MR. MODEST(!)

60 13 4
                                    

Multide Liam ve Jessica'nın dans ettiği müzik

**Birkaç ay sonra**

''Evet, aynen. Ama istediğim yerde değil mi?

Ahh harika. Peki ne zaman görmeye gelebilirim?

İki gün sonra Noel ama?

Öyle mi? Tamam çok iyi. O zaman yarın erkenden orada olacağım.

Çok teşekkür ederim.

Hoşçakalııın.''

''Kiminle konuşuyordun hayatım?'' telefonu masaya koyup şöminenin önündeki yerimi alırken Liam da elinde kokusunu durduğum yerden alabildiğim sıcak çikolata fincanlarıyla yanıma geldi. Fincanları yere koyarken kolunu da omzuma attı. Üzerinde Minnie Mouse olan kendi kupamı elime alıp sıcak çikolatamdan bir yudum aldım;

''Sana bahsetmiştim ya ev bakıyorum diye. Emlakçıyla konuştum, güzel bir yer varmış yarın erkenden bakmaya gideceğim.'' dediğimde elimdeki fincanı yere koydu ve kolunu yaslandığımız koltuğa dayarken diğer eliyle de saçlarımla oynamaya başladı;

''Jess biliyorsun burası aynı zamanda senin evin. Yani başka bir eve ihtiyacın yok. Hem ben sabah uyandığımda senin yüzünü görmekten, seninle beraber yaşamaktan, hayatımı seninle paylaşmaktan çok memnunum.'' dediğinde ben de elimi yanağına koydum ve sakallarıyla oynamaya başladım;

''Sevgilim ben de seninle yatıp kalkmaktan, seninle yemek hazırlayıp, film izlemekten çok keyif alıyorum. Bu hayatta tek istediğim şey sonsuza kadar seninle yaşamak ama sen de biliyorsun ki bizim gruptan başka kimsenin ilişkimizden haberi yok. Ve özellikle turdan sonra birçok arkadaşım oldu; beni evlerine davet ediyorlar, beraber bir şeyler yapıyoruz. Gün gelecek ben de onları davet edeceğim ama onlara ''Liam'ın evine gelin ben orda yaşıyorum çünkü biz sevgiliyiz'' diyemem biliyorsun. Hem, kendime ait bir yere sahip olmak bana da çok iyi gelecek. Ve, böyle kendimi sığınmacı gibi hissediyorum.''

''Öyle olmadığını biliyorsun.''

''Biliyorum, evet ama senin de beni anlamanı istiyorum.''

''Anlıyorum. Haklısın sen de ama...''

''Amaa, ne?''

''Seninle yaşamaya çok alıştım. Diş fırçamın yanında seninkini görmeye çok alıştım. Yemek yerken sofraya iki tabak koymaya, yatağımı seninle paylaşmaya... Hem Watson da sana çok alıştı. Ben seni yanımdayken bile özlüyorum ve sen başka bir yere gidince naparım bilmiyorum.'' dediğinde başımı boynuna gömdüm; ''Sevgilim istediğimiz zaman beraber olabiliriz mesafeler hiç önemli değil. Sen takma kafana güzel olacak her şey.'' bir şey demeden o da her zaman yaptığı gibi burnunu saç diplerimde dolaştırmaya başladı. Arkadan kulaklarımı gıdıklayan şöminenin sesi, burnuma dolan sevdiğim adamın kokusu ve sıcak çiko- ay durun!

Liam'dan ayrılıp kendi kupamı elime alırken Liam'ınkini de onun eline verdim. Kıkırdayarak sıcak çikolatalarımızı yudumlarken birbirimize bakıyorduk. Tadı bir harikaydı... Tanrım, bana sokakta tam bir beyefendi, sahnede tam bir Michael Jackson, mutfakta tam bir aşçı, yatakta da... uhmm tamam neyse burayı geçiyorum, böyle bir adam verdiğin için sana binlerce kez şükrediyorum.

Çikolatamdan ikinci yudumu alırken Liam bana bakıp bıyık altından gülmeye başladı.

''Noldu, niye gülüyorsun?''

''Hiiç.'' bardağı yerine koyup tüm bedenimle ona döndüm; ''ya söylee.'' gülmesine engel olmaya çalışırken kendi bardağını da benimkinin yanına koydu. ''Küçük bir çocuk gibisin. Kendini küçük şeylerle mutlu edebiliyorsun ve bunu tadını dibine kadar çıkarıyorsun. Ayrıcaa...''

SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin