Kayıp (69.Bölüm)
Prof. Hambert aceleyle yerinden kalkıyor. Ayakkabısını giyinip dışarı çıkıyor. Aşağı kata iniyor. Az önce aceleyle çıktıkları için kapı açık kalmıştır. Eve girip telefonu almak için yatak odasına girer. Telefonu alırken salondan garip sesler duyar. Tıkırtı ve ayak sesleri onu fazlasıyla şüphelendirir. Eline bir sopa alıp yavaş yavaş kapıya doğru ilerler. Elini kapının desteğine uzatıp yavaşça kapıyı açar. Salona doğru ilerlerken her adımında içindeki heyecanı daha da artar yaşlı profesörün. Karanlık koridorda ilerlerken birden birinin kaçarak evden çıktığını görür. Artık yavaş yavaş yürümeyi bırakıp hızlıca kapıya doğru gider. Kapıyı aralayıp dışarıya bakar. Ama artık çok geçtir. Hırsız çoktan kaçmıştır. Kapıyı kapatıp salona geçer. Herşey yerindedir. Tek bir şeyden başka: Profesörün notlarını yazdığı kağıt.
Prof.Hambert koşarak balkona çıkıyor. Orada hırsızın siyah renkli bir arabaya binerek kaçtığını görüyor. Tek bir kişiden şüpheleniyor. O da, prof.Morgan. Onun bir oyunu olmalı bu. Bilim yarışmasına katılan prof.Hambert'in yarışmayı kaybetmesi için bir oyun. Ama o böyle oyunlar yüzünden hiçbir zaman savaştan kaçmadı.
Kapıyı kapatıp evden çıkıyor. Rudolf'un evine girer-girmez on beş dakikalık kısa bir zamanda başına gelenleri anlatır. Yemek bittikten sonra hiç vakit kaybetmeden araştırmalara başlarlar. Rudolf profesörün evinde büyük bir dikkatle arama yapmaya başlar. Her noktaya dikkatlice bakar. Koltukların yanında- yerde yeşil renkli bir mendil bulur. O mendil hırsızın kim olduğunu gösterir onlara.
"Bu mendili hatırlıyorum, profesör! Bu mendil o gösterdiğin profesörün yardımcısının mendili. Mendili gömleğinin cebine koşmuştu. Yarısı gözüküyordu mendilin. Yeşil renkliydi. Evet, bu o mendil!"
"Afferin sana, Rudolf! Senin telefonunda numarayla konum bulan bir program var. Sana Morgan'ın numarasını vereceğim. Çabuk onun nerede olduğunu bul!"
"Tamam, profesör."
Rudolf telefonundakı konum bulma programına prof.Morgan'ın numarasını yazar. Tek bir tıklamasıyla nerede olduğu haritada gözükür.
"Şuan da havaalanında."
Profesör ve Rudolf arabaya binip hemen havaalanına giderler. Profesörün düşündüğü tek şey onu kaçmadan yakalayabilmektir. Bütün okuduğu bilgiler, önemli notlar o kağıtta. O çok önemli profesör için.
Yarım saat sonra havaalanına varırlar. Ama artık çok geçtir. Prof.Morgan ve yardımcısı Steve gitmişlerdir. Prof.Hambert havaalanı personeline sorup onun nereye gittiğini öğrenir.
25 eylül. Saat 13:35.
Fransa, Paris
"Kimileri için sevginin kanat açıp uçtuğu bir şehir. Benim içinse bir ayrılık şehri Paris. Yıllardır içimde alevlenen bir ocağın söndüğü şehir. Bu şehir hayat arkadaşımı aldı benden. Katerinamı... Bin tane sözcük bir araya gelse, o acıyı ifade edemez. Ama benim tek bir sözcüğe sığdırdığım sevgimdi o: Hayat. Ben o varken, hayattaydım. Şimdiyse sadece yaşıyorum..."
İşte o hırsızlık olayı onlar için yeni bir maceraya kapı açıyor ve yıllar önce geldikleri Paris'e tekrar geliyorlar. Bu defa farklı bir iş için. Rudolf yine telefonundakı konum bulma programını kullanarak prof.Morgan ve Steve'in kaldıkları oteli buluyor. Otele gidip bir oda tutuyorlar. Dördüncü katta üç yüz üç numaralı odaya yerleşiyorlar. Profesör yorgunluktan hemen uykuya dalıyor. Rudolf 'sa film izlemeye başlıyor. Patlamış mısırların tadını çıkararak güzel bir romantik komedi filmi izliyor.
Akşam yemeğine bir saat kalmış prof. Hambert uykudan uyanıyor. Rudolf'un ısrarıyla yemekten önce biraz gezmek için otelden çıkıyorlar. Profesörün aklı o kağıtta kalmıştır. Rudolf onun ne kadar üzgün ve yorgun olduğunu görüp keyfini açmaya çalışmaktadır. Ama ne yapsa profesörün keyfi düzelmiyor. Rudolf onu Paris'in en güzel ve en büyük kütüphanelerinden birine götürüyor. "Monstra" kütüphanesine. Burası yüz yıldır fransız halkına ve diğer halklardan olan insanlara huzurlu anlar yaşatan bir yer.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP
AdventureGözlerini kapatır profesör. Derin ve ürkütücü bir karanlığın içine dalır. Karanlıkta göz gözü görmüyorken tanıdık olmayan bir ses kulağını işgal eder: "Yolundan geri dön, Hambert! Yolundan geri dön!" Bu ses bir delinin özenle süslediği hayal ü...