8. Bölüm

6.3K 576 103
                                    

Mazhar odasında dün akşam olanları düşünürken dertli dertli viskisini yudumluyordu. Nazlı'nın korkularının farkındaydı. Kendisine inanması bile mucizeydi aslında, lakin yine de öyle çekip gitmesi yüreğine acı vermişti. Nazlı'yı inandırmak için uğraşmak yerine şimdi onun korkusunu nasıl yeneceğini düşünmeliydi. Nazlı'ya birlikte olurlarsa her şeyin üstesinden geleceklerini vadedebilirdi; ancak garantisini veremiyordu. Çünkü bakıldığı zaman Mazhar onun eski yengesiyle evlenmek üzereydi. Kaldı ki bunu Gül Oya anlardı da Mert hayatta anlamazdı. Anlasa bile kabul etmezdi. Nazlı'yı seçim yapmak zorunda bile bırakabilirdi.

İki ucu boklu değneği ne ara eline almıştı böyle? Şimdi kalkıp eski hayatını da özlediğini söylese yalan olurdu. O yalan dünyanın hiçbir tarafını özlememişti. Resmen beş yaşındaki bir çocuğun felsefesi gibi ayaklarını yere vura vura ağlamak ve Nazlı gelmezse yemek yemeyeceğini söylemek istiyordu. Bunu Fuat'a dese kardeşi hiç düşünmeden Nazlı'yı hemen kendisine getirirdi aslında. Ne de güzel olurdu. Aslında Nazlı'yı kaçırmayı bile şu anda düşünmeye başlamıştı. Nazlı'nın aşkına bu delifişek gönlünün ihtiyacı vardı be!

"Ya biz buraya kafa dağıtmaya geldik, ama sen kafanı iyice allak bullak ettin be abi," dedi Fuat abisinin yanına yürürken. Abisiyle bu akşam çılgın gibi eğlenme planı yapmıştı beyninde, ne var ki abisi Göksel'in şarkısındaki gibi depresyona girmişti.

"Fuat bana bulaşma bu akşam ya. Git ne yaparsan yap," dedi Mazhar kardeşine bakmadan. Şu anda onun çılgın planlarını duymak istemiyordu. Odasında kalıp içmek istiyordu.

Arkada çalan hoş bir Fransız müziği eşliğinde ortam gerçekten de duygusallık kokuyordu. Fuat çalınan şarkıyı sırf bu atmosfer dağılsın diye şiveli bir şekilde söylemeye başlayıp abisinin yanında oturunca Mazhar elinde olmadan gülmeye başladı. Yok Fuat'la cidden baş edemiyordu.

"Bence senin arabeske ihtiyacın var. Açalım şuradan bir Müslüm baba, ortamı rakı moduna getirelim dertleşelim, ha olur mu?" diye öneride bulundu Fuat. Abisi olmadan eğlenmek ona göre değildi.

"Yok sen çık dolaş ya. Ben uyuyacağım."

"İyi de saat daha yedi buçuk?"

"Benim için sabahın beşi."

"Ya sen böyle depresyona giriyorsun ama Nazlı da bakalım seninle aynı durumda mı? Belli ki buraya arkadaşlarıyla filan gelmiş kız. Şimdi kim bilir onlarla nasıl da eğleniyordur. Hatta onu tavlamaya çalışan birileri bile vardır şu anda."

Sözüm ona abisini dışarı çıkartmak için onun aklına giriyordu. Abisinin evde oturup depresyona girmesini tahammül edemezdi. Ne yapıp ne edip dışarı çıkartacaktı. Nazlı işi yaştı zaten, soğuabisinin ufkunun açılması lazımdı. Nazlı onu istememişti işte. Aslında isteseydi, abisi güzel severdi. Şimdi Allah vardı, kendisinden de biliyordu ki Türkdoğan erkekleri bir kadını çok güzel severdi.

Mazhar kaşlarını çatmadan edemedi kardeşinin sözlerine. Nazlı'yı birine kaptırmak elbette ki istemiyordu. Ancak onun üzerine de gidemezdi ki. Hani onu bunaltmak istemiyordu. Kadınların üzerine çok gidilirse bunalacağını söylemişti Fuat. Şu yaşına kadar hiçbir kadını zorlamamıştı. Genelde onlar zorlardı Mazhar'ı koynuna girmeleri için. Çok bunalırdı Mazhar da. Şimdi aynı şeyleri Nazlı'ya nasıl yapabilirdi ki? Yine de hala onu kolundan tutup yüreğine sıkıştırası vardı.

Birkaç dakika içinde Fuat abisinin iyice kanına girmiş ve onun aklını çelmeyi başarmıştı. Mazhar'ı yoldan çıkartmak sandığından da kolaydı artık. Bundan kesinlikle üzüntü ve aynı zamanda da zevk almaya başlıyordu. Nazlı'nın otelin barında olacağından o kadar emin hazırlandı ki Mazhar da, hani bu gece onun aklına girmeyi başaracağını düşünüyordu. İstanbul'a dönmeden bunu burada başarsa çok güzel olurdu aslında. En azından biraz olsun kalbi bu aşk için ümitlenmiş olurdu. İstanbul'da abisini ve Gül Oya'ya görmek Nazlı'ya iyi gelmiyordu işte. Ondandı bu çekip gitmeleri. Aklından çıkartamıyordu. Çıkartamadığı gibi de Mazhar'ı alamıyordu tam anlamıyla.

AŞK MEŞK SAÇMALIKLARI VESAİRE (#3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin