Bölüm şarkısı; İlyas Yalçıntaş - Aşk Adam Seçiyor
********
Sabah erken kalkan Nazlı, abisiyle kendisine güzel bir kahvaltı hazırladı. Bugün içinde garip bir mutluluk vardı. Uzun zamandır Mazhar sendromunda yaşadığı o bunalım, sanki bugün biraz uçmuştu da yüreği hemen oynak bir havaya girmişti. Nazlı da bu mutluluğunu abisine kahvaltı hazırlamakla atmak istedi. Normalde işsiz olduğundan sabahları erken kalkmıyordu ancak bugün şu firma sahibiyle bulaşacağı için erken kalkıp soluğu önce İsot'un yanında almalıydı. Onun o mucizevi ellerine acayip ihtiyacı vardı. İsot kaşlarına şekil verdiğinden beri eski kuaföründen vazgeçmek zorunda kalmıştı. Zira İsot ciddi anlamda bu işin üstadıydı. Boşuna öyle havalara girmiyordu adam.
Kahvaltı masası hazır olduğunda üzerini giyinmiş bir halde odasından çıkan Mert mutfağa geldi ve kahvaltı masasını görünce kaşlarını çattı. Gül Oya'nın gelmiş olduğunu düşünmeden edemedi. O severdi ne de olsa böyle sürprizleri. Son yaşadıkları olaydan sonra Gül Oya'yla araları azıcık meşke kayar gibi olmuştu lakin hızla toparlanmışlardı. Mert'in bu sivri dili sayesinde Gül Oya yine ona yenilmişti. Hoş kimsenin de artık bu durumdan şikâyeti yoktu.
Masanın yanına gelince hemen ağzına dilimlenmiş salamı yolladı. Lezzetle çiğnediği sırada da mutfak kapısından içeriye bir yere gideceği belli olan Nazlı girdi. Üzerine bileklerine kadar gelen, dar, gri, yün bir elbise giyinmişti. Yırtmacı bileğinden başlayıp dizinden on santim yukarıya kadar da uzanıyordu. Saçları dağınık bir şekilde tepesindeydi ve makyaj da yapmamıştı. Ancak Mert onun ev halini bildiğinden dışarı çıkacağını şipşak anladı. Yırtmaç kısmına fena halde de takılmadan edemedi.
Ağzındaki salamı yutmadan "Hayırdır sen bu saatte?" dedi ve salamını sinirle çiğnemeye başladı Mert.
Nazlı onun yanından geçip "Sana da günaydın abiciğim!" diye imalı bir laf atışı yaptı. Sonra da hemen elektrikli çaydanlığın düğmesine bastı. Bardakları doldurmaya başladı. Abisinin özellikle sorduğu soruyu es geçti.
Mert ağzındakini yutup hemen masadaki yerine oturdu. "Bir yere mi gideceksin?" dedi merakla.
Nazlı bardağın tekini Mert'in önüne koydu, diğerini de oturacağı yere koyduktan sonra sandalyeye oturdu. Tabağını doldurmaya başlarken de "Evet, bir iş görüşmem var. Önce İsot'un yanına gideceğim oradan da görüşmeye geçeceğim," dedi.
Mert kardeşinin iş bulamamasına ciddi anlamda üzülüyordu. Nazlı Hanım yardım da istemiyordu, gözlerini oymakla tehdit ediyordu Allah'ın psikopatı. Ama yine de kardeşinin o Mazhar şeftalisinin yanında çalışmadığı için pek bir mutluydu. Hatta hayatının sonuna kadar Nazlı çalışmazsa ona bakabilirdi.
"Bu elbisenin yırtmacıyla kesin işi alırsın Nazirella, hiç merak etme!" demeden de aşağı kalmadı. Abilik görevlerini her zaman yerinde kullanırdı. Kardeşi inatçı keçi olmasaydı, şu anda ajansta çalışıyor olabilirdi de.
Nazlı gözlerini devirdi. Mert'in bu kıro ve bir türlü doğru medeniyete geçiş yapamadığı hallerine deli oluyordu. Küçüklüğünden beri giydiğine, gittiği yere kadar her şeye karışıyordu. Ve hâlâ da karışmaya devam ediyordu.
"Abi sabah sabah seninle medeniyet kavramı üzerinde tartışmak istemiyorum, Allah aşkına bu konuda kıroluğunu konuşturma. Hem bu firma yeni gibi bir şey, bakalım olur mu olmaz mı göreceğiz," dedi Nazlı. Çünkü olmayacağı bariz belliydi. O firmada çalışmak filan istemiyordu, sadece onlara ne kaybettiklerini göstermekti niyeti.
Ağzındakileri yutmak için çayından yardım alan Mert, hızla bunu gerçekleştirdi. "Hangi firma bu, belki duymuşumdur?" dedi.
"Kesin duymuşsundur ya... Bir Sıkım diye bir içecek firması," dedi Nazlı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK MEŞK SAÇMALIKLARI VESAİRE (#3)
General FictionBir masalda olmayan her şey bu hikâyede. Çünkü Aşk Meşk gerçek dünyanın ta kendisi. Duygusallığı göz yaşartan, romantikliği kalp hızlandıran, komedisi çene ağrıtan bu dünyada artık her şey vesaireden ibaret. Şimdi son defa yaslanın arkanıza. Bu...