Kayıp 84.Bölüm
Yıllar yıllar önce... Çok uzun bir zaman önce Avusturalya halkının büyük bir kısmının tapdığı, gücüyle Güneş'i yere indirebileceğine inandığı bir büyücü varmış. Bu büyücü yaptığı büyülerle çoğu insanları katletmiş. Ve bir gün tek çocuğu olan kızının susuzluktan acı çekerek ölmesine şahitlik etmiş. O günden sonra büyücü iyilikten tamamen yüz döndermiş. Ayak basacağı yerleri kurutacak, büyük felaketler getirecek bir böcek türü getirmiş dünyaya. O böcek dünyaya geldikten elli iki gün sonra ölmüş. Ama onun bıraktığı yumurtalardan çıkan böcekler hala yaşamlarını devam ettiriyorlar. Onun kadar tehlikeli ve güçlü böcekler olmasalar da, onun bazı özelliklerini taşıyorlar...
30 ekim 2020
AvusturalyaProfesör Hambert, Rudolf ve Oliver Avusturalya'nın köylerinden birine gelip buradaki kiralık bir eve yerleştiler. Buralar kuraklık yerler. Hava çok sıcak. Bazen sıcaklık kırk beş dereceyi buluyor. Yaşam oldukça zor burada. Tabii başka ülkelerden gelen insanlar için. Buranın vatandaşları alışmışlar aşırı sıcak havalara. Köydeki insanlar yakınlıktan akan bir çay'ın sahiline gidip oradan su topluyorlar.
Kiraladıkları ev köyün mezarlığının yanında olduğu için Rudolf baya korkuyor. Belki de haklı korkmakta. Ama prof.Hambert "Mezarlıklar dünyanın en sakin mekanlarıdır" deyip onu sakinleştirmeye çalışıyor.
Oliver ise telefonundaki eski resimlere bakarak bir şeyleri hatırlamaya çalışıyor. Rudolf'la Eyfel kulesinde çektirdikleri resme baktıkça onlarla ilk tanıştığı günü hatırlıyor. Çünki ilk gün Rudolf'la birlikte son kez Eyfel kulesine gitmişti. Sonra Las Vegas'ta otelde çektirdikleri resim geliyor karşısına. Bu resim de çok şeyi çağrıştırıyor. Galiba yavaş yavaş her şeyi hatırlayacak Oliver.
"Telefondaki verilere göre, profesör Morgan ve Steve buradan yaklaşık 700-800 metre uzaklıktalar. Benim bildiğim kadarıyla bu araziler Drycocelus Australis böceğinin yayılma aralığı. Öyle değilmi, profesör?"
"Evet, doğru, Rudolf. Demek ki, yakınlardaki ormana gidecekler. Biz de oraya gidip onlar da olan formulümüzü almalıyız. Hazırlanın yarım saate kadar çıkalım."
Onlar hazırlanıp yakınlardaki ormana doğru yola çıkarlar.
Prof.Morgan ve Steve ise çoktan ormana varmışlar. Ormanda her taşın altına dikkatle, geçtikleri her yerde aradıkları tehlikeli böceklerin izinin olup olmadığına bakarlar. Ormanın derinliklerine doğru ilerledikçe garip uğultulu bir ses etrafı sarmaya başlar. Gittikçe korkunç bir ton alır aynı ses. Profesör Morgan ve Steve artık ilerlemeyi bırakıp oldukları yerde dururlar. Uğultu sesi yerini hışıltılı seslere verir. Steve aniden yerde iki siyah renkli böceğin onlara taraf geldiğini görür.
"Aaa! Böcek! Böcekler geliyor..." diye bağıra bağıra kenara çekilir. Profesör kızgın bir surat ve sert bir ses tonuyla söylenmeye başlar:
"Eşşek kadar oldun, küçücük böceklerden korkuyorsun. Burası orman. Onların yerlerde gezinmesi normal. Bir daha böyle bağırmadan önce iyice düşün!"
Böceklere aldırmadan yollarına devam ediyorlar. Ama Steve korktuğu için iki dakikada bir arkasına dönüp bakıyor. Aynı zamanda garip hışıltı sesleri yankılanmaya devam ediyor.
Rudolf, Oliver ve prof.Hambert ormana varıyorlar. Profesör önden izleri takip ediyor. Oliver ve Rudolf ise onun arkasından adımlamaya başlıyorlar. Ormanın yabani sarmaşıkları onların yolculuğunu zorlaştırsa da, hızlarını düşürmeden yola devam ediyorlar. Rudolf bir ara ne olduğuna anlam veremediği bir neden yüzünden kendisini kaybediyor. Başı döndüğü için aniden duruyor. Ağaçlara tutunup birkaç saniye durduktan sonra toparlanıp yola devam ediyor. Profesör karşıdan hışıltılı seslerin geldiğini duyuyor. Aynı sesler tekrar yankılanıyor. Rudolf ve Oliver'de bu sesleri duyup oldukları yerde duruyorlar.
"Silahını hazırla, Rudolf!"
Rudolf hemen silahını çıkarıp elinde hazır şekilde tutuyor. Çalıların etrafından iki-üç böcek çıkıyor ortaya. Rudolf hemen ateş edip onları öldürüyor. Böceklerden siyah renkli bir sıvı çıkıp yere akıyor. Bu olaydan sonra fazla durmayıp yollarına devam ediyorlar.
"Daha çokmu arayacağız o iğrenç böcekleri?!"
"Hayır, Steve. Az kaldı. Buralarda mutlaka bir tanesi karşımıza çıkacak."
Tam bu an kırmızı renkli bir böcek çıkıyor karşılarına. Prof.Morgan böceğe işaret edip "Çabuk yakala şu böceği!" diye bağırıyor. Steve hızlı hızlı hareket eden böceğin peşinden koşmaya başlıyor. Böcek çok hızlı hareket ediyor ve geçtiği yerlerde nemli toprakları kurutuyor. Onlar buna dikkat etmiyorlar. İkisi de böceği yakalamayı düşünüyorlar. Steve böceğe yaklaşıp üzerine doğru atlıyor. Ama böcek kaçıp toprağa girmeyi beceriyor.
"Salak! Küçücük bir böceği yakalayamadın."
"Şimdi ne yapacağız, profesör?"
"O böcek girdiği yerden çıkana kadar burada bekleyeceğiz."
Profesör Hambert ve yardımcıları Morgan ve Steve'i aramaya devam ederlerken, Rudolf telefonunun şarjının biteceği konusunda uyarıyor onları. Prof.Hambert daha fazla arayamayacaklarını görünce geri dönmeye karar veriyor. İzleri takip ederek ormandan çıkıp eve geri dönüyorlar.
Gece, saat 23:15
Profesör bir bardak su alıp yatak odasına gidiyor. Işığı kapatıp sımsıcak yatağın üzerine yayılıyor.
Oliver yorgun olduğu için bir saat önce uyudu.
Bir tek Rudolf uyanık kalmış. Salondaki eski televizyonun karşısında oturmuş bir aksiyon filmi seyrediyor. Filmi izlerken çitlediği çekirdeğin bittiğini görünce boş tabağı eline alıp mutfağa doğru yöneliyor. Bu zaman dışarıdan bir ağlama sesi duyuyor. Mezarlığa doğru bakan cama yaklaşıyor. Jaluzu çektiği zaman korkunç bir manzarayla karşılaşıyor...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP
AventuraGözlerini kapatır profesör. Derin ve ürkütücü bir karanlığın içine dalır. Karanlıkta göz gözü görmüyorken tanıdık olmayan bir ses kulağını işgal eder: "Yolundan geri dön, Hambert! Yolundan geri dön!" Bu ses bir delinin özenle süslediği hayal ü...