*Multimedya'da dans müziği: Ellie Goulding-How Long Will I Love You
"Ne dedin sen az önce?" alkışlar devam ederken Ed'e dönüp endişe ile bakıyordum. "Harikaydın dedim."
"Emin misin?" Yanlış duymuş olmalıyım. Tanrım lütfen yanlış duymuş olayım. "Sen ne anladın ki?"
"Şey ben... Arya dedin sandım."
"Arya mı? Ahahah hayır. Arya da kim ki?" Şaka olmalı. Arya dediğine eminim. "Hiç kimse. Sadece, ne bileyim benim adım Jessica ya?" Küçük bir kahkaha atıp merdivenlere doğru yönelince onu takip ettim.
Sahneden inmeme elimden tutup yardım ederken kulağıma eğildi: "Jessica demiş olmayayım Jessica?" Dediğinde kahkahama engel olamıyorken içime dolan rahatlıkla derin bir nefes aldım. Arya nereden çıkmıştı ki? Artık öyle biri yok Jessica. Saçma sapan paranoyaklığa gerek yok.Ed ile çok iyi anlaşmıştık. Sürekli söylediği şeyi yanlış anladığım için benimle dalga geçmiş, onu nereden çıkardığımı sormuş, bende gürültüden yanlış anladığımı söylemiştim.
Liam'la tek bir kelime dahi etmemiştik. Sadece bakışlarımız konuşmuştu. Bu arada birçok ünlüyle tanışmıştım. Telefon rehberim ünlü isimlerle dolmuştu.
Ve Calum. Calum garipti. Beni güldürmeyi garip bir şekilde başarıyordu. Beni güzel, iyi ve özel hissettiriyordu.
Gece boyunca dans ettik, şarkılar söyledik...
Arkadan çalan hareketli gece klübü müziğiyle dans eden daha doğrusu etmeye çalışan Niall'ın etrafında toplanıp onu izlerken Liam da ona katıldı. Kahkahalar arasında ikisinin figürlerle olan yarışlarını izleyip alkış tutarken bir anda şarkı durdu ve slow bir şarkı çalmaya başladı. Bazıları yerlerine otururken bazıları da sevgilileriyle veya hoşlandıkları kişilerle beraber dans etmeye başlamışlardı. Ne yapacağımı bilmez bir şekilde etrafıma bakarken Niall'ın Katy'yi dansa kaldırdığını görünce yüzümde istemsiz bir gülümseme belirdi. "Bu dansı bana lütfeder misiniz hanımefendi?" arkamı döndüğümde Calum'u güzel bir gülümseme ile gördüğümde bu isteğini geri çeviremedim. Bana uzattığı eli tutup bana yaklaşmasına ve elini belime yerleştirmesine izin verdim. Burunlarımızın birbirine değmesine küçük bir mesafe kala aklımda geçirdiğim soru bir anda ağzımdan çıkıverdi: "Calum bana ne yaptın?"
"Anlamadım?"
"Yani... daha tanışalı birkaç saat oldu ama... sanki seninle 10 yıldır tanışıyoruz. Kendimi sana yakın hissediyorum. Nasıl oldu bende bilmiyorum." Etrafımızda dans edenler artarken ben sadece Calum'la aramızdaki küçük mesafe yüzünden oluşan kızarık yüzümle ona bakıyordum. Gülümsemesi artarken "inan bu duyguları hissederken yalnız değilsin." dedi. Belimdeki eliyle adımlarımı yönlerdiriken ikimizde gülümsüyorduk.
"Jess'i ödünç alabilir miyim?" Liam'ın ne zaman yanımıza geldiğini bile anlayamadan Calum elini belimden çekmiş, beni Liam'la baş başa bırakmıştı. Artan kalp atışlarımla bir elimi Liam'ın eline diğerini de boynuna koyarken elini belimde hissetmemle derin bir nefes aldım.
"Jess slow dans yaparken dans ettiğin kişiye yakın durman gerekiyor. Aranıza duvarlar örmen değil." Dediğinde ondan ne kadar uzak durduğumu yeni fark etmiştim. Bir iki adım atıp ona yaklaştığımda burnundan nefes verdi ve belimdeki eliyle beni kendine daha çok yaklaştırdı. "Bana bakmayacak mısın?" Gözlerimi etrafta gezdirmeyi bırakıp ona baktığımda kahverenginin en güzel tonuyla karşılaştım. "Bunu neden yapıyorsun Jess?"
"Neyi?"
"Calum'la neden bu kadar yakınlaştın bir gecede?"
"Bu seni ilgilendirmez Liam."
"İlgilendirir. En çokta beni ilgilendirir."
"Neden? Sen benim neyimsin ki?" Bir anda beni kolunda döndürdü ve beni kolunda yatırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIR
Fiksi Penggemar"Sen hayatımda gördüğüm en yalancı insansın. Sana aşık olduğum için kendimden tiksiniyorum." sakin ses tonu söylediklerini yumuşatmak yerine daha küçük parçalara ayırıyordu kalbimi. Gözlerimdeki damlalar görüş alanımı yavaş yavaş kapatırken duydukla...