26. Bölüm

5.4K 488 142
                                    

Tuvalette kaç dakikadır ağladığının farkında bile değildi Gül Oya. Beklediği o sevindirici haberi alması çok fazla zamanını almamıştı, ne var ki bu haberi iki sene önce bugün bir hastane odasında öğrendiğinde hayatının en kötü günlerini yaşamıştı. Şimdi ise aynı ayın içerisinde o kötü günlerden uzak, bu sefer varlığından yüzde yüz emin olduğu bu sevincin içinde yaşıyordu. Ve üstelik hayatının ikinci baharında en güzel günleri yaşarken... O talihsiz kaza Mert'le aralarındaki duvarı bir türlü görmezden geldiğinin en büyük resmiydi. O zaman kaybettiği bebeğinin bilinçaltına işlemesine sebep olup her şeyi daha da kötü yaşamalarına sebep olmuştu. Ama şimdi henüz altı haftalık olan bebeği her şeyin daha da güzel olacağını hissettiriyordu. Mucize gibi bir şeydi.

Mert'e fena halde uyarı verdikten sonra kocası bu sefer elinde çiçekle eve gelmeyi seçmişti, ancak bu onu bebek yapma çalışmalarından alıkoymamıştı. Hala tüm derdi buydu. Onun bu istekli halleri Gül Oya'yı her ne kadar eğlendirse de aklındaki sorunlardan kurtulup onun gibi kapılıp gidemiyordu. Yine de ona karşı koymuyordu.

Regl gecikmesi sıkça rastladığı bir durum değildi, ancak çok stres altında olduğu vakitlerde genelde bunu yaşardı. Zaten bu sıralarda en büyük stresi Nazlı'nın durumuydu. Mert'le eksantrik bir biçimde o olağanüstü zaman kavramı gerçekleşemiyordu. Gerçekten de doğru zamanı kollayıp bu içten en ucuz şekilde çıkmaktı niyetleri ama olmuyordu bir türlü. Sanki evren buna engel oluyordu ya da batıl inançları en olmadık zamanda bilinçlerine hükmediyordu. İşte Gül Oya hep bu anları kovalarken, hep bir aksilikle karşılaşmalarından ötürü aşırı stres altına girmiş ve regl döneminin bu nedenle geciktiğine inanmıştı. Ayrıca Mert'in son haftalarda aldığı testlerin sonucu hep negatif çıkmıştı. Galiba bu da hamile kalmadığını düşündüren en büyük etken olmuştu. Derken bugün iş çıkışı doktoruna gitmeye karar vermişti. Hem aylık kontrolünden geçmek hem de doktorundan net bir şeyler duymak istemişti ki doktoru müjdeli haberi hiç geciktirmeden vermişti. Evet hamileydi. Yiğit'e kardeş geliyordu.

Yol boyunca geçirdiği kazayı düşünüp o hamileliğine gidip gelmişti. Yine bu aylarda hamile kalması gerçekten de Allah'ın onlara bir lütfu olabilirdi. Eve döndüğünde Yiğit'in kendisini neşeyle karşılamasının sonucu, o sevinçle birden kardeşi olacağını söyleyesi gelmişti ve son anda kendisini durdurmuştu. Okullar kapandığından Yiğit Bey için tatilin en verimli günleri geçiyordu. İlk kez yaz okuluna gitmek için ayrı bir istek kaplamıştı Yiğit'i... Yüzme ve müzik kursuna gidiyordu. Müzikten vazgeçemiyordu artık... Üstelik tatilini de evde oturup can sıkıntısı çekmek yerine güzel bir aktiviteyle geçiriyordu. Bugün Çiçek evde olduğu için onu okuldan almamıştı ve servisle eve geçmişti. Daha sonra Çiçek gitmiş, yarım saat sonra da evin babası gelmişti. Yeniden aile olduklarını fazlasıyla duygusal bir şekilde düşünmüştü Gül Oya... Yemek boyunca oğluna ve kocasına sevgi dolu bakışlar atmıştı. Birlikte masayı toplamışlar ve baba-oğul kendi aralarında muhabbet döndürmeye başlayınca Gül Oya'nın boğazı düğümlenip kendisini zorla atıvermişti tuvalete...

Gözlerindeki kızarıklık geçip içeriye geri döndüğünde Yiğit'in yine tablete gömüldüğünü ve Mert'in de televizyona dikkat kesildiğini gördü. Az sonra ikisinin de feleğini azıcık şaşırtacaktı. Muzipçe sırıtıp tekli koltuğa oturdu. İkisi de geldiğini fark etmemişti bile! 'Teknoloji mağdurları sizi,' diye iç geçirdi.

"Yiğit tabletini bırakır mısın, tabii sen de bir reklam arası ver misin Mert?" dedi son derece nazik bir biçimde.

Mert koltuğa yayılmış bir halde oturuyordu, bir elinde kumanda diğer eli de tepesinde saçlarıyla oynarken, kanalları geziyordu. Karısının birden bire böylesine kibar sesiyle seslenişine tek kaşını kaldırdı ve ona baktı. "Ben zaten reklam arasındayım canikom, dizi yaklaşık on dakikadır reklam arasında," dedi azıcık sitem eder gibi...

AŞK MEŞK SAÇMALIKLARI VESAİRE (#3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin