Kayıp(36.bölüm)
Rudolf ve Lei ormanda arama yaparken garip sesler gelmeye başladı. Sonra çalıların ve ağaçların arkasından, uzaktan bir ışık onlara doğru yaklaşmaya başladı. Lei korkmaya başladı. Gece vakti dağ başındaki ormanda beliren bu ışık hiç hayıra alamet değildi. Rudolf tabancasını hazırladı. Yavaş yavaş öne doğru gitmeye başladı. Adım adım ışığa doğru ilerliyordu. Işıkta onlara doğru yaklaşıyordu. "Karanlığın içinden gelen bu ışık belkide bizi bambaşka bir hayata sürükleyecek. Belkide kaybolacağız o ışığın içinde."-diye düşünüyordu Lei.
Bu zaman yeraltı dünyasında bir teşviş vardı. Sakin durmuyordu yer. Titriyordu. Yeraltında küçük bir deprem oluyordu. Prof.Hambert depreme dayanamayıp yere yığıldı. Kafasını taşlardan birine çarptı. Jhonny büyük bir telaşa kapıldı.
"Baba, uyan, baba! Ne olur uyan!"-diye bağırmaya başladı gözlerinden yaşlar akarken. Birkaç saniye sonra yer tamamen durdu. Dağlık bölge olduğu için faal bir deprem bölgesiydi. Deprem durdu ama heyacan devam ediyordu.
Ormanda ışığın arkasından sakallı, yaşlı bir adam çıktı. Adamın elinde bir av tüfeği vardı. Bu adam avcıydı.
"Gece gece ne işiniz var burada?"-sorusunu sorarken, aynı zamanda da tüfeğini omzundan astı.
Rudolf:
"İki arkadaşımız kayıp oldu. Onları arıyoruz."
Kreys:
"Ben size yardım ede bilirim ama ormanda hiçkimse yoktu. Ben heryeri dolaşdım."
Olamaz! Çaresizlik aklını alacaktı onların. Heryeri aradılar ama neredeydiler profesör ve oğlu?
Jhonny acıdan tükenmişti. Babası gözünün önünde yatıyordu ve o hiçbir şey yapamıyordu. Kader karışık bir örümcek ağı gibi örmüştü ağlarını. Duvarlar üstüne üstüne geliyordu Jhonny'nin. Babasıyla birlikte yaşadığı en kötü macerasıydı. Babasını kaldırmaya çalıştı. Kaldıramadı. Sürüklemeye başladı. Biraz karşıda kafasına su damladığını hissetti. Yağmur yeraltınada sızmıştı. Orada fazla durmayıp ilerlemeye başladı. Biraz ileriden ışık geldiğini gördü. Işık gelen tarafa koştu hızlıca. Profesörüde arkasından sürüklüyordu. Arkasından kulak batırıcı bir ses geldi. Olamaz! Geldiği yol bir anda kumlarla kapandı. Etrafı toz bastı. Jhonny ışık gelen tarafa doğru ilerlemeye devam etti. Yerlerde böcekler geziniyordu. Farelerin sesleri geliyordu azda olsa. Bu mağarada her an bir tehlikeli olay ola bilirdi.
Avcı Kreys Rudolf'la Lei'yi kendi kulübesine götürdü. Orada onlara sıcak bir kahve ikram etti. Kahve içerken Rudolf başlarına gelen herşeyi anlattı avcıya. Avcı biraz sustuktan sonra bir harita getirdi. Harita baya eskiydi. "Burası neresi?"-diye sordu Lei merakından. Ondan sonra anlatmaya başladı Kreys:
"Bu dağın haritası. Burada tüm gizli saklı yerlerin hepsi var. Siz baktığınız yerlere değilde, gizli yerlere bakın bu defa. Belki buralardadırlar."
"İyi fikir"-diye cevap verdi Rudolf. Bu sefer Lei'nin ısrarla burada- kulübede kalmasını istedi. Çünki, dışarısı çok soğuktu. Onu tehlikeye atmak istemedi.
Avcıdan bir lamba alıp haritayla birlikte dışarı çıktı.
Jhonny ışık gelen tarafa gitti. Karşıda mağaradan çıkmak için dar bir oyuk vardı. Prof.Hambert'i geçirdi önce oyuktan. Sonra kendisi geçti. Sonunda dışarı çıktılar. Prof.Hambert'te uyandı.
Yarım saat sonra
Kulübenin kapısı çalındı. Lei koşup kapıyı açtı. Jhonny ve Prof.Hambert karlar içinde kulübeye girdiler. Lei Rudolf'un gelmediğini görünce endişelenmeye başladı. Acaba Rudolf nereye gitti?...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP
AdventureGözlerini kapatır profesör. Derin ve ürkütücü bir karanlığın içine dalır. Karanlıkta göz gözü görmüyorken tanıdık olmayan bir ses kulağını işgal eder: "Yolundan geri dön, Hambert! Yolundan geri dön!" Bu ses bir delinin özenle süslediği hayal ü...