29. Bölüm

5.3K 493 220
                                    

İkinci Kısım

Kadıköy'de sakin bir şarap evinde oturmuş şaraplarını yudumluyorlardı. Hafta içi olduğu için pek fazla insan yoktu bu akşam... Ve sanki mekân onlara kalmıştı. Arkada çok hoş bir Fransız müziği çalıyordu, Nazlı sevgilisinin kolları arasında başını onun yanağına yaslamış, Mazhar da ona sıkıca sarılmış bir eliyle Nazlı'nın hafifçe çıplak kalan karnını okşuyordu. Cam kenarında rahat koltukların üzerlerine sarmaş dolaş oturmuşlar, açık olan camlardan içeriye giren hafif yaz serinliğinin keyfini sürüyorlardı.

Buraya gelirken Nazlı özellikle herkes tarafından bilinen Mazhar'ın arabasına binmek yerine, taksiyle gitmeyi istemişti. Zaten alkol de alacakları belli olduğu için mantıklı bir hareket olmuş oldu. Bu taraftaki sahil mekânlarının birinde her hangi bir tanıdığa yakalanmak riski fazla olduğundan, Asya tarafına geçmeyi seçtiler. Zaten Mazhar'ında söylediği mekân buradaydı. Önce yemeklerini yemiş daha sonra da şarap evine geçmişlerdi. Mazhar önceden mekanı arayıp sakin bir masa ayırtmıştı, ki zaten tanınan biriydi maalesef ki... Tabii burası da şaraplarını tercih eden bir mekân olduğundan tanınması normaldi, neyse ki etrafta tanıdık simalar yoktu. İşte bu sebeple birbirlerine yönlendirdikleri uygulamalı hisler de daha yoğun ve özgür oluyordu.

Nazlı için bu akşam son özgürlük anıları gibi bir şeydi. Yarın bu dava son buluyordu, artık kaçtığı şeyle yüzleşme vakti gelmiş ve geçiyordu. Bu düşünce beynine işledikçe hemen beyninin uçuşması gerektiğini düşünüp bir şeyler içme ihtiyacı hissediyordu. Yakında alkolik olmazsa iyiydi.

"Sana bir şey söyleyeceğim, aslında demek çok istemiyordum ama... Sonunda öğrenip o deli damarın kalkar diye azıcık çekiniyorum," dedi Mazhar hafif tonda.

Nazlı başını hafifçe geriye atıp merakla baktı sevgilisine... "Deli damarımdan mı korkuyorsun yani?" dedi gülerek.

"Korkmamak elde mi canım? Yani şu anasının kızı lafı senin için meydana gelmiş sanki. Oysaki ben kızların halaya çekeceğini duymuştum?"

"Aaa şuna bak? Sen benimle dalga mı geçmeye başladın? Hem Mert de ben de anneme fazlasıyla çekmiş bulunmaktayız aşkım, üzgünüm senin için..."

"Başa gelen çekilir sevgilim, ne yapalım benim de şansım bu?"

"Şikâyetçi miyiz?" derken Nazlı kocaman gülüyordu.

Mazhar ona doğru eğilip dudaklarına sıcak bir öpücük bıraktı, çekilmeden de "Asla," dedi.

"Peki söylemek istediğin konu nedir?" Nazlı merakla kendisini düzenleyip gövdesiyle birlikte Mazhar'a doğru döndü. Onun yine gözleri ciddi bir ifadeye bürünmüştü. Sanki hafiften lacivert de mi olmuştu emin değildi. Ancak çok güzellerdi.

"Bugün Mert'le karşılaştık, baya konuşmalı bir karşılaşma oldu," derken burun kıvırmak zorunda kaldı Mazhar. Mert'in o egolu egolu konuşmaları ve imaları ironiydi evet ama aynı zamanda da gereksiz ve samimiyetsizdi. Asıl onunla ne yapacaktı Mazhar onu bilmiyordu. Çünkü adam hala karısına ilgisi olduğunu düşünüyordu ve bu yorucu geliyordu Mazhar'a.

Nazlı derin bir nefes aldı. Alt dudağını ısırmaya başlarken "Nerede karşılaştınız peki? Ne konuştunuz?" dedi hızla.

Mazhar, Nazlı'ya onun bilmediği ve asla bilmeyeceği sürprizi düşünerek "Benim arabayla ilgili bir iki evrakı halletmem lazımdı da... Her neyse işte, orada karşılaştık onunla... Bilgin olsun diye söylüyorum adam hala benim Gül Oya'ya bir ilgim var sanıyor. Kafasından bir türlü atamıyor onu... Sen konuyu açsan da büyük ihtimalle seni kullandığımı filan ima edebilir. Çünkü bugün saçma sapan konuşup 'Mavi huydur bende' diyerek bana imalı laflar etti görmen lazımdı," derken sinirle bir ifadeyle başını salladı. "Yani kulağına gelir belki evdeyken, benden öğren istedim."

AŞK MEŞK SAÇMALIKLARI VESAİRE (#3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin