Bölüm 61 Sezon Finali*

36 10 3
                                    

Kayıp(61.bölüm 2.Sezon Finali)

Yarım saat sonra artık Jhonny'nin uykusu gelmeye başladı. Oyunu bitirmelerine az kalmıştı. Profesör devam etmekte ısrarlıydı.

Biraz sonra dışarıdan silah sesleri geldi. Üç el silah sesinden sonra kapı çaldı. Profesör tabancasını eline alıp Jhonny ile birlikte yatak odasına gitti. Üç kişi kapıyı kırıp içeriye girdiler. Yatak odasının kapısı açıldı. Ve Komutan Fredric içeriye girdi. "Sakın ateş etmeyin profesör! Yoksa sizin için hiç iyi olmaz."

dedi profesöre. Sonra Alex'e bakarak emir verdi:

"Bunları kamyonun kasasına kilitleyin! Ellerini ve ayaklarını sıkıca bağlayın!"

Bunları dedikten sonra profesörü ve Jhonny'i götürdüler. Ellerini-ayaklarını, sonra da ağızlarını sıkıca bağlayıp kamyonun kasasına kilitlediler. Onları komutanın gizli mekanına- eski bağ evine götürdüler.

Rudolf son zamanlar çok zorluklar atlatmıştı. Yorulmuştu artık çalışmaktan. O yüzden iki aylık izne çıkmaya karar verdi. İki ayda bir kaç ülkeyi gezip farklı yerleri keşfetmeyi planlıyordu. Gece uyumak yerine tatil planlarını yaptı. İlk önce Çin'e gidecekti. Oraları gezecek, ölen sevgilisinin mezarını ziyaret edecekti.

Sabah önce teşkilata gidip Elvis'ten izin aldı. Ondan sonra havaalanına gidip Çin'e bilet aldı. Uçuş ertesi gündü. Bir günü daha Amerikada geçirecekti Rudolf.

Prof.Hambert ve Jhonny'i bir odaya kilitlediler. Telefonlarını alıp kırdılar. Teşkilattan birilerine haber vermeleri imkansızdı. Baba-oğul çaresizce sonlarını bekliyorlardı.

Fredric ve askerleriyse büyük bir felaket planı yapıyorlardı. Önlerinde kocaman bir masa ve onun üzerinde bir harita vardı.

"Aynı anda üç noktada şiddetli patlamalar olacak. Askerler sokaklara dökülüp bütün insanları, en önemlisi polisleri öldürecekler. Halk korkuya düşünce işimiz daha da kolay olacak. Ondan sonra helikopterlerle önce meclis binasına, sonrada beyaz saraya saldıracağız." dedi Fredric. Bir değil, iki değil, binlerle hain vardı ülkede. Hepsi harekete geçmek için bir işaret bekliyorlardı. Bütün ülkeyi yıkmak için tek bir işaret.

"Peki, tanklar ne olacak? Polisleri ve diğer askerleri öldürmek için destek gerekecek." dedi Wilson.

Fredric cevap verdi:

"Tanklarda olacak. Askerlerimiz garajdan tankları kaçıracaklar."

Alex profesöre ve oğluna ne yapacaklarını sordu. Fredric sert bir sesle cevap verdi:

"Onlar bizi çok kovaladılar. Ayağımızın altında çok dolaştılar. Onlar için büyük bir sürprizim var..."

Elvis ve Alfred profesörün ve oğlunun kaçırılması haberini aldılar. Hemen onların kaçırıldığı eve gittiler. İncelemeler devam ediyordu. Elvis mutlaka bir delil bulacaklarına emindi. Alfred dışarıdakı güvenlik kamerasına baktıktan sonra asık bir suratla geri döndü.

"Maalesef, güvenlik kamerası yararsız bir halde." dedi Alfred. Maalesef, kaçak askerler eve girmeden önce kameraya ateş edip patlatmıştılar.

Evden hiçbir delil bulamıyorlardı. Bu Elvis'in canını fazlasıyla sıkıyordu. Odaları gezinmeye başladı. Ve yatak odası dikkatini çekti. Oldukça dağınıktı ve profesörün silahı yerdeydi.

Yatak odasının desteğini söküp laboratuvara götürdüler. Onun üzerindeki parmak izlerinden kaçıranların kim olduklarını bulabilirlerdi.

Prof.Hambert eskiden başına gelen kötü olayları hatırladı. Rus ajanlarının eline düşmesini, yüzünün değiştirilmesini, bindiği helikopterin kaza geçirmesini, otel odasında bombayla yüz-yüze kalmasını ve.s. hatırladı. Sonra kendi-kendine konuşmaya başladı:

"Bak profesör Hambert! Bu zamana kadar tüm belalardan kurtuldun. Kötü insanlara hakkettikleri cezaları verdin. Sen bu vatan hainlerinin mermisiyle ölemezsin. Biraz daha dayanacaksın. Belki bu sefer arkadaşın yanında yok, ama seni bu hayatta en mutlu insan yapan oğlun Jhonny var. Onun karşısında ölemezsin!"

Geçen her dakika onlara daha çok korku hissi yaşatıyordu.

Laboratuvardakı iki saatlik inceleme bitti. Alfred sonuçları alıp teşkilata götürdü.

Sonuçlar Elvis'in düşündüğü gibi çıkmıştı. Prof.Hambert ve oğlunu kaçıranlar komutan Fredric ve askerleriydi.

Gece Fredric ve askerleri saldırı için hazırlıklar yapmaya başladılar. Prof.Hambert salondakı seslerden kötü bir şey olacağını hiss etmişti.

Rudolf ise çıkacağı yolculuk için hazırlık yapıyordu. Bavulunu toplarken profesörle çektirdiği bir resim buldu. Bu resim ona eski güzel günleri hatırlattı. Ama yinede kararını vermişti. Ertesi gün bu ülkeyi terkedecekti.

Ertesi gün

Rudolf havaalanına gitti. Uçakta küçük bir arıza olduğu için tamir işleri bitene kadar oturup beklemeye başladı.

Komutan Fredric saldırıya başlamadan önce prof.Hambert'in işini bitirmek istiyordu. Önceden planladığı gibi onu ve oğlunu bomba yüklü bir araca bindirdi. Teşkilata yakın bir yere- yakınlardakı bir inşaatın arazisine götürdüler. Komutanın butona basmasıyla araba bir anda patladı.

"Güle-güle profesör !" diyerek gülmeye başladı komutan. Artık büyük saldırıya başlaya bilirlerdi.

Fredric, Wilson ve Alex onlar için gelen helikoptere binip havadan saldırıya başladılar. Aynı anda şehrin üç noktasında şiddetli patlamalar oldu. Polis sirenleri çalmaya başladı şehirde. Ambulanslar patlama noktalarına akın ettiler. Komutan ve askerleri helikopterle "Özgürlük heykeli"-ne yaklaştılar. Komutan füze silahını eline aldı.

"Biz sadece bu ülkeyi değil, hem de halkın özgürlüğünü ele geçireceğiz!" dedi ve heykele doğru ateş etti.

"Bugünü unutmayın! Bugün bu ülkenin kaderini değiştirecek!"

Bir sezonun daha sonuna geldik. Haftalardır okudunuz ve destek olduğunuz için teşekkürler. Bu bölümü nasıl buldunuz? Ve sizce hikayenin kahramanlarının hayatında nasıl değişiklikler olacak? Yeni bölümlerde sizce neler olacak?

KAYIP   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin