Merhabalar Canlarım.Sizleri çok beklettiğimin farkındayım ama neler olmadı ki.Düğünümüz vardı,sınavlarım vardı fakat her ikisi de Darbe Girişimi yüzünden ertelendi.Son bir haftadır ülkede ki herkes gibi anormal günler geçiriyorum.Bölüm de yetişemedi maalesef ve bugüne kaldı.Bunun için gerçekten üzgünüm.Ancak bu bölüm içinizi ısıtacak ve son sahnesi sizi biraz korkutacak. (Merak etmeyin kahramanlarımız hayatta.)
OYLARINIZI VE YORUMLARINIZI DÖRT GÖZLE BEKLİYORUM.Onlara çok ihtiyacım var çünkü.
Diğer YENİ BÖLÜMÜMÜZ CUMA GELECEK.Bazen bölümler gecikince sayfamdan duyuru yapıyorum.Beni takip ederseniz haberdar olabilirsiniz. ve Facebookta'ki Casablanca'nın Kaleminden adlı grubumuza da beklerim. Keyifli okumalar.:)
*-*-*
Hastahanede ki ameliyathanenin girişinde çok geniş bir salon vardı. Bir sürü modern koltuk ve teçhizattan özel hastane olduğu bariz belli oluyordu.Bekleme salonunda a'dan z'ye her şey vardı. Barış ve Baran ise ayakta konuşmadan bekliyorlar ve uzun boylarıyla yenilmesi güç askerler gibi duruyorlardı.Ancak güçlü olmaları,omuzlarının çökmesine,çaresiz ve öfkeli hissetmelerine engel değildi. Güneş,şimdi ameliyat masasında can çekişiyordu.
Orada tek başınaydı. Ona destek olacak,güç verecek kimse yoktu yanında..Ateş'in onu son görüşündeki hali ise unutulmayacaktı.Onu ameliyathanenin kapısına kadar geçirirken,Güneş'in tek kelime edecek gücü bile bulamamış olması çok acıydı. O son bakışını kimse unutmayacaktı.Gözlerindeki ışık gittikçe sönmüş ve donuklaşmıştı.
Ve şimdi ortada derin bir sessizlik vardı.
Ateş,ameliyathanenin kapısından az önce içeri giren Güneş'in ne acısını ne de çaresizliğini unutamıyor,gözlerinin önünden atmayı başaramıyordu.İçi sökülüyordu.Şu kalbi,her bir hücresine kadar tek tek sökülüyordu.Göğsünde derin bir kesik vardı sanki ve içindeki boşluktan geçen rüzgar onu üşütüyor kalbini kasıp kavuruyordu. Düşünebildiği tek şey Güneş'ti.Ancak ne zaman ki o kapılar yüzüne kapandı,öfkesi de yerine geldi.Duruşunu dikleştirdi ve arkasını dönüp arkadaşlarının seslenmesini dinlemeden merdivenlerden indi.
"Birinin burada Güneş'le kalması lazım. Sen git,ben kalırım."
Baran,Barış'a bunu söyledikten sonra genç adam adeta koşar adımlarla Ateş'in peşine düştü.Onu acil kapısının oraya bıraktığı arabasında son anda yakalarken bindi. Arabanın lastikleri asfaltta hareket ettiği sırada da Barış sessizliğini koruyamadı.
"Yanlış bir şey yapmadan önce iyi düşün."
Ateş'ten ses gelmemesi üzerine devam etti. "Kim olduğunu düşünüyorsun? Güvenlik kameralarının kayıtlarını Serdar'dan istedim.O bakıyor,şu ana kadar bir şey çıkmadı sanırım,aramadı. "
Ateş'ten ses gelecek gibi değildi.Arkadaşının ifadesiz yüzüne baktı.Bu ifadesizlik,onun maskesi gibiydi.Kendi kabuğuna çekildiği sırada hiç kimseye aldırış etmez,kimsenin söylediği umrunda olmazdı.O ne yapar eder bildiğini okurdu ve bu kez hiç iyi şeyler olmayacağı açıktı.Güneş'in vurulması çok talihsiz ancak beklendik bir şeydi.Barış onu uzun zamandır uyarmasına rağmen laf dinletememiş,canı yanan Güneş olmuştu. Ateş'in de canının yandığını biliyordu.
"Basın fazlasıyla ilgilendi.Birileri internete videoları düşürmüş hemen. Serdar'a bunlarla da ilgilenmesini söyledim.Her yerden kaldırır birazdan."
Arabanın sağa dönmesiyle nereye gittiklerini anladı.Cebinde titreyen telefonunu çıkarıp Serdar'ın mesajını okudu. Görüntüler her yerden kaldırılmıştı.Güvenlik kameralarından ise bir şey bulmaya çalışıyordu hala daha. Arabanın ani bir dönüşle bir kez daha sağa dönmesiyle kapıya tutundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ VE GÜNEŞ (Tutku ve Tehlike Serisi-1)
Romance(FİNAL YAPILDI) Suroğlu Şirketler Grubu'nun CEO'su Ateş Suroğlu'nun henüz iki haftadır asistanlığını yapan Güneş, oldukça naif olmasına rağmen cesurdur ve en dikkat çeken özelliği sivri diline hakim olamadığı o kıvrak zekasıdır. Öyle ki birinin daha...