Hala inanamıyorum... Liam resmen bana evlenme teklifi etti! Tanrım, üstünden 1 saat geçmesine rağmen ben hala yaşadığım şeylerin farkında bile değilim. Gerçek mi bu yaşadıklarım?
Rüyada olmadığıma emin olmak için koluma bir çimdik attım ama hissettiğim acı ve ardından çıkardığım küçük inleme bile beni ikna edememişti.
"Niye öyle bir şey yaptın bir anda?" Liam gülerek sordu. 1 saattir oturmuş onu izliyordum; normal olarak o da beni izliyordu ama ben kendimi rüyada sandığım için bir an bile gözlerimi ondan ayırmadım çünkü uyanmak istemiyordum. Ama sanırım gerçeken rüyada değildim.
"Emin olmak için yaptım." dedim sorusunu idrak ettikten sonra. "Neye emin olmak için?"
"Bu yaşadıklarımın gerçek olup olmadığına." Liam gülümsemesini arttırıp elini yanağıma koydu ve aramızdaki mesafeyi kapatıp dudaklarımla dudaklarını birleştirdi. Benden uzaklaştığında "Hala gerçek olmadığını mı düşünüyorsun?" diye sordu etkileyici bir ses tonuyla. Dudağımı dişleyip gülümsedim ve başımı sağa sola salladım; "Şimdi ikna oldum." birbirimize bakıp gülüşürken o an kendimi liseliler gibi hissettim; duygular kıpır kıpır ve taze, çocuksu, her şey en üst noktada yaşanıyor... Ama bir fark vardı ki liseli değildim ve duygularımda çok ciddiydim.
Liam "Aç mısın?" dediğinde düşüncelerimden kurtuldum ve açlık durumumu hissetmeye çalıştım ama midemde açlık dışında bir sürü şey hissediyordum.
"Bilmiyorum."
"Ne demek bilmiyorum?"
"Karnımda bir şeyler kıpırdanıyor ama açlık mı bilmiyorum, insani hiçbir şey hissedemiyorum şu an." kahkaha atıp ayağa kalktı: "Aç olmasan bile sana bir şey hazırlıyorum çünkü elin ayağın titriyor," koltuğa yasladığım koluma çenemi dayayıp onu izlerken arkasını döndü ve bıyık altından güldü "Tabii seni çok heyecanlandırdığım için titriyorsundur ama nolur nolmaz bir şeyler yiyelim."
"Çok mütevazisiniz beyefendi." dedim gülerek. Cevap vermeden gülümsemesini arttırarak arkasını döndü ve gözden kayboldu. Bir süre daha görüş alanımdan çıktığı noktayı izledikten sonra önüme döndüm ve hayranlıkla elimdeki yüzüğü izlemeye başladım.
Öyle dalmıştım ki Liam'ın elinde tabak ve çaylarla yanıma geldiğini fark etmedim.
Yanıma otururken tepsiyi önümüzdeki sehpaya koydu "Sandviç ve çay hazırladım, doyarsın değil mi?" ona ters bir bakış attım ve bir dilim sanviçi elime aldım: "Çok yemek yiyorum diye şikayet ediyor olabilirsiniz ama birkaç saat önce bana evlenme teklifi ettiğinizi hatırlatırım beyefendi. Alışın bunlara lütfen." gülümseyip yaklaştı ve alnıma bir öpücük kondurdu: "Hatırlatmana gerek yok, zaten biliyorum ve hayatımda aldığım en güzel karardı. İyi ki de teklif ettim." sandviçimden bir ısırık alıp onu hayran hayran izlerken o da sandviçinden yemeye başladı.
Sandviçi yiyip onu izlemeye devam ederken bana döndü: "Açmayacak mısın?" anında gözlerim büyürken ağzımdaki lokmayı zar zor yuttum: "N-neyi?" o bıyık altından gülerken ben de kalbimin sesini duyuyordum adeta: "Telefonu Jess. Telefonun çalıyor."
"Ha.." duyduğum şeyin kalbimin sesi olmadığını anlayınca sehpanın üzerinde duran telefonumu aldım: kızlar gruptan görüntülü arıyorlardı. Tam geri çevirecekken Liam açmamı söylediğinde aramayı kabul ettim ve kızların yan yana dizilmiş meraklı gözlerle benden bir şey söylememi bekliyor gibi bir halleri vardı.
"Jessica? Liam nerde?" Liam kafasını uzatıp kızlara el salladı. "Eee?" dediklerinde "Ne ee?" dedim istemsizce. "Liam noldu buna bir saf saf bakıyo kameraya, hiçbir şey de söylemiyo?" Liam iyice yaklaşıp kadraja tam girdi:
"Parmağındaki yüzük ağırlık yaptı ona o yüzden düzgün tepki veremiyo." Liam'ın gülüşünü ekrandan görürken kızların da çığlıkları tüm evi çınlatmıştı ki ben de kendime gelip olayı kavrayabildim sonunda. "Evlenme mi teklif etti yoksa?"
"Hayır kızlar bir öküzlük yapıp doğumgünüm için tek taş alıp dizlerinin üzerine çöktü ama evlenme teklifi etmedi."
Demi "salak bu" deyip kadrajdan çıkarken Amy "Bizi tiye aldığına göre kendine gelmişsin, hadi yüzüğü göstersene!" dediğinde kızlar da onu onayladılar. Telefonu diğer elime alıp sağ elimi iyice kameraya yaklaştırdım. O sırada Demi de kadraja girmiş ve kızlarla beraber değişik değişik sesler çıkarmaya başladı. Liam ve beni tebrik ettiklerinde kamerayı kendime çevirdim: "Kızlar artık izin verirseniz nişanlım olan sevdiceğimle sandviç-çay partisi yapacağım. O yüzden, kapatıyorum, sizleri seviyorum, beni sizler var ettiniz, teşekkürler!" deyip yüzlerine kapattım ve telefonu yan koltuğa attım. Hiçbir şey olmamış gibi çayımdan bir yudum alıp kalan sandviçimi yerken üzerimde bir çift göz hissetmemle Liam'a döndüm; yüzünde çok güzel bir gülümsemeyle durmuş beni izliyordu. "Ne?" dedim ağzımın dolu olmasını düşünmeden. "Hiç, sadece nişanlım demen hoşuma gitti." lokmamı çiğnemeden yutup boğazımdaki acıyı umursamamaya çalışarak tüm vücudumla ona döndüm: "Yani, sonuç olarak şu an nişanlı sayılıyoruz, yanlış mıyım?" başını sağa sola salladı. "Hayır, hayır değilsin. Öyleyiz. Nişanlıyız."
"Nişanlıyız." birbirimize bir şey söylemeden bakmaya devam ederken gözlerinde kaybolduğumu hissettim. Dudaklarını dudaklarımın üzerine değdirdiğinde ise tamamen anın içinde kaybolduğum ve kendimi tamamen ona bıraktım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIR
Fanfiction"Sen hayatımda gördüğüm en yalancı insansın. Sana aşık olduğum için kendimden tiksiniyorum." sakin ses tonu söylediklerini yumuşatmak yerine daha küçük parçalara ayırıyordu kalbimi. Gözlerimdeki damlalar görüş alanımı yavaş yavaş kapatırken duydukla...