Çare

20.3K 1.2K 125
                                    

Merhaba canlarım, FİNAL'e SON 2 BÖLÜM! 2.kitabımız olan Karaca ve Barış'ı okumak için son 2 hafta kaldı! Bu bölüm güzel şeylere tanık olacağız gibi. Geçen bölüm çok yorum aldım,çok teşekkür ederim.İdil'in ölümüyle alakalı da mantıklı olmayan bir şey var.O kadar da kötü biri değilim ha ne dersiniz? 

Bölümümüzü OYLamayı unutmayalım olur mu? Şarkımız bölümümüzle çok uyumlu,dinleyin derim!!!!!

DİĞER YB PERŞEMBE.Keyifli okumalar!

*-***-*

Adalet denilen şey o kadar da adil değildi.

Güneş bunu çok kötü bir şekilde anlamıştı. İdil'in ölümü hiç beklenmedik ve bir o kadar kötüydü. Ne demesi gerektiğini bilmiyordu.Çok kötü hissediyordu sadece.Sanki bir insanı kaybetmekten öteydi bu.Bir dostu kaybetmek gibiydi. Onunla çok anlaştıkları söylenemezdi ama çok büyük iyiliği dokunmuştu İdil'in Karaca'yla ona ve hiçte kötü bir kadın değildi.İçindekini dışarıya vurmuyordu sadece ve bu şekilde ölmeyi hiç hak etmemişti.

Ona uzatılan suyu titreyen elleriyle aldı.Doktor o cümleyi kuralı henüz yarım saat olmuş,İdil çoktan morga gönderilmiş eşyaları da onlara verilmişti.İnsan hayatı ne kadar basitti.Kendini zorlayarak sudan bir kaç yudum aldı.Serdar ve o hastane de kalmışlardı. Baran İdil'in ölümünü duyduğu an ortalığı yıkıp geçmiş onu sakinleştirmek hiç kolay olmadığı gibi bir an da kaybolup gitmesi de kötü olmuştu. Ateş ve Barış ise onun peşinden çıkmışlardı ve bir ses soluk yoktu hala.

Serdar işlemleri tamamen hallettiğinde ise Güneş'i evine götürdü.O buna baştan itiraz etse de morgun kapısında beklemek ne İdil'i geri getirecekti ne de Güneş'i daha iyi hissettirecekti. Her şey bitmişti işte. Başlarındaki tüm belalar gitmiş,Ramiz Tunçeri ölmüş artık hiç kimse onları rahatsız etmeyecekti. 

Ama şu kadarcık bile sevinemiyordu. İdil. Ah İdil.Onun ölmesi gerekmiyordu. Gözünden akan yaşı elinin tersiyle silse de devamı geldi.Keşkeler diline dolanmaya başlamıştı bile.En kötüsü ise son görüşmelerinde keşke onu öyle terslemeseydi düşüncesiydi. Biraz sivri dilli bir kadındı İdil ama terslemeseydi keşke.Ramiz Tunçeri denilen o aşağılık adam keşke hayatlarına hiç girmeseydi.. Keşkeler artıyordu ve Güneş'in elinden ağlamaktan başka bir şey gelmiyordu.

Baran'ı ise düşünemiyordu bile.Acısının tarifi yoktu.Onun yerinde olmak asla istemezdi. Ne acı ne kederli şeydi bu.İnsanın sevdiğini göz göre göre kaybetmek. Allahım ne feci bir şeydi bu. Bir an için kendini onun yerine koymaya çalışsa da yapamadı. Ateş'i kaybetmek.. Bu onu mahvederdi. Ona deli gibi kızgındı ama ölsün de istemezdi.Gözyaşlarını elinin tersiyle sildi. Ayağa kalkıp kendini banyoya attı. Sıcak bir duş alıp gerilmiş ve üzgün bedenini suyla arındıracaktı. Ne İdil'i ne de Ateş'i aklından çıkarabilirdi şimdi ama en azından biraz güçlü olmak zorundaydı.

*-*-*

Karaca başına üşüşmüş olan aile bireylerinin sorularına makul cevaplar verecek konumda değildi.Onların öfkesini yatıştıracak bir konumda ise hiç değildi. Öyle ki en sonunda "Kesin sesinizi!" diye bağırmış, oda da ki herkesi şoka çevirmişti.Karakteri gereği hep naif ve sakin bir insandı ama onun bile bir sınırı vardı.Üstelik canı acıyor,feci bir kalp kırıklığıyla boğuşuyorken öfkeli bir kalabalığa gücü yoktu. Barış.. Ona karşı öylesine kırgın öylesine canı yanıyordu ki bunu hak etmediğini düşünüyordu.Onun içindeki gerçek Barış'ı çıkarmışken bir anda hayalleri darmadağın olmuş, elinde ise yeniden yalnızlığı ve karşılıksız aşkı kalmıştı.. O alçak adam elinden kaçtı diye Barış Karaca'ya kızgındı. Onu suçlamamıştı doğrudan ve bunu çok sert yapacağını bildiği için bu şekilde uzaklaşmıştı ondan. Keşke kızsaydı.Ah keşke ortalığı yıkıp geçseydi, o zaman canı bu kadar yanmazdı. 

ATEŞ VE GÜNEŞ (Tutku ve Tehlike Serisi-1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin