Nazlı, Mazhar'ın bu kendine güvenen lafının üzerine hızla toparlanmaya başladı. Fakat yine de başaralı olamadı. Bu yüzden hislerini köşeye bırakıp Mazhar'ın taş gibi kollarına tutunup ayaklandı. Neyse ki zemin bile haline acımıştı da ayağı kaymamıştı. Üzerindeki panço kabanını düzeltip titreyen vücudunu Mazhar'ın kolları arasından çekti.
"Senin burada ne işin var?"
Nazlı'nın 'senli' konuşması Mazhar'ın hoşuna gitmiş olacak ki, ona bakışı anında daha bir değişti.
"Hım... Bana sen demen kulağa daha sıcak geliyor." Nazlı'ya doğru yaklaştığında onun geriye doğru kaçındığını gördü.
İşin aslı Mazhar'ın buraya gelmesi kesinlikle Fuat'ın can sıkıntısından meydana gelmişti. Yılbaşı akşamı Neşe'ye rastlamamak için İstanbul'dan kaçmayı ve tabii ki de abisini de peşinde sürüklemeyi seçmişti. Mazhar'ın da yılbaşı akşamı bir işi olmadığından razı gelmek zorunda kalmıştı. Gündüz işlerini hallettikten sonra Mazhar'la Fuat da hazırlanıp akşam olunca da yola çıkmışlardı. Odalarına çıkıp yerleştikten sonra yemeklerini odalarında yemişlerdi. Daha sonra da azıcık kitap okuyup dinlemek isteyen Fuat'ı oda da yalnız bırakıp aşağıya inmişti Mazhar da.
Tabii sanki ayakları onu Nazlı'ya getirmiş gibi olmuştu. Onu girişin terasında oturduğu kafedeki camdan görmüştü. Kaderine belli başlı bir teşekkür gönderdikten sonra toparlanıp hızla yanına gelmişti. Bir süre onu sessizce izlemişti. Aslında amacı onu korkutmak değildi. Lakin Nazlı korktuğu gibi aynı zamanda da kucağındaki yerini almıştı. O mis gibi kokusu da Mazhar'ın üzerine yığılmıştı.
"Ne işin var burada!" Nazlı bu sefer sertçe konuşmayı seçti. Zira bu adamın başka dilden anlayacağı yoktu.
"Seni bulmam için İstanbul'dan buraya doğru yol üzerine kokunu bırakmışsın. Ben de Hansel misali senin yollara serpiştirdiğin kokunu koklayarak buraya geldim."
"Ya sen ne yapmaya çalışıyorsun? Ne bu iki de bir romantik cümleler kurmalar bilmem neler?"
"Açık ve net değil mi Nazlı? Ben açık ve net olduğumu düşünüyorum. Zira romantik bulduğuna göre sen de anlamışsın da sanki daha çok anlamak istemiyormuşsun gibi geldi bana."
Nazlı sinirle yanağını dişlemeye başladı. Tabii ki de anlamak istemiyordu. Ne yani sırf aşkını ona itiraf etti diye Mazhar da kendisine mi aşık olmuştu? Çok komikti! Bu adam kesinlikle sorunluydu. Kendisine aşık bir kızı ya cidden ağına düşürmek istiyordu ya da... Hayır yadası yoktu, Mazhar'ın tek derdi... Onu da bilmiyordu işte!
"Sırf sana aşkımı itiraf ettim diye benimle birlikte mi olmak istiyorsun? Cidden kafayı yemişsin."
Mazhar bu konuşmayı tabii ki de böyle ayaküstü konuşmak istemiyordu. Ancak Nazlı şu anda küçük de olsa damarına basıyordu. Sanki eteğindekileri dök der gibiydi. Mazhar dökerdi evvel Allah da Nazlı'nın inanmayacağı gözlerinden okunuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK MEŞK SAÇMALIKLARI VESAİRE (#3)
General FictionBir masalda olmayan her şey bu hikâyede. Çünkü Aşk Meşk gerçek dünyanın ta kendisi. Duygusallığı göz yaşartan, romantikliği kalp hızlandıran, komedisi çene ağrıtan bu dünyada artık her şey vesaireden ibaret. Şimdi son defa yaslanın arkanıza. Bu...