Karar hükmü verilirken birden kapı açılmış ve Esma elinde bir zarfla içeri girmişti.
-Hakim bey kararınızı vermeden önce şu zarfa bakın .İçinde Seval'in gün boyunca kayalıklarda çekilmiş resimleri var. (resimleri hakime uzatıp)
-Bu zarfı evden çıkarken kapımın önünde buldum. Kim koydu bilmiyorum ama olay saati ve tarihiyle resmin çekildiği saat ve tarih uyuşuyor. Yani olay saatinde Seval saat 13.00 a dek evde, sonrasında ise kayalıklardaymış. Bu fotoğraflara bakacak olursak Seval takip ediliyordu. Büyük ihtimalle Seval'den hoşlanmayan biri önce onun bilekliğini çaldı. Sonra da bu oyunu oynadı.
Serbest kalmıştı Seval. Bu resmi kim çekti ?Niye çekti? Hiç bir fikri yoktu Seval'in . Şu an düşündüğü şey kurtulduğu ve Dağhan'ın hisleriydi. Duruşma bittiğinde herkes iyi dileklerini sunarken bir ara gözleri Dağhan ile buluşmuştu. Gözlerinde pişmanlık ve intikam vardı. Toprak'ın ölümünde Seval'in hissettiği gibi. Acaba söylemeli miydi bu oyunu oynayanı? Belki daha güçlü olurlardı. Kararsızlıkla gözlerini Dağhan'dan çekti .Özür dilemesini beklemişti ama o buz gibi adam çekip gitmişti.
Ertesi gün Seval telefonuna gelen bir mesajla uyandı. Mesaj sandığı kişiden gelmemişti. Mesajı okudu.
' Seni ilçedeki terk edilmiş harabe parkta bekliyorum. Gelmezsen veya tek gelmezsen ben adamlarımla gelirim. Akrabalarına yazık olur. Sadece konuşacağız ve gideceksin.' BARAN
Bu alçaktan bir türlü kurtulamayacakmıydı Seval. Ne yapacaktı? Giderse sonrası meçhul ama gitmezse olacaklardan korkuyordu. Eğer bu olanlar olmasaydı Dağhan'ı arayabilirdi.
- Ne olacakki canım gideyim Hem konuşacağız demedi mi? Salak o teröristin sözüne mi inanıyorsun. Peki ya bu da Cevapsız 'ın oyunuysa? Yok canım biraz ara ve versin. Hem eğer gitmezsem amcamlara zarar verir. Her şey daha kötü olur . Evet evet gideyim. Ölümü göze alıp gitmeliyim.
Harabe parkı bulup beklemeye başladı. Bu park gerçekten de çok ıssız ve korkutucuydu. Tıpkı gece gelen ÖLÜM gibi. Arkadan bir ses 'Berivan' deyince arkası döndü. Gelen Baran'dı. 2 adım geri çekildi.
-Korkma benden Berivan'ım
-Aynı şey mi yine ya? Ben Berivan de-ği-lim..!!!
-Konuşacağız Berivan'ım.
-Yeter bunun için mi çağırdın beni? Şu an nasıl kötü nasıl alçakça bir durumdayım ben.? Hem korkuyorum senden. Ben gidiyorum.
Baran Seval'in elini tutup ona 1 adım yaklaşmıştı.
-Beni bırakma Berivan'ım.
Seval ellerini Baran'ın elinden çekmişti.Çok korkuyordu. Bir elini Baran'ın yanağına koyup gözlerinin içine baktı. Biraz merhamet aramıştı ama bulamamıştı.
-Berivan sana böyle mi bakıyordu? Nefretle ve iğrenerek . O sana böyle mi dokunuyordu? Korkuyla ve zorunlulukla. Onun gözlerinde bulduğun hiç bir şey bende yok!!!Ben Berivan değilim. Ben karanlık güneşinden kaçan bir korkağım sadece.Derdim çok uzak dur benden!!!
Ellerini çekmiş ve arkasına bakmadan gidiyordu .Ama arkasından gelen bir ses durdurmuştu.
-Seval!!!
Arkasını dönüp kendisine doğru gelen Baran'a baktı.
- Beni sevemez misin?
-Sevemem . Senin gibi birini asla sevemem.
- Hiç mi ? Az da olsa umutlanamaz mıyım?
-Belki . Belki sevebilirim.
-Ne ciddimisin?
-Evet ama bir şartla.
-Söyle yapayım Seval söyle yapayım.
-Öldürdüğün o masum canları geri getirdiğinde, onca ailenin gözyaşlarını dindirdiğinde seni sevebilirim.
-Ama bu mümkün değil. Ölen birini diriltemem ki.
- Doğru diriltemezsin. İşte Baran benim seni sevme olasılığım bu kadar. Hiç
-Peki ya o düşmanını bulursam. Seni hapse göndermek isteyen düşmanını?
-NE?
-Ben o resimleri çekip göndertmeseydim hayatın mahfolacaktı. Onu bulursam severmisin beni?
-O resimleri sen mi çektin?
--Soruma cevap ver?
-ASLA!!!! Kalbim kabul edemesem de başkasında
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK GÜNEŞ
Misteri / ThrillerAnnesi doğumda ölmüş ,Babasını bir trafik magandası yüzünden 18 yaşında gözleri önünde kaybetmiş bir kız. İstanbul'un kuytu bir semtinde 2 arkadaşı ile zor bir yaşam sürerken Ansızın kararan güneşleri.... Kim olduğunu bilmediği bir kişiden her...