AŞK MEŞK SAÇMALIKLARI VESAİRE (#3)

23. Bölüm

Nisan ayının bitmesine iki hafta kala Türker ailesinden daha fazla kaçamadığı için Elif'i onlarla tanıştırmak için hareketlendi. Açıkçası oğullarında görülen değişlik, mutluluk vericiydi. Ailesiyle her konuştuklarında Elif konusu muhakkak dönüyordu ve aile de oğullarını bu denli mutlu eden kızla tanışma hakkına sahip olduklarını düşünüyorlardı. Türker onların bu heyecanı karşısında nedense olumsuz bir tepki vermek yerine onların heyecanına ortak olmayı seçmişti. Fakat henüz konuyu Elif'e açamamıştı. Ailesine Elif'in durumunu anlatmıştı. Ailesini kaybettiğini ve çok yakın bir tarihte de dayısının da ölümüne şahit olduğundan bahsetmişti. Aile konusunda sevgilisinin fazla hassas olduğunu ve biraz bu konuda endişeli olduğunu paylaşmıştı ailesiyle... Annesi tatlı tebessümler eşliğinde bu konuda kesinlikle bilinçli hareket edeceklerinin sözünü vermiş ve kızla tanışmak için yanıp tutuştuğunu dile getirmişti.

Türker'i korkutan şeyse Elif'in buna olumsuz yanıt vermesiydi. Tam olarak bir aile ortamına girmek isteyip istemediğinden emin değildi. Tabii bir de işin hızla gerçekleşen aileyle tanışma kısmı vardı. Bu ne kadar doğruydu bilmiyordu. Normalde ailesi hayatında sadece biri olduğunu bilirdi, tanıştırmak hiç aklına gelmezdi. Hani iş ciddiye bindiğinde tanışmaları gerektiğine inanırdı. Elif'le ilişkileri son derece ciddiydi ancak evlilik yolunda giden bir ciddilik miydi emin değildi. Yine de bugün konuyu artık açması gerektiğini düşünüyordu, çünkü ailesi cuma akşamı, yani yarın onları yemeğe bekliyordu.

Kafasında cuma akşamı için güzel görüntüler dönmeye başlarken, dudakları arasına bir ıslık yerleştirdi. En son yürütülen proje için yapılan grafik işlerine el atan Mert'in yanına gitmek için ayaklandı. Onun istediği birkaç değişiklikle yeniden bir ele alınmıştı tasarımlar.

Odasından çıkıp göz ucuyla sağ tarafına baktığında herkesin hararetli bir şekilde çalıştığını gördü. Tabii gözleri uzun siyah saçlarını kulaklarının arkasına koyup oradan orya geçiş yapan, bordo elbiseli sevgilisine değdiği anda gözlerine tatlı bir ışıltı yerleşti. Yeniden canlanmasına en çok sevinen şüphesiz kendisiydi. Onunla baş başa kalmaya çok ihtiyacı vardı. İşyerinde artık son derece ciddi bi izlenim veriyorlardı, Elif'in istediği üzerine... Tam olarak neden olduğunu bilmese de Elif'in bunu elleri önünde, başı hafifçe eğik bir halde, yanakları öpülmekten kızarmış bir biçimde söylemesi üzerine Türker hemen kabul etmişti. O anda ne istese kabul edecekti de... Neyse ki sevgilisi yine dünyaları istemek yerine, böyle nedensiz şeylere takılmıştı. Bunu da bir ara öğrenmeyi planlıyordu.

Merdivenleri hızla çıktıktan sonra Mert'in odasına geldi. Mert'in asistanı haber verme çapasına girmediği için kapıyı tıklayıp içeriye girdi. O sırada Mert yurt dışındaki ortaklarıyla telefon konuşmasını sonlandırmak üzereydi. Türker'i görünce oturması için işaret edip konuşmasını konuşmasına devam etti. Türker onun konuşmasını dinlemek yerine yerden tavana kadar uzanan pencereden caddenin trafik akışını izlemeye başladı. Bir süre Mert sonlandırmak için konuşmasını yönlendirme çapası içerisine girse de en sonunda galip geldi.

"Eğer bir aksilik olduğu hakkında beni bilgilendirmek için geldiysen, konuşmadan odayı terk et," dedi Mert sandalyesine yaslanıp gerinirken.

Türker ona dönüp onun rahatlamış ifadesine baktı. "Hayır elbette bunun için bizzat sana gelmem, genelde bir süre sana görünmem," dedi gülümseyerek.

"Beni ayağına çağırmak için yapıyorsun. Havalı çocuk," dedi Mert.

Türker onun yanına doğru ilerleyip sandalyesinin arkasından geçerek hemen bilgisayardan ağ bağlantısıyla, ortak kullanılan bilgisayarlardan birine girdi. Orada hazırlanmış olan klasörü açıp yapılan işleri program yardımıyla Mert'in önüne sundu. Sonra da geri çekilip Mert'in bakması için eliyle buyur etti. Mert tek tek yapılan işleri inceledi. Ekip istediğini şimdi vermişti işte. Yine de Türker çok havalara girmesin diye, sırf onu azıcık deli etmek adına bir iki yerle oynadı. Tepesindeki Türker'in sinirle nefes alıp verdiğini de işitiyordu. Türker müdahale etmek için kıvranıyordu, ancak Mert'e laf anlatamayacağının farkındaydı, bu nedenle kendisini sakinleştirmeye çalışıyordu. Yine de daha fazla dayanamadı.