TİŞÖRT

55 13 4
                                    

Liam'dan:
Dışarıdan gelen kuşların sesiyle gözlerimi açtım. Bir anda nerede olduğumun idrakına varamasam da Jess yanımda hareketlenince ona döndüm. Gülümsememe engel olamadan ona doğru döndüm ve onu izlemeye başladım; yanakları al al olmuştu ve kaşları çatıktı. Arada bir şeyler sayıklıyordu ve ağzı açık uyumaya devam ediyordu. Bu hali beni iyice güldürürken gözlerimi bir an olsun ondan ayırmadım. Kaşları, kirpikleri, dudakları, yanakları, ve kaşlarının ortasındaki o çizgi bile o kadar başımı döndürüyordu ki. Acaba öpsem uyanır mı? diye düşünürken bir anda hapşırdığında ben de korkudan yerimde sıçradım. Geri çekilip uyanıp uyanmadığını anlamaya çalışırken bir ara gözleri hafifçe açıldı ama ardından "ya ben buraya niye geldim?" diye sayıklarken tekrar kapandı. Kahkaha atmamak için kendimi zor tutarken kolumdan destek alarak yerimde doğruldum. Elimi yüzünde gezdirmeye başlarken iyice ona yaklaştım. Ara sıra ağzını açıp kapatırken küçük inlemeler dökülüyordu dudaklarından. Kendi kendime gülerken elimin altındaki teninin sıcaklığını fark etmemle kaşlarım çatıldı. Elimi tamamem alnına değdirdim ama emin olmak için ardından dudaklarımı da alnına yasladım. Bunu yaparken kalp atışlarım hızlansa da Jess'in sağlığı söz konusu olduğu için başka bir şey düşünemiyordum; ateşi vardı. Onu uyandırmamaya dikkat ederek hızlıca yataktan çıktım ve telefonumu elime alarak odadan çıktım. Merdivenlerin başında üstümün çıplak olduğunu hatırlayıp geri döndüm ve sessiz adımlarla odadan tişörtümü alıp tekrar odadan çıktım. Mutfağa girer girmez ketıla su koydum ve suyun kaynamasını beklerken telefonumu cebimden çıkarttım ve annemi son arananlarda bulup adına bastım. Saat çok erkendi ama ne yapacağımı bilmiyordum.
Uzun bir süre bekledikten sonra nihayet annem telefonu açtı; "Liam?" sesi uykulu geliyordu. Onu uyandırdığım için çok pişman hissetsem de sorabilecek başka kimse yoktu.
"Annecim günaydın. Bu saatte arayıp uyandırdığım için özür dilerim ama yardımına ihtiyacım var."
"Bir sorun mu var?"
"Şey, evet. Jess'in ateşi var sanırım üşütmüş. Ne yapmalıyım?"
"Jessica mı? Siz ayrılmadınız mı?"
"Annecim konu bu değil şu an ben sana sonra anlatırım. Ne yapmam gerektiğini söyle lütfen?"
"Peki tamam. Ateşini ölçtün mü?"
"Hayır, uyuduğu için ölçemedim ama elimi alnına koydum; yanıyordu."
"Anladım önce üzerinde bir şey varsa onları çıkar. Üşüyecek ama asla kat kat giyinmesine izin verme. Ilık bir duş alsın. Ardından sıcak suya limon sık. Biraz dinlensin sonra ateşini ölç. Düşmediğini görürsen hemen doktora gidin."
"Tamam annecim. Çok çok teşekkür ederim. Tekrar bu saatte aradığım için özür dilerim."
"Olur mu öyle şey oğlum. Dikkatli olun. Bizi de haberdar et."
"Tamam, ederim. Seni seviyorum. Görüşürüz."
"Görüşürüz oğlum." telefonu kapatırken ketıl da attığında bir bardak aldım ve suyu bardağa doldurdum. Buzdolabını açtığımda dolabın tamtakır olduğunu gördüğümde kaşlarım tekrar çatıldı.
"Niye bu kadar zayıfladığın anlaşıldı."
Zarzor yarım bir limon bulduğuma şükrederken limonu sıcak suya sıktım ve Jess'in odasına gittim. Üzerindeki yorgana iyice sarınmıştı ve yüzü de iyice kızarmıştı. Yatağa oturup bardağı komidine koydum ve Jess'e dündüm; kaşları hala çatıktı ama sayıklamayı bırakmıştı.
"Jess?" dedim ona iyice yaklaşarak. Hiçbir tepki vermeyince sesimi biraz daha yükselttim ama kıpırdanmaktan başka bir şey yapmadı. Lavaboya gidip elimi hafifçe ıslattım ve yanına tekrar döndüğümde elimi yavaşça yüzüne dokundurdum. Soğuk suya anında tepki verip gözlerini açtı hafifçe ve gerindi.
"Liam?"
"Kusura bakma. Ama uyanmadığın için böyle yapmak zorunda kaldım."
"Sorun değil de, sen napıyosun burda?" deyip vücuduna baktı. Üzerinde iç çamaşırından başka bir şey olmadığını görünce elleriyle vücudunu kapatmaya çalıştığında ondan biraz uzaklaştım ve boğazımı temizledim. Benden utanıyordu. Bu kadar mı yabancılaştık biz?
"Merak etme, aramızda bir şey olmadı. Gece biraz kötüydün ve sarhoştun. Neyse boşver şimdi bunları. Ateşin var, müdahale etmeliyiz."
"Ben gayet iyiyim," dedi yatağın diğer ucundaki tişörtünü alıp üzerine geçirirken "düşüncen için teşekkürler ama kendim hallederim."
"Jess, yapma. Şu anda senin sağlığın sözkonusu. Aramızdakileri şimdilik unutamaz mıyız?" dizlerini karnına çekip gözlerini kaçırdığında hafifçe gülümsedim ama ona belli etmemeye çalıştım. Komidindeki bardağı alıp eline verirken "bunu iç. Ben de suyu hazırlıyım." dedim. "Su?"
"Ilık bir duş alman lazımmış."
dudağının kenarı hafifçe kıvrılırken "Kimden duydun?" dedi ve bardaktan bir yudum aldı. Elim istemsizce enseme giderken gözlerimi kaçırdım. "Anneme sordum. Sen boşver şimdi. O elindeki bitecek."
"Tamam anne." bardağın iki tarafa da kıvrılmış dudaklarını görmemle istemsizce ben de gülümsedim ve suyu hazırlamak üzere banyoya girdim.

SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin