Hafta sonu kuaföre gelmek kadar berbat bir şey yoktu. Özellikle birçok müşteri aynı kuaför için gelmişse! Banka kuyruğu gibi bir sıra vardı; neyse ki İsot biricik yenge görünümlü enişteleri oluyordu kızların. Birbirlerini özledikleri için hızla bir buluşma ayarlamaya karar vermişlerdi. Bu buluşma birçok ihtiyaçlarını da karşılamalıydı. Bu nedenle de soluğu İsot'un çalıştığı kuaförde almışlardı. Ki artık iki katlı güzellik salonu olduğu için İsot'un yanında kesinlikle kuaför dememek için baya bir uğraşıyorlardı.
Normalde burada buluşmayacaklardı. Ancak haftaya çıkacakları tatil için bu sefer böyle olmasına karar vermişlerdi. Mert'in ailecik gitmeyi planladığı yılbaşı ve kar tatiline önce Canlar, sonra Ömerler, derken de Gaye'nin bunun duymasıyla ortaklar çoğalmıştı. İşin asıl komik yani ise; bu haberin İsot'un duymasıydı ve davet edilmedikleri, hatta ve hatta istenmediklerini dile getirirken, Mert o karşısında zırlamasın diye zaten haber vereceklerini söylemek zorunda kalmasıyla hep birlikte gitmek için ayarlanmıştı düzen. Bu da kızların hemencecik güzelleşmesine ve alışveriş yapmasına vesile oldu. Bugün güzelleşeceklerdi; yarın da alışveriş sorunu halledilecekti.
Gaye elindeki dergiyi çevirirken "Sizce ben Mehmet'le aynı oda da kalsam mı?" diye sıkıntılı bir şekilde sordu. Psikologluğu bunun doğru olmadığını her ne kadar savunsa da içindeki şeytan koyverdiyordu.
Karya yeni ojelenmiş parmaklarını üflerken Gaye'nin sorusu karşısında gözlerini devirdi. "Gaye Allah aşkına bekâr bir babayla birlikte olduğunu unutma! Beliz'i de ortanıza alıp mı yatacaksınız yani?" dedi başını iki yana sallayarak.
Gaye elindeki dergiyi onun parmaklarına doğru savurduğunda, Karya hızla arkasına yaslanıp parmaklarını da kendisine çekti. "Beliz öyle bir çocuk değil. Hem ayrıca ben de öyle üçlü aile tabloları sergileyecek bir kadın değilim. Beliz'i kendisini bakire hisseden hatta ve hatta o yolda ilerleyen Gül Oya'nın odasına gönderirim diye düşünüyordum," derken Gül Oya'ya bakıp gözlerini kırpıştırarak gülümsedi Gaye.
Elindeki telefonunu anında indiren Gül Oya Gaye'ye bakıp anlamsızca ona sordu. "Kim kendisini bakire hissediyormuş ya? Ne diyorsun Gaye sen?" diye sertçe söylendi.
Gaye elbette ki istifini bozmadı. Gül Oya'nın sergilediği durum neticede ortaydı. "Sen hissediyorsun şekerim. Neredeyse Mert sana dokunmasın diye elektrikli külot giyeceksin. Oysa ki düğün günü ona kaçan sendin," deyip kahkaha atmaya başladı.
O sırada tuvaletten gelen Beren Gaye'nin cümlesini duyup "Aman en iyisini yapıyor Mert'ten uzak durarak. Durduk yere hamile kalır filan," deyip kendisini Gül Oya'nın yanına bıraktı. "O kadar sıkı korunmaya rağmen nasıl olur hamile kalırım anlamıyorum!" diye sitemini de etti yine.
"Allah'ın hikmeti işte! Hem neden bu kadar kasıyorsun ki kendini? Anne olmak çok güzel bir şey." Karya bunu derken üç çocuklu bir anne olarak değil de arkadaşını teselli eden bir arkadaş edasıyla dedi. Çünkü üç çocukla baş edemeyen bir anneydi. Kaldı ki Beren gençti ve çocuğu sonraya da bırakabilirdi.
"Ay bunu diyen de sabahtan beri üç çocukla başının dertte olduğunu söyleyen kadın! Hem ayrıca ben genç yaşta anne olmaya karşıyım! Hayatımın en güzel çağlarını anne olarak ziyan edemem. Galiba bu yüzden de bekâr bir babaya denk geldim. Hazır çocuk gibisi var mı?" Gaye neşeli bir şekilde arkadaşlarına havasını atıp kahvesinden zevkle bir yudum aldı. Anne olamaya karşı değildi. Sadece işin içine erken yaşta kısmı girdiği zaman dilini tutamıyordu. Kaldı ki hücrelerinde annelik hormonu kesinlikle yoktu.
Gül Oya Gaye'nin dediklerine alaycı bir şekilde güldü. "Bir kere ne olursa olsun annelik süper bir şey. Mesela sen üç işi iki elle yapmanın ne demek olduğunu asla bilemeyeceksin. Erkeklerden daha üstün olduğumuzu gösteren bir faktör bu annelik. Ya adam daha bir mama yapmayı beceremezken, kadın mama yapar, çamaşırları asar akşam yemeği için hazırlıklarını tamamlar. Resmen Suduko gibi bir şey! Yaptıkça zihnin açılıyor," dedi. Yanındaki Beren'e döndü sonra. "Birçok zorluğu var, yok dersem yalan olur. Ama hayat zaten zorluklardan ibaret değil mi? İlla ki bir şeyleri başarmak zorundayız ki hayattan zevk alabilelim. Bebek eğlencesine yapılan bir hareket değil. Gerçekten de istiyorsan onu doğurmalısın. Rahmine düştü doğması lazım diye değil. Kendine bunu sor, gerçekten de bir bebek istiyorum diye."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK MEŞK SAÇMALIKLARI VESAİRE (#3)
General FictionBir masalda olmayan her şey bu hikâyede. Çünkü Aşk Meşk gerçek dünyanın ta kendisi. Duygusallığı göz yaşartan, romantikliği kalp hızlandıran, komedisi çene ağrıtan bu dünyada artık her şey vesaireden ibaret. Şimdi son defa yaslanın arkanıza. Bu...