Sabah gözlerini açmadan evvel güzelce gerinmek için kendisini şekillendirmeye başlayan Mehmet, koluna ve bacağına çarpan o lanet yastıkla derin bir nefes çekmek zorunda kaldı. Gerinemediği için gözlerini açıp esneyerek yatağın ortasında karısının ahtapot gibi sarıldığı hamilelik yastığına baktı. Gaye bu yastığa tapıyordu, bunun başka bir açıklaması olamazdı. Hamileliği ilerledikçe yastıkla bütünleşmiş ve kendisini ayıp olmasa kapı dışarı edecekti odadan. Çünkü şu sıralar yatağa sığmadığından, rahat edemediğinden bahsedip duruyordu. Mehmet, Pınar'ın hamileliğin de onunla aynı yatağı paylaşmadığı için bu durumları yeni öğreniyordu. Allah'a şükür Gaye onun yaşattığı o kötü günlerin yüz de birini bile yaşatmıyordu, yine de karısıyla arasına bu yastık girsin istemiyordu. Hem çok yer kaplıyordu, hem de Mehmet istediği an karısına uzanamıyordu. Yastığı yok etme planları kurmuştu kafasında amma velakin Gaye önce kendisini öldürür, sonra yeni yastığının siparişini verirdi.
Yan döndü, en iyisi karısını izlemenin tadına varmaktı, ki hemen bunu gerçekleştirdi. Şu anda aralarındaki turnikeye basacağı akbili yoktu. Gaye'nin uyanmasını bekleyecekti. Yine de onu böyle dağınık bir şekilde izlemek keyifliydi. Üzerinde sadece ince, askılı badi var. Altında da bir tek iç çamaşırı... Popo kısmında hereafter yazıyordu. Bundan sonra anlamına gelen bu yazı Gaye için pek önemliydi. Çünkü dediğine göre bu külot onun uğurlu külotuydu ve ne vakit giyse mutlaka hayatını etkileyecek güzel şeyler oluyordu.
Mehmet sinsice güldü. Onun kilo almış vücudu son günlerde iştahını kabartıyordu. Misal, şu anda o şişkin poposunu bir güzel ısırmak için can atıyordu. Ama o uyurken bunu gerçekleştiremezdi, çünkü hanımefendi akşamları zar zor sabaha karşı uyulabildiğinden pek bi huysuz oluyordu. Elini yavaşça onun karnına uzattı. Özgün de belli ki uyuyordu. Gaye'nin badisi yukarıya sıyrıldığı için karnı meydandı ve tüm anlamlılığıyla öylece duruyordu. Mükemmel bir şeydi. Parmak uçlarıyla okşamaya başladığında o sevimli karnı, Özgün'den önce Gaye kıpırdanmaya başladı. Mehmet gülümsemesini genişletip okşamasının hissiyatını daha da hissettirmek için ellerini kullanmaya devam etti.
Gaye önce ya'ladı. Karnının üzerindeki eli çekmeye çalıştı. Tekrardan ya'ladı, sonra tek gözünü açtı. Pozisyonunu değiştirmeyi düşündü bir an, ne var ki bu pozisyon en rahat pozisyondu. Yan bir şekilde hamilelik yastığının ortasındaydı. Yastığın ön tarafı iki bacağının arasındaydı ve doğuma kadar böyle kalabilirdi.
"Ya Mehmet rahatsız etmesene beni," diye uykulu bir şekilde söylendi Gaye.
Ancak Mehmet onu dinleyecek değildi. Sonuçta karısı da kendisini dinleyen bir kadın değildi. "Ben seni rahatsız etmiyorum, kızımı uyandırıyorum," diye açıklamada bulundu.
"Kızın henüz içimdeyken, beni rahatsız etme olasılığın daha fazla... Okşayıp durmaktan artık vazgeçer misin?" Gaye en sonunda dayamayıp gözlerini açıverdi. Dik dik kocasına bakmaya başladı. Saçları tepesinde dağılmıştı, açıkçası saç kremi olmadan taranması güç gibiydi.
"Eskiden beni de içinde isterdin Gaye Hanım, bakıyorum artık beni istemez oldun?" derken Mehmet burun kıvırarak karısının yarasına bir güzel tuz bastı.
"Mehmet seni öldürürüm! Hayır önce döver sonra öldürürüm! İçime girmek istedin de ben mi hayır dedim be? Bak çocuğun önünde ahlaksızca konuşturuyorsun beni!"
Mehmet kahkahasına hâkim olmakta güç çekmeye başlarken, dudaklarını dişlemeye başladı. "Şu yastığı aramızdan atsak mı artık? Beni de böyle kullanabilirsin, izin veriyorum. Hemen hemen yastıkla bacak boyum aynı, benim bu yastıktan eksiğim ne acaba da karım beni beğenmez oldu?" diye ona sataşmayı sürdürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK MEŞK SAÇMALIKLARI VESAİRE (#3)
General FictionBir masalda olmayan her şey bu hikâyede. Çünkü Aşk Meşk gerçek dünyanın ta kendisi. Duygusallığı göz yaşartan, romantikliği kalp hızlandıran, komedisi çene ağrıtan bu dünyada artık her şey vesaireden ibaret. Şimdi son defa yaslanın arkanıza. Bu...