Liam'dan:
"Leeeeyum? Leyum? Liam! PAYNO?!"
"Hı, ne?"
"Dinliyor musun?"
"Neyi?"
"En son ne dedim ben?"
"Şey dedin ya... uff Tommo. Üzgünüm, dinlemedim."
"Jessica yüzünden mi?"
"Ne? Yo, hayır."
"Sabahtan beri Joe ve ona bakıyorsun?"
"Ne alakası var?"
"Onlar kahkaha attıkça sen elini daha da sıkıyorsun. Aptal yerine koyma beni anlıyorum işte."
"Ya ben... kusura bakma."
"Jessica'yla kavga mı ettiniz? Neden konuşmuyorsunuz?"
"Ayrıldık."
"Hiç sevgili olmuş muydunuz ki?" Dudak altından gülmesi onu yumruklama isteği doğurdu. "Loui!"
"Tamam tamam. Nasıl oldu? Yani, neden, sorun ne?"
"Sabah, Sophia'yla beraber kahvaltı hazırlıyorduk ve... offf Tommo, Sophia'yı bir an Jess olarak hayal ettim ve tam o anda Jess geldi ve..."
"Payno? Yanlış anlaşılacak bir durum var mıydı?"
"Haliyle belinden sarılmıştım ve gece yatmadan önce benim tişörtlerimden giydiği içinde..."
"ÇÜÜŞŞŞ!!!" diye bağırdığında Jess ve Joe da dahil olmak üzere hepsi bize baktı.
"Ya sessiz olun Harry ve Halen uyuyor!" diye fısıldayan Katy'ye sanki çok uyanırlar ya demek yerine "pardon..." dedim daha sessiz bir tonda.
Loui'ye dönüp koluna bir yumruk geçirdiğimde "aaaahhh!!" diye acıyla bağırması içimin yagalrini eritmişti.
Loui kolunu ovalarken bende Jess ve Joe'nun konuşmasına şahit olmaya çalışıyordum ama kahkaha atmaktan başka bir şey yapmıyorlardı.
Demi diğer kabinden elinde bir sandviç meyve suyu ile yanımıza gelip "az önce birinin acı çekerek bağırmasını duydum ve aklıma kötü şeyler geliyor. Harry ve Halen nerede?" Dediğinde gülmemek için kendimi zor tutarak cevap verdim: "sevgilin kaşındı, bende kaşıdım."
"Hiii! Ne yaptım dedin?!" deyip ellerindekini hızla önümüzdeki küçük masaya koyup Loui'nin kolunu ovalamaya başladı. "Aşkım, iyi misin? Nerene vurdu? Pis Liam! Gıcık Liam! Kashayvanı Liam!"
"Uhm uhm Demi. Bem buradayım."
"Biliyorum. Yoksa daha kötü şeyler söylerdim." Üçümüzde kahkaha atarken Demi Loui'nin göğsüne başını yasladı.
Bizde şu an Jess'le öyle olabilirdik. O da başını omzuma koymuş olurdu. Ellerini ellerime kenetlemiş, huzurla uyurken onun kokusunu içime çekip nefes alışverişini dinlerdim.
Jess'e baktığımda göz göze gelmemiz etrafta kıvılcımların oluşmasına sebep oldu.
O güzel gözleriyle bana bakmaya devam ederken Joe'nun konuşmasına devam etmesiyle benden gözlerini ayırdı.Jessica'dan:
Joe hiç dıştan göründüğü gibi değildi. Yani, genellikle yakışıklı ve kaslı erkekler ya aptal olur, ya da ciddi bir yapıya sahip olurlar.
Ama Joe farklı. Tam benim kafadan. Hem komik de...
Aslında dürüst olmak gerekirse, anlattığı şeylerin çoğunu anlamıyordum ama o kadar tatlı bir gülümsemesi ve ses tonu vardı ki, beni gerçekten etkilemeyi başarmıştı.
Joe'yla konuşmaya devam ederken Katy yanımıza geldi: "kaptanla konuştum yaklaşık 1 saate iniş yaparmışız. Hadi toparlanın ses provası yapacağız. " onu başımla onaylayıp yerimden kalktım ve Harry'yle Halen'ı uyandırmaya gittim.
Sarmaş dolaş uyuyan tatlışları birkaç saniye izledikten sonra onlara yaklaşıp "Harry? Halen? Hadi uyanın." Dedim ama tek bir hareket yoktu. Ses tonumu biraz daha arttırarak bir kez daha denedim: "Halen? Harold? Hadi ses provası yapacağız." yine sed yoktu. Kelimenin tam anlamıyla ökkküz gibi uyuyorlardı.
Ellerimi belime koyup derin bir nefes aldım ve nefesimi dışarı verip şansımı tekrar denemek için onlara doğru eğildiğimde "Onlar öyle uyanmaz. Saatlerce uğraşman gerekir." Diyen Liam'a kafamı çevirdim. İki eliyle belimi tutup beni geriye doğru çekti. Harry ve Halen'ın başına geçip derim bir nefes aldı ve boğazını temizledi.
Gözlerimi devirip kafamı başka tarafa çevirdiğimde "HARREEEHHH! HAAAAAALLLEEENNNN! KALKIIINNNNN!!" Diye bağırmasıyla gözlerim yuvalarından çıkmış bir biçimde Liam'a döndüğümde Harry ve Halen da korku içinde ona bakıyorlardı.
"Liam??" dediğimde p*ç smile şeklinde bana baktığında Harry aniden yerinden kalktı ve Liam'ın üzerine atladı. Harry ve Liam 'boğuşurken' bizde Halen'la şaşkınlık içerisinde onları izliyorduk. Ta ki nefes nefese birbirlerinden ayrılana kadar.
Halen Harry'nin yanına gidip kalkmasına yardımcı olurken Liam da yerde oturur pozisyona geçmiş onları izliyordu.
İçimde bir şeylerin koptuğunu hissettim o an.
Derin bir nefes alıp koltuğun kenarına tutunacakken yanına gittim ve elimi uzattım. Şaşkın bir şekilde yüzüme bakmaya devam ederken sabrımın tükendiğini hissediyordum. "Elimi tutacak mısın, yoksa gideyim mi?" dediğimde elimi tuttu ve onu kendime doğru çekip kaldırdığımda olması gerekenden fazla yakın durması nefes almamı engelliyordu. "Teşekkür ederim." diye fısıldadı. "Rica ederim." Deyip hızla ondan uzaklaştım ve Harry'yle Halen'a dönüp "şarkı provası yapacağız. Acele edin." Deyip kimseyle göz teması kurmadan diğerlerinin yanına gittim.
"Geliyorlar mı?" Diyen Katy'ye dönüp başsalladım ve Demi'nin yanına oturdum.
Herkes toplandıktan sonra Katy'nin bilgisayarından bir şeyler ayarlamasını beklerken Demi kolumu dürtüp kulağıma eğildi: "sen hayırdır?"
"Hı?"
"Sen diyorum, hayırdır?"
"Bir şey yok."
"Bende körüm!" dediğinde hiçbir şey söylemeden elimdeki pet şişeyle oynamaya devam ettim. "Liam'la ne oldu?" Diye fısıldadığında gözüm istemsiz bir biçimde Liam'a kaydı. Göz göze geldiğimizde gözlerimi ondan ayırıp Demi'ye döndüm "sonra konuşsak?" sesimin titrediğini anlamam zaman almıştı. Demi, elini sırtıma koyup "tamam Aşk. Konserden sonra konuşuruz o zaman." Dedi. Başımı tamam anlamında salladıktan sonra Katy "tamamdıııır şimdi önce giriş şarkısıyla başlayalım." dediğinde oynatma tuşuna bastı ve arkadan melodi calarken bizde 'Clouds' u söylemeye başladık...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIR
Fanfiction"Sen hayatımda gördüğüm en yalancı insansın. Sana aşık olduğum için kendimden tiksiniyorum." sakin ses tonu söylediklerini yumuşatmak yerine daha küçük parçalara ayırıyordu kalbimi. Gözlerimdeki damlalar görüş alanımı yavaş yavaş kapatırken duydukla...