Belki yanlış zamanın yanlış insanlarıydık biz. Sevdik. Aşık olduk ve yok olduk. Biz acıyla büyüdük.
-Durumu nasıl?
-Şu an için iyi görünüyor ama birkaç gün daha burada tutmalıyız.Birde hasta yakınıyla görüşmem gerek. Annesi babası falan.
-3 Gündür burada zaten. Bakın kötü birşey mi var?
-Hastanın nesi oluyordunuz?
Sustu. Hastanın nesiydi ki ? Terkedilen sevgilisiyim demek istedi . Vazgeçti.
-Ben ... Ben arkadaşıyım. Yakın bir arkadaşı.
-Ailesinden biriyle konuşmam gerek.
Yoktu. Ailesi yoktu Seval'in.Bir amcaları vardı. Onlarda reddettiler Seval'i.
-Kimsesi yok. Bakın bu kızın durumunu mutlaka öğrenmeliyim.Benim için çok önemli.
-Neden?
Yutkundu. Herşeye rağmen bir gerçek vardı ortada.
-Onu seviyorum. Bu kızı böyle görmek bile canımı yakıyorken onun durumunu bilmemek beni çıldırtır doktor bey.
-Odama geçelim lütfen.
...................... ......................
Odaya gelmişlerdi.
-Buyrun oturun.
Kendisine gösterilen kahverengi tekli koltuğa oturdu.
-Dinliyorum doktor bey.
-Ayhan. Ayhan benim adım.
-Dinliyorum Ayhan Bey.
-Bakın Dağhan Bey bu durumu sizinle konuşmak benim için de çok zor olacak.
-Nedir bu zor olan?
-Dağhan Bey açık konuşacağım. Niyetim canınızı yakmak değil. SEVAL HANIM ALZHEİMER.
-NE?
-Halk dilinde bunama olarak tabir edilen bir hastalık.
-Doktor Bey o kız daha 23 yaşında . Ne bunamasından bahsediyorsunuz?
-Dağhan Bey bu hastalık her ne kadar büyüklere has görülse de genç kitlede görülme olasılığı daha fazla. Seval Hanımda bu çok yeni.Henüz başlangıç aşamasında.
-Peki hiç tedavisi yok mu? Erken teşhiş onu kurtaramaz mı?
-Üzgünüm. Ama bu hastalığın hiç bir tedavisi yok.
-Bu çok acı.
-Önce saatleri günleri unutacak. Sonra ayları Tarihler. Sonra en geçmişini en son aklından çıkmayanları ve en sonunda nefes almayı....
-İzin veremem doktor bey. Ben onu tekrar kaybedemem . Onun ölümünü seyredemem. Ben onun tekrar ağlamasına müsaade edemem. O çok ağladı. Yeter .Ben onu bırakamam. Ben bir sevdiğimi toprağa vermişken onun da ölümünü seyredemem.
.............................
Dağhan Seval'i hastaneden çıkarmış ve eve getirmişti. Seval ne hastanede ne de arabada tek bir kelime dahi söylememişti.
-Seval iyi misin?
-Bilmiyorum. Ama sen bişey biliyorsun? Değil mi?
-Gel oturalım .Konuşalım.
-Evet Dinliyorum.
-Kaç yaşındasın Seval?
-Bu nereden çıktı şimdi?
-Sorumun cevabı?
-Ben..Bilmiyorum. Yani hatırlamıyorum.
-numaran?
-Nereye varıyoruz?
-Seval. Sen bayılınca doktora götürdüm ya seni. Birşeyler söyledi bana.
Gözleri buğulanmıştı Dağhan'ın. Biraz duraksadı ve devam etti.
-Dedi ki Seval hasta. Herşeyi unutacak dedi. Önce ufak şeyleri sonra unutamam dediklerini.En sonunda beni.
-Ne?
-Dedi ki o kız ölecek. Hastalığı yeni ama çaresiz dedi.
-Dağhan...
Seval kendisini Dağhan'ın kollarına attı.Ona sımsıkı sarıldı. Gözyaşları onu çoktan terk etmişti. Dağhan ağladı Seval ağladı.
-Seni çok seviyorum Seval'im .Herşeye rağmen seni çok seviyorum.
-Ben ölmek istemiyorum.Ben yaşamak istiyorum. Benı bırakma!!!
Yaşlı gözlerini sildi Seval'in.
-Bitanem. Sen ölürsem ölürüm ben.
Belki son defa sarıldılar birbirlerine.Kısa süre yok olacaklarını bilerekten....Ağladılar. Erkekler ağlamaz derler ya bu teoremi yok saydılar. Kaybetmekten korkan her erkek gözyaşı dökerdi...
Oy ve yorum bekliyorum. Sizi çok seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK GÜNEŞ
Misterio / SuspensoAnnesi doğumda ölmüş ,Babasını bir trafik magandası yüzünden 18 yaşında gözleri önünde kaybetmiş bir kız. İstanbul'un kuytu bir semtinde 2 arkadaşı ile zor bir yaşam sürerken Ansızın kararan güneşleri.... Kim olduğunu bilmediği bir kişiden her...