Merhaba.Öncelikle bu kadar beklettiğim için özür dilerim. Ama son iki haftadır önce mide rahatsızlığım ardından 20'lik dişimin verdiği rahatsızlık yüzünden bölüme de odaklanamadım.Dişimi dün çektirdim ama hala ağrım var ve bu yüzden bölüm Part-1 şeklinde ve kısa oldu. Bunun için üzgünüm. :(
Bölümümüz geçiş bölümü niteliğinde oldu ama siz yine de OYLARINIZI EKSİK ETMEYİN OLUR MU? Ben onlara da ihtiyaç duyuyorum hele ki şu haldeyken beni çok mutlu ederler. (:
DİĞER YENİ BÖLÜM PERŞEMBE GÜNÜ. İyi okumalar!
*-*-*
Ayağına yediği tekmeyle kendini yerde bulan Güneş acıyan kalçasını ovalarken ona keyifle bakan adama da ters bakışlar atıyordu.
"Gerçekten daha en başında bu kadar sert olmak zorunda mısın? Canım yandı."
"Canın daha da yanabilir. Tabi yerden hemen kalkmazsan."
Lise yıllarında epeyce oynamış olduğu voleybol sayesinde dayanıklı ve iyi kasları vardı ama bu biraz zorlamıştı işte. Ayağa kalktı. Elindeki bandajlara bakıp iç geçirdi.
"Sence buna gerek var mı?"
"Her zaman yanında olamayabilirim. Kendini savunmanı istiyorum, o yüzden gerek var."
"Her zaman yanında olmayabilirim ne demek?"
Ateş, bunu yapmaktan hoşlanmasa da gerekliydi. Güneş şu an için çok açık bir hedefti. Onu her daim koruyup kollayacaktı. O olmasa bile arkadaşları bunu yapacaktı ama tüm bunlara rağmen gözlerinin önünde vurulmuşken onu gelecek tehlikelerden korumak için bir şeyler yapmak gerekiyordu. En zararsızı ve kolay olanı ise ona kendini savunmasını öğretmekti. Ona da bu akşam başlamışlardı ama Güneş biraz mızmızlanıyordu.
"Bunlara çok takılma."
"Ateş o ne demek dedim? Bir şey varsa eğer söyle."
İki eliyle onun yüzünü avuçlarının içine alıp gözlerine bakarak konuştu. "Hiçbir şey yok. Sadece bu güzelliğe biraz daha hırçınlık katmak istiyorum."
"O hırçın güzellik bunları yutmadı."
"İş seyahatinde olabilirim. Ailem için yurt dışına çıkabilirim veya başka bir sebeple. Seni yanıma almayacağım bir yere gidersem eğer gözüm arkada kalsın istemiyorum. Baran ve Barış'a her ne kadar güvensem de senin de kendini koruman gerek."
Güneş bir müddet ses etmeden bu sözleri kendi aklında tarttı. Ateş ondan bir şey gizlemiyordu ama neyi kasteddiği de açıktı. Tehlikenin kol gibi gezdiği hayata sahip olan bir adamla birlikteyken bu tarz eğitimlere ihtiyacı vardı, evet.
Ateş yeniden eski ciddiyetine büründüğünde ona temel olarak bazı hareketleri gösterdi. Güneş bunları yapmaya çalışırken epey zorlansa da onu asıl zorlayan Ateş'in sert ifadesiydi. Adam hiçbir şekilde gülmemiş,gülmeyi bırakın tebessüm bile etmeden Nazi subayı gibi dikilmişti tepesinde. Ona karşı bu denli sert oluşu hoşuna gitmese de taviz vermemeyip işini ciddiye alması da iyiydi.
Ama ilk günden çok zorlamıştı doğrusu. Bandajlarının üstünde beliren birkaç kırmızı leke ne kadar çalıştığını gösteriyordu. Yine de birkaç şey öğrenebilmişti. Öğrettiği gibi belini kıvrak tutarak yumruklarını savurduğunda onu yaralayamasa da kendi gücünü iyi zorluyordu. Başta olduğu kadar savunmasız değildi. Öyle ki Ateş ona sol kroşesiyle gelirken kendini boşa alıp sağı savurdu ve hemen ardından da bir sol. Bunları savuştursa da diyaframına aldığı darbeyle iki büklüm oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ VE GÜNEŞ (Tutku ve Tehlike Serisi-1)
Romance(FİNAL YAPILDI) Suroğlu Şirketler Grubu'nun CEO'su Ateş Suroğlu'nun henüz iki haftadır asistanlığını yapan Güneş, oldukça naif olmasına rağmen cesurdur ve en dikkat çeken özelliği sivri diline hakim olamadığı o kıvrak zekasıdır. Öyle ki birinin daha...