Kayıp:Dünyanın sonu.
Yıl 2020. On beş ocak. Dünyanın sonuna az kalmıştı. Artık son günleriydi tüm canlıların. NASA kötü haberi ta on gün önceden vermişti. Şimdi tam beş gün kalmıştı acı sona. Koca bir meteor 20 ocakta dünyanın çok yakınından geçecekti. Hatta dünyaya çarpa bilirdi. Büyük felaketler bekliyordu dünyayı.
Profesör Hambert toplantı için Amerikaya çağrılmıştı. Toplantıda prof.Hambert'e yeni bir görev verildi: Koca meteoru eritip küçültmek için bir iksir yapmak.
Bu çok zor görevdi. Neredeyse bir dünya büyüklüğünde olan meteoru nasıl erite bilirdi? Yıllar önce bir iksiri yapmak için sevdiğini bile kaybetmişti profesör. Şimdi zorda olsa, bu görevi kabul etti. Başka çareside yoktu. Hükumet onu emekli eder ve daha sonrada sakin bir şekilde öldürürdü.
Prof.Hambert on iki katlı binadan hemen dışarıya çıktı. Rudolf yeni arabasında bekliyordu onu. 1993 model siyah renkte bir GMC-si vardı. Eski ama güzel bir arabaydı.
Rudolf Prof.Hambert'e seslendi:
Rudolf:
"Haydi, koş ! Sonra arabayı itmek zorunda kalmayalım."
Prof.Hambert:
"Senin bu arabanda bıktırdı artık. Acil laboratuvara gitmeliyiz!"
Rudolf:
"Tamam. Yarım saate oradayız."
Rudolf arabayı çalıştırdı. Motordan yine her zamanki gibi garip sesler geliyordu. Arabadan siyah dumanlar çıkıyordu. Ama rahatlığıyla yılını hiç göstermiyordu.
Laboratuvara geldiler. Profesör çoktandır buraya uğramadığı için toz basmıştı her yeri. Önce biraz temizlik yaptılar. Sonra bütün kitapları ortaya döktüler. Tek-tek hepsini kontrol ettiler. İksir için gerekli malzameleri arıyordular. İki saat sonra Rudolf yorgunluktan uykuya daldı.
Rudolf:
"Elizabet, canım buraya gel. Yeni arabamla seni gezdireceğim."
Uykusunda sayıklıyordu. Profesör kızmaya başlamıştı. O yorgunluktan ölürken, yardımcısı mışıl-mışıl uyuyordu. Prof.Hambert eski kitaplardan birini varaklarken içinde bir fotoğraf buldu.
Prof.Hambert:
"Oğlum, güzel torunum ve güzel gelinim ! Sizi çok özledim. Sizinle geçen günleri asla unutmayacağım."
Kitabı varaklamaya devam etti. Kitabın son sayfalarından birinde bir mektup vardı. Bu mektupta neydi ? Kim koymuştu onu oraya ? Hiç bir isim yoktu üzerinde. Sadece "Profesör Hambert'e" yazısı yazıyordu.
"Selam profesör ! Nerede kalmıştık seninle ? Maceramız yarım kalmıştı. Yakında devam edecek."
Prof.Hambert sinirli bir halde mektubu yırtıp çöp kutusuna attı.
Prof.Hambert:
"Bende çok severim zaten macera yaşamayı. Altmışımdan sonra bile rahat yok bana."
Biraz daha kitap okuduktan sonra listeye yeni malzemelerin isimlerini yazdı. Ve içinden "evrika" diyerek ayağa kalktı. Rudolf'a seslendi. Gözlerini açıp karşısında duran çılgın profesöre baktı.
Prof.Hambert:
"Kalk Rudolf ! Gidiyoruz."
Rudolf:
"Nereye ?"
Prof.Hambert:
"Meksikaya !"
Eve gidip, yolculuk için hazırlık yaptılar. Gerekli eşyaları çantalara yerleştirdiler. Rudolf yeni tabancasını aldı. Arabaya benzinde doldurduktan sonra, artık büyük yolculuk için hazırlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP
PertualanganGözlerini kapatır profesör. Derin ve ürkütücü bir karanlığın içine dalır. Karanlıkta göz gözü görmüyorken tanıdık olmayan bir ses kulağını işgal eder: "Yolundan geri dön, Hambert! Yolundan geri dön!" Bu ses bir delinin özenle süslediği hayal ü...