Kayıp 102.Bölüm
Türkiye / İstanbul
Amerikadan Çin'e - bir konferansa gidecek olan profesör bir hafta önceden yola çıkarak Rudolf'la birlikte Türkiye'ye geldi. Buraya gelmek için özel bir sebebi vardı. Prof. Hambert amerikalı olsa da, boş zamanlarında türk halklarının tarihini araştırıp okuyor. Türk halklarının ne kadar kahraman halklar olduklarını biliyor ve buna çok büyük değer veriyordu.İstanbuldaki şehitliklerden birine gelmişlerdi. Ellerindeki karanfilleri tek tek mezarların üzerine koyuyorlardı.
"Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vâdîlere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere,
Sürü hâlinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermîler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni târîhe" desem, sığmazsın..."
Çin / Wuhan şehriKonferansa iki gün kala prof. Hambert ve yardımcısı Rudolf Çin'in Wuhan şehrine geldiler. Burada eski arkadaşları dr. Chi-Sang'ın kardeşi Hóng tāo'nun evine yerleşmişlerdi birkaç günlüğüne.
Boş vakit çok olunca profesör eyaleti yakından tanımak için biraz gezmeye karar verdi. Rudolf'u da alıp evden çıktı.
Önce şehirdeki en güzel yerlerden olan Doğu parkı'na gittiler. Doğu parkı tek Wuhan'ın değil, Çin'in en güzel turistik yerlerinden biri. Buradaki gölde her mevsim tekne turları düzenleniyor. Onlar da buraya huzurlu bir tekne turu için gelmişlerdi. Prof. Hambert tekneciden balık tutmak için olta istedi. Tekneci yanındakı oltayı profesörü uzattı. Profesör küçük kutudaki solucanlardan birini oltanın ucuna takıp suya fırlattı.
"Yarışa var mısın, ihtiyar?"
"Bana ihtiyar demeyi ne zaman bırakacaksın, Rudolf?"
"Kabul et artık, profesör! Yaşlandın sen."
"Ben yaşlanmıyorum, zaman hızla akıyor."
"Aha tabii! Sen onu bırak, soruya cevap ver."
"Kaybetmek istiyorsan yapalım."
"Peki !"
Rudolf tekneciden diğer oltayı istedi. Oltanın ucuna küçük bir solucan bağlayıp suya fırlattı.
Yarım saat geçmişti. Güneş parlak ışıklarıyla her yeri ısıtıyordu. Gölün serin ve şirin sularında balıklar adeta dans ediyordu. Profesör ve Rudolf oltaları bırakıp kovalardakı balıkları saymaya başladılar. Kısa bir süre sonra saymayı bitirdiler.
"Kaç tane balık tuttun, profesör?"
"Tam 6 tane. Sen?"
"5 tane. Kaybettim."
"O zaman bu gün güzel bir balık yemeği pişireceksin bizim için."
"Peki, eve gittiğimizde yaparım."
Parkta biraz gezdikten sonra tarihi Wuhan Üniversitesine gittiler. Buranın çok uzun bir tarihi var.
Akşama kadar şehir merkezinde dolaştıktan sonra eve döndüler. Kaldıkları ev bir katlı, bahçeli bir evdi. Hóng tāo onları bahçede bekliyordu.
"Nĭ hăo, profesör!"
"Nĭ hăo, Hóng tāo!"
"Beğendiniz mi bu şehri?"
"Evet! Çok güzel bir şehir. Şu konferans bitsin, 2-3 gün daha kalacağım burada."
"Birlikte çok eğleneceğiz!"
Amerika / "Freddy'nin çiftliği"
İlaç şirketinin sahibi Thomas Thompson, ekonomi bakanı Adolph Harris, başkan yardımcısı David White dışişleri bakanı Freddy King'in çiftliğinde buluşmuşlardı. Devlet büyükleri rakip ülkeleri çöktürmek ve her gün durmadan artan insan sayısını azaltmak için yeni planlar yapıyorlardı. Onlar da bu planlardan birini gerçekleştirmek için buluşmuşlardı. Dünya için, günahlı, günahsız tüm insanlar için korkunç bir plan hazırlanmıştı.Thomas kendi laboratuvarında insanlara kolayca bulaşa bilecek güçlü bir virüs hazırlatmıştı. Bu virüsle hedeflerindeki ülkeyi kolayca çöktüre bilirler.
"Büyük bir projenin temelini atıyoruz, beyler. Hazır mısınız?"
"Evet, David! Biyolojik silahın hedefi neresi?"
"Ah, lütfen, silah demeyelim! Bu bir yemek olacak. Hedef Çin. Bu proje başarılı olursa, büyük bir ödülün sahibi olacaksın, Thomas!"
"Teşekkürler! Bu proje başarılı olursa, ilaç satışları da artacak. Benim için en büyük ödül bu."
Freddy'nin çalışanlarından biri çiftlikte beslenilen ve bazı ülkelere ihrac edilen yarasalardan bir tanesini getirip masaya bıraktı.
"Bakalım bu güzel yarasa kimin kısmeti olacak..."
Şiir parçası büyük şair Mehmet Akif Ersoy'un şiirindendir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP
AventuraGözlerini kapatır profesör. Derin ve ürkütücü bir karanlığın içine dalır. Karanlıkta göz gözü görmüyorken tanıdık olmayan bir ses kulağını işgal eder: "Yolundan geri dön, Hambert! Yolundan geri dön!" Bu ses bir delinin özenle süslediği hayal ü...