"OYUN BİTTİ."

66 11 11
                                    

*Multide Selena Gomez, Charlie Puth - We Don't Talk Anymore (şarkının anlamına bakmanızı öneririm)

Gece boyunca gözüme batan uykusuzluğa inat kendimi ayakta tutmaya çalışarak grubu baştan aşağı okudum ve cevap verebileceğim her şeye cevap verdim. Harry ve Halen sevgili olmuşlardı ve kendimi çok mutlu hissediyordum. Harry'nin gruba attığı ikisinin çok tatlı bir selfisini kaydedip telefon ana ekran fotoğrafım yaptım; çok güzellerdi. Louis ve Demi Louis'nin ailesiyle beraber vakit geçiriyorlardı. Niall ve Katy sürekli seyahat ediyorlardı. Onların gruba attığı fotoğraflarını da kilit ekranı fotoğrafım yaptım. Onlar benim ailemdi, ailem beni mutlu ediyordu ve onları mutlu görmek kendi mutluluğumdan bile önemliydi. Louis ve Demi'nin fotoğraflarını da Whatsapp sohbet arka planım yaparak kızlarla olan özel grubumuza da girip onlara da cevap yazdım. Özelden de hepsine gönüllerini alma umuduyla uzun mesajlar yazıp gönderdim. Saatin 5'e geldiğini görünce artık gözlerime iğne gibi batan uykusuzluk kendini daha da belli ediyordu. Whatsapp'ten çıkmadan önce Liam'la olan sohbetimize girdim; Liam'ı çevrimiçi görmem aklımdaki bütün uyuma düşüncelerini yok ederken yatağa iyice uzandım ve onun çevrimiçi oluşunu izlemeye başladım; kendimi liseli aşıklar gibi hissederken istemsizce kıkırdadım. Birkaç dakika boyunca onu izlerken ekranda çok kısa bir süreliğine yazıyor... belirdiğinde bir süre hayal görüp görmediği düşünürken Liam'ın çevrimdışı yazısını görmemle yüzüm asıldı. Önceki konuşmalarımıza çıkıp onları özlemle okurken gözlerimin dolduğunu hissettim. Bana attığı fotoğraflarından birine takılıp kalırken yukardan "Uyumadın mı hala?" diye bir mesaj görünce direkt sohbetten aşağı indim; Liam yazmamıştı. Hayallerimin suya düşmesinin sesi kulaklarımı doldururken sohbetten çıktım ve Calum'la sohbetimize girdim.
"Hayır, uyumadım. Birkaç işim vardı. Sen?" (05.16)
"Amerika'dayız birkaç günümüz kaldı burda."
"Anladım. Ne zaman bitecek turunuz?" (05.17)
görüldü yazısını görmeyince tekrar Liam'la sohbetimize girdim. Son görülmesinin 05.17 olduğunu görünce kalbim acıyla yanıp tutuşmaya başladı. Calum'dan mesaj gelince mesaja girdim:
"Birkaç hafta kaldı sadece. Seninle görüşmeye can atıyorum." (05.18)
Bir süre boyunca mesaja bakıp durdum. Ne yazacağımı bilmiyordum. Sanki bir şey yazamayacağımı anlayıp konuyu değiştirdi:
"Sen uyu, orda saat çok geç olmuştur." (05.19)
"Tamam, iyi geceler."
"İyi geceler sevgilim." ekranı kapatıp telefonu başucuma koyarken aklım Liam'daydı. Onu izlerken onun da beni izlediği düşüncesi aklımı doldurunca gülümsedim. Belki beni izlerken yanlışlıkla tuşa bastığı için yazıyor... belirmişti ve benim görmemden korkmuştu.
Kendimi hayallerle bırakırken bir anda onun benden vazgeçtiğini söylemesini hatırlayıp kendimi o saçma dünyadan çıkardım. Soluma dönüp uyumaya çalışırken az önce uzaklaşan uyku hissi yerine geri dönmüş ve beni içine çekmeye başlamıştı. Daha fazla karşı gelmeyerek kendi uykunun kollarına bıraktım...

Gözlerimi açar açmaz karşımda Masal'ı görünce içim mutlulukla doldu. "Masal?" neredeydik ve neden buradaydık bilmiyordum ama onu çok özlemiştim. "Selam baş belası."
"S-sen napıyorsun burada?"
"Sen beni unutunca ben de kendimi hatırlatayım dedim."
"Unutmak mı? Seninle asla aramıza giremeyecek tek kelime." o güzel gülümsemesini yüzüne yerleştirince içim huzurla doldu.
"Nasılsın güzelim? Hayatın nasıl?"
"Masal seni çok özlüyorum. Ve yaşadıklarım o kadar zor ki, nasıl başa çıkacağımı da bilmiyorum. Sana ihtiyacım var."
"İşte ben de bunun için buradayım." gözlerini kaçırıp derin bir soluk alıp geri verdi. "Neler çektiğini biliyorum. Sen öyle hissetmesen de yorgun olduğunu biliyorum. Liam'a karşı umudunu kaybettiğini ama bir o kadar da hala umutlanmaya ihtiyacın olduğunu biliyorum." gözlerim dolarken ona uzanıp ellerini tutmak istedim ama yapamadım, ona dokunamadım, onu tutamadım.
Bozuntuya vermeden yüzüne baktım; hala çok güzeldi, yüzü çok temizdi. Şakağındaki çocukluktan kalma yara izi bile yüzüne o kadar uyum sağlıyordu ki...
"Bak Ary- Jessica, bazen içindeki o eski hayatına dönme düşüncesini bir kenara at. Sen şu anda hayalini yaşıyorsun, bundan daha güzeli olabilir mi?"
"Masal inan bana çok zorlanıyorum. Evet, bu hayatımdan çok memnunum ama geçmiş sürekli karşıma çıkıyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Eskiden Liam vardı dayanacağım. Artık o da yok. Ben tek başına kaldım."
"Tek başına değilsin, ben burdayım."
"Masal-"
"Tamam, fiziksel olarak olmasa da bak rüyandayım. Hem," boğazını temizledi "o kız da hep yanında."
"O kız?"
"O kız işte, sürekli görüştüğün." Muzırca gülümsedim; beni kıskanmıştı. "Amy mi?" gözlerini devirirken başını salladı. "Kıskandın mı sen?"
"Üf sus saçmalama. Sadece benden başkasıyla sürekli görüşmen canımı biraz sıkmış olabilir." kıkırdadım. "Senin yerini hiç kimsenin tutamayacağını söylememe gerek yok herhalde?"
"Tamam sus sadece özledim seni ama hemen şımarma birde senin sulu gözünü çekemem."
"Masal," dedim sesimin titremesiyle "Sakın bana duygusal konuşma yapma." demesini önemsemeden "Seni çok özledim." dedim. Yanağımdan bir damla yaş aktığını hissederken uzanıp eliyle yanağımı sildi; elinin sıcaklığını hissederken benim ona dokunmak isteyip dokunamam beni deli ediyordu. "Ay tamam ağlama yarın çok önemli işlerin var."
"Korkuyorum."
"Korkma, her şey güzel olacak." ayağa kalkarken gözlerimle onu takip ettim. Benden yavaş yavaş uzaklaşırken kaşlarım çatıldı; "Nereye gidiyorsun?"
"Zaman doldu güzellik."
"Masal, hayır..."
"Söylediklerimi unutma tamam mı?"
"Masal..."
"Ve sakın ağlama." benden iyice uzaklaştığında gözyaşlarım da artmıştı.
"Seni seviyorum."
"Ben de seni seviyorum güzellik. Umudunu sakın kaybetme." onun gidişini izlerken gözyaşlarım yanaklarımdan akmaya devam ediyordu; onun gidişini izlemek hayatımdaki en zor şeylerden biriyken şimdi ikinci defa gözlerimin önünde benden uzaklaşıyordu. Buna daha fazla dayanamayacağımı anlarken bir anda uyandım; başımın ucunda çalan telefonu uzanıp arayana baktım.
"Amy?" gözlerimin yaşlı olduğunu hissedince rüyada ağladığımı fark ettim. Oturur pozisyona geçerek kulağımı ona verdim: "Saatin kaç olduğunun farkında mısın?" komidindeki saate baktım: "On bir?"
"Bugün halletmen gereken şeyler yok muydu senin?"
"Gece çok geç yattım, uyuya kalmışım."
"Tamam şimdi kalk, hazırlan, kahvaltını yap ve beni şu işkenceden kurtar."
"Sen ne işkence çekiyorsun be?"
"E seni mutsuz görüyorum, daha büyük bi işkence var mı?" istemsizce gülümsedim. Aklıma Masal'ın Amy'yi kıskanması gelince gülümsemem arttı. "Tamam, kalkıyorum."
"Haber vermeyi unutma tamam mı?"
"Merak etmeee."
"Ederim, çok heyecanlıyım. Hadi çabuk." kıkırdadım. Telefonu kapatıp banyoya girdim ve ılık bir duş aldım; Masal'ın yüzü ve sözleri aklımdan çıkmıyordu. Ağlamak istiyordum ama sanki o giderken bütün gözyaşlarımı da yanında götürmüştü. İnatçılığı peşimi bırakmıyordu. "Şapşal," diye söylenerek duştan çıktım ve iç çamaşırlarımı giyindim. Ardından bol kot pantolonumu, siyah kazağımı üzerime geçirdim ve saçlarımı kurutup cildimi ve dudaklarımı nemlendirdim. Kirpiklerimi rimelle canlandırırken koyu kırmızı bir ruj sürdüm; nedense bugün biraz badgirl tarzı takınmak istemiştim.
Başıma siyah beremi takıp üzerime uzun siyah kabanımı da giyerek siyah botlarımla kombinimi tamamladım.

SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin