Gaye kendisini ilk kez sıcacık hissediyordu. Bunun en büyük payı elbette ki Mehmet ve Beliz idi. Hayalini bile kurmadığı bir yuvanın kraliçesi olmak, bu yaşına kadar duyduğu en güzel histi. Açıkçası bu diğer zevkli meselelerden çok daha yüksek mertebeye erişiyordu. Bir kadın olarak duyguları her on kadında bulunan duygulardan değildi. Çabuk sıkılan, hayatının yüzde ellisini tiye almaktan geri kalmayan biriydi. Evlenmek ve çocuk sahibi olma gibi hayalleri hiçbir zaman olmadı. Hatta bu duyguların kendisine eklenmediğine inanıyordu. Şimdiyse şansı yaver gitmişti de hazır çocuğu olan bir adamla birlikteydi. Evlenmek gibi düşünceleri hala yoktu. Yine de Mehmet evlenelim dese hayır demeyeceğini de hissediyordu. Tabii bunu seviştikleri anda zevke gelip söylememesi lazımdı. Biraz daha ciddiyet katıla bilinirdi.
Aslında bu evliliği en çok da Beliz için istiyor olabilirdi. Çünkü küçükken kendi hissettiği şeyleri Beliz'in hissetmesini istemezdi. Tamam bu durumla o durum aynı değildi, olamazdı da. Ama yine de küçük çocukların aklı genelde farklı çalışıyordu ve bu da olmadık şeylere bağlamalarına vesile oluyordu. Gaye böyle karışık anlar yaşamak istemiyordu. Yaşayacağına evlenebilirdi işte!
Gaye gülümseyerek baba-kızın arasındaki muhabbeti dinlemeye odaklandı. Beliz'in okul ödevi hakkında fikir üretiyorlardı. Elinde olmaksızın babasıyla kendisini, Mehmet ve Beliz'le kıyaslamadan duramıyordu. Cidden babasının bir yaralı parmağa işemişliği yoktu.
'Utanmadan bir de beni arayıp özlediğini söylüyor,' dedi içinden gözlerini devirerek. Aslında gidip onun son halini görmek istiyordu. Biraz olsun mutluluk hormonlara ekstra katıda bulanabilirdi. Yüzünün ifadesi alaycı bir şekilde şekillenirken gülmesini dışarıya aktarmamak için kendisini zor tuttu.
Sevgilisinin yüz ifadesine birden takılı kalan Mehmet kaşlarını çatmadan edemedi. Beliz'le konuşmalarına mı gülüyordu öyle? Ama sanki gülüşünde alaycılık var gibiydi. Bir yandan Beliz'i dinlerken, bir yandan da sevgilisine yan gözle bakıyordu. Göz göze geldiklerinde göz kırpıp 'hayırdır' sinyali verdi. Gaye de yüzündeki alaycı gülüşü silip hemen o sevimli gülüşünü yerleştirdi ve 'bir şey yok' sinyalini sevgilisine armağan etti.
"Beni dinliyor musun baba?"
Beliz'in sesi yüksek çıkınca Mehmet hemen kıza odaklandı. "Dinliyorum babacığım, düşünüyordum ne olabilirsin diye," gözlerini kısıp düşünen adam pozisyonuna geçti. Başparmağını çenesinin altına, işaret parmağını da yanına koydu.
Beliz onun haline kıkır kıkır gülmeye başladı hemen. "Ya baba sen düşününce çok komik oluyorsun," dedi gülmeye devam ederken.
"Kızımı güldürdüğüme göre ben süper baba olabiliyorum değil mi?"
"Hem de gördüğüm en süper babasın!"
Beliz yerinden uçarak babasının kucağına zıpladı hızla. Mehmet de kızını dizine oturtup yanağına art arda öpücükler bıraktı. Gaye'nin bu ana içi gitti. Gül Oya ve Karya'nın bazen kocaları ve çocukları hakkında eriyip bitmeye yönelik yapılan yorumlarını biraz olsun anlayabildi. Hoş onlar kadar psikopata bağlamıyordu. Evet en azından ağlamıyordu.
"Kızlarını güldüren babalar süper baba mı oluyormuş?" diye sordu Gaye. Amacı Mehmet'le biraz eğlenmekti. Bu kadar duygusallık iştahını kapatmaya yetiyordu çünkü.
Mehmet sevgiline döndü. Onun gözlerine bakıp muzipçe sırıttı. "Kızlarını güldüren babalar süper baba, sevgililerini güldüren de süper sevgili oluyormuş. Haberin yok muydu?"
"Bilmem ben şu ana kadar hiç gülmedim," deyip havalı bakışlarını atıp keyifle suyundan bir yudum aldı Gaye.
"Ama babam çok komiktir Gaye teyze," diye hemen babasını savunmaya başladı Beliz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK MEŞK SAÇMALIKLARI VESAİRE (#3)
General FictionBir masalda olmayan her şey bu hikâyede. Çünkü Aşk Meşk gerçek dünyanın ta kendisi. Duygusallığı göz yaşartan, romantikliği kalp hızlandıran, komedisi çene ağrıtan bu dünyada artık her şey vesaireden ibaret. Şimdi son defa yaslanın arkanıza. Bu...