Multide One Direction-Don't Forget Where You Belong
Vakit kaybetmeden kafeden çıktık ve Amy'nin söylediği, benim de doğru olmasını umduğum, adrese gittik. Sıradan bir İngiliz sokağında sıradan bir daireye geldiğimizde saklanmak ve dikkat çekmemek için ideal bir yer olduğunu düşündüm.
Zile bir kere bastıktan sonra beklemeye başladık ama dakikalar geçtiği halde açan kimse olmadı. O sırada karşı daireden 40lı yaşlarında bir kadın çıktı; "Kime bakmıştınız?"
"Biz Lena'ya gelmiştik?"
"Lena?" kadın bize soru sorarcasına bakarken Amy'yle kısa bir göz teması kurdum. "Arkadaşımız, bu dairede oturuyor. Kendi aramızda Lena deriz de ona." harika saçmaladım, kendimi tebrik ediyorum.
"ahh anladım. Yalnız o dairedekilerin yılda bir kere gelen misafirleri dışında pek ziyaretçisi olmaz. Kendileri de pek dışarıya çıkmazlar. Arkadaşınız olduğuna emin misiniz?"
"Bize bu adresi vermişti kendisi." diye araya girdi Amy.
"Bilemiyorum, ben bile yıllardır kendileriyle doğru düzgün tanışmadım."
"Yılda bir kere gelen misafirleri derken?" Amy bana baktığında önce onunla göz teması kurdum ardından tekrar kadına döndüm; kaşlarını çatmış yere bakarak bir şeyler düşündüğünü belli ediyordu; "Takım elbiseli, ciddi simaları olan 1-2 adam. Yılda bir kere gelirlerse gelirler. Bazı yıllar hiç gelmedikleri de oluyor."
"Evan'ın adamları." diye fısıldadım istemsizce.
"Efendim?" dedi kadın.
"Yok bir şey. Biz çok teşekkür ederiz. Yinede bekleyelim arkadaşımızı."
"Pekala, siz bilirsiniz. İyi günler."
"Sizede." kadın evine girip kapısını örttükten sonra Amy'ye baktım. Onun da kafası karışmış gibi bir hali vardı. Bir şey söylemeden tekrar zile bastım ve kapıya yaklaştım; "Lena," dedim ses tonumu kısarak. "Orada olduğunu biliyorum. Sana yardım etmek istiyoruz ve senin de bize yardım etmeni istiyoruz. Lütfen kapıyı aç, konuşalım." yine ses yoktu. Ama vazgeçmeyecektim. Tekrar zile bastım. "Lütfen Lena. Neler yaşadığını biliyoruz ve belki ben de benzer şeyleri yaşamak üzereyim. Lütfen..." Amy koluma dokunduğunda ona baktım; "Açmayacak." haklıydı. Boşuna uğraşıyordum. Ona katılıp gitmek için arkamı dönecekken kapı yavaşça aralandı ve orta boylu saçlarında ara ara aklar olan bir kadın kafasını uzattı.
"Lena Jules?"
"O öldü."
"Hayır, biliyoruz her şeyi. Lütfen, bizi içeri al. Sana yardım etmeye geldik."
"Siz kimsiniz?"
"Benim adım Jessica. One Direction grubunun üyelerinden biriyim. Bu da Amy, menajerimiz."
"Modest için mi çalışıyorsunuz?"
"Maalesef öyle. Ama bizden çekinme lütfen. İçeri girmemize izin ver, her şeyi anlatacağız." bir süre bizi inceledikten sonra kapıyı biraz daha araladığında içim rahatlarken dışardan eski görünen ama içi modern olan eve girdik.
Kadın arkamızdan gelerek "Oturun, size bir şeyler hazırlayayım. Çay?" diye sordu.
Amy benden önce davranarak cevap verdi; "Teşekkür ederiz. Ama biz direkt konuya girmek istiyoruz." kadın omuzlarını silkeleyip kendine bir fincan çay koyarak yanımıza oturdu. "Dinliyorum."
"Yaşadığınız her şeyi biliyoruz. Tabii ki her şeyi diyemeyiz çünkü neler çektiğinizi tahmin bile edemeyiz. Ama Modest'in size neler yaptığıyla ilgili her şeyi biliyoruz. Size yardım etmek istiyoruz."
"Size nasıl güvenebilirim ben?" hemen araya girdim; "Çünkü ben de Modest yüzünden istemediğim bir hayat yaşıyorum şu an. Modest reklam yapmak için beni geçmişimle tehdit ediyor ve olmak istemediğim biriyle beraber olmaya zorluyor."
küçümseyici bir bakış atarak fincanını sehpaya koydu; "Bu mu yani? Gönül işleri yüzünden mi? Ben de sizi adam yerine koyup evime aldım."
"Sizin küçümsediğiniz şey benim hayatımı sonlandırabilir. Hayatımdaki herkesi kaybetmeme sebep olabilir. Bu ölmekten daha beter değil mi sizce de? Şu halinize bakın. Tek başına yaşıyorsunuz. Sosyal hayatınız yok, dışarı çıkamıyorsunuz. Ve beni mi küçümsüyorsunuz?" sinirlenmiştim ve söylediklerimi de pek kontrol ettiğim söylenemezdi. "Laflarına dikkat et küçük hanım. Ben bu hayatı yaşamak istemedim. Ölmektense bu hayatı seçtim ben. Benim için şarkı söylemek, insanların karşısına çıkmak yaşamaktan da önemliyken bunu elimden aldılar. Sence ben yaşıyor muyum şu anda?"
derin bir nefes alarak kelimelerimi dikkatle seçmeye çalıştım: "Bakın, ikimizde aynı şeyden bahsediyoruz aslında. Sizin için şarkı söylemek yaşamakla eş değer, benim için de sevdiklerimle beraber olmak. Sizin elinizden alınmış olabilir bütün bunlar ama siz bana yardım ederseniz biz de sizin yaşamınızı geri almanıza yardımcı olabiliriz."
"Herkes beni öldü biliyor. Nasıl yapacaksın bunu?"
"Bir yerde bir problem varsa o problemin çözümü de vardır," Amy'yi işaret ettim "bakın arkadaşım Modest'te bizden daha çok zaman harcıyor ve orayı çok iyi biliyor. Bir şekilde size yardım edebiliriz. Ama önce sizin bize yardım etmeniz gerekiyor."
"Diyelim ki yardım ettim. Sizin sözünüze nasıl güveneceğim ben?" derin bir nefes aldım.
"Size Modest'in beni tehdit ettiği şeyi anlatırım. Eğer sözümüzde durmazsak onu tüm dünyaya anlatırsınız. Size gerekli belgeleri bile getirebilirim." Amy koluma dokundu. "Emin misin? Bu riski almaya değer mi?"
"Denemek zorundayım Am. Liam'a kavuşmam için tek şansım bu."
tekrar Lena'ya döndüm: "Ne diyorsun?" yüzümü incelerken fincanını tekrar eline aldı: "Anlaştık, anlat bakalım sırrını."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIR
Fanfiction"Sen hayatımda gördüğüm en yalancı insansın. Sana aşık olduğum için kendimden tiksiniyorum." sakin ses tonu söylediklerini yumuşatmak yerine daha küçük parçalara ayırıyordu kalbimi. Gözlerimdeki damlalar görüş alanımı yavaş yavaş kapatırken duydukla...