KAYIP

Bölüm 91

Kayıp 91.Bölüm

                 12 kasım 2020
                     Nyu-York

    "Zaman hiç durmadan, bizi beklemeden geçip gidiyor. İşte en büyük gizem burada! İnsanlar yıllardır zamanda yolculuk yapmanın mümkün olup olmadığını araştırıyorlar. Hep geçmişe ve ya geleceğe ışınlanmanın hayalleriyle yaşıyorlar. Einşteyn'in dediği gibi, zamanın hızlandığı ve yavaşladığı yerler var. Zaman bir yerde hızlıca aktığı halde, diğer bir yerde yavaşça akıyor. Tıpkı, 1975-te Carol Allie'nin deneyinde olduğu gibi. Yeryüzünde bırakılan bir atom saati çok hızlı bir uçakla uçurulan hava saatinden daha hızlı işliyor. Yani hareket halindeki bir saat her zaman hareketsiz bir saatten daha yavaş çalışıyor. Buradan böyle bir sonuç çıkıyor:

    Mesafe ve zaman eşyanın hareketinden etkilenerek değişiyor.

   Eğer bir astronot ışık hızına yakın bir hızda altı ay uzayda seyahat ederse ve Dünya'ya geri dönmesi de bu kadar sürerse, o zamanda yolculuk yapmış olur ve gelecekteki bir Dünya'ya ayak basar.

    Dünyanın 4 ayrı ülkesinde, 4 ayrı noktada yaptığım araştırmalar gösteriyor ki, yeryüzünde insanların zamanda yolculuğuna çıkmasına sebep olan bazı delikler var. Onlardan biri çok yakınımızda - Kanada da.

    Uzun yıllar sonra ben- Robert Praise zamanda yolculuk teorisini ispat edeceğim! Sonra tüm haberler genç bilim adamının başarısından konuşacak. Hazır ol, Robert! Yakında çok ünlü olacaksın..."

    Robert Praise Harvard üniversitesinde yeni çalışmaya başlayan genç bir bilim adamı. Aylardır en büyük arzusu zamanda yolculuğun mümkün olduğunu ispatlamak.

    Kahramanlarımız - profesör Hambert ve yardımcıları çantayı aldıktan sonra eve döndüler. Oliver yavaşça çantayı açtı. İçinden gerçekten prof.Hambert'in malzeme listesi çıktı. Profesör gülümseyerek kağıdı alıp kendi çantasına koydu. Bu zaman telefonuna bir mesaj geldi. Onu Amerika'ya çağırıyorlardı. Artık iki gün kalmıştı yarışmaya. Prof.Hambert biraz üzgün bir halde salona geçip yardımcılarına bavullarını hazırlamaları için talimat verdi. Kendi bavulunu da hazırladıktan sonra uzun bir yolculuk için tam hazır vaziyetteydi. Avsturalya'nın baş şehri Kanberra'ya gelip havaalanından Nyu-York'a gitmek için üç tane bilet aldılar. Uçak ertesi gün gideceği için bir gecelik otellerin birinde kaldılar. Uzun bir yolculuk sonrası vatanlarına geri döndüler.   

   Buraya geldikleri ilk gün profesör Hambert Rudolf ve yeni yardımcısı Oliver'le birlikte Harvard üniversitesine gider. Uzun bir aradan sonra buradaki arkadaşlarıyla bir araya gelip yeni gelen talebelerle birlikte tecrübeler hayata geçirir. Üniversitedeki en yakın arkadaşlarından biri olan dr. Presley onu görünce koşarak boynuna sarılır.

    "Hambert! Sonunda yuvaya döndün ha! Seni gördüğüme çok mutluyum."

    "Ben de seni gördüğüme çok sevindim. Hiç değişmemişsin, Presley. Eskiden nasıl bakımlıydınsa, yine öylesin. Kıyafetlerin tertemiz, saçın, bıyığın, sakalın düzenli."

    "Ama sen değişmişsin. Biraz yorgun gözüküyorsun. Artık burada olduğuna göre çoktandır rahatsız olduğum bir konuyu anlatabilirim sana."

    "Ne konusu?"

    "Bir ilaç firması hazırladığı ilaçlara narkotik madde katıyor. Bazı doktorlar da onlarla çalışıyor para karşılığı. İlaçları içen hastalar zamanla alışmaya başlıyorlar. Bırakamıyorlar ilaçları. Sonra klasik son. Bunlar yüzünden kaç hasta ölüyor. Hiçbir şey yapan yok, Hambert."