlerle gözlerimin içine bakıyordu. Bu işimi daha da zorlaştırsa da yapmak zorundaydım. "Liam..." derin bir nefes alıp söyleyeceğim şeyleri iyi seçmeye çalışıyordum ama pek işe yaramamıştı. "Seni seviyorum. Seni çok seviyorum. Hemde her şeyden çok ama... Ama yapamam Liam. İlişkimiz başlamadan bitsin. Herkes seni Sophia'yla beraber sanırken ben seninle hiçbir şey yokmuş gibi hayatıma devam edemem. Özür dilerim."
"Jess ama-"
"Lütfen Liam. Bir şey söyleme. İşi zorlaştırma." gözyaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başladığında kesik bir nefes alıp "lütfen..." dedim fısıltıyla çıkan sesimi duyduğunu umarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIR
Fanfic"Sen hayatımda gördüğüm en yalancı insansın. Sana aşık olduğum için kendimden tiksiniyorum." sakin ses tonu söylediklerini yumuşatmak yerine daha küçük parçalara ayırıyordu kalbimi. Gözlerimdeki damlalar görüş alanımı yavaş yavaş kapatırken duydukla...