Kayıp(22.bölüm)
Her son aslında yeni bir maceranın başlangıcıdır...
Rudolf'un klonlanması başarıyla tamamlandı. Klon Rudolf'a ilk görevi verildi. Prof.Hambert'i öldürecekti. İçinizden şimdi "Neden bu insanların başına hep kötü şeyler geliyor?" diyorsunuz. Hayatın acı gerçeklerinden biride budur. Hep iyi insanların başına kötü işler gelir. Ama güçlü insanlar bütün zorlukları atlatırlar. Hayata hep ümitle bakarlar. Hikayenin baş kahramanları-Profesör Hambert ve Rudolf'ta öyle insanlar. Yani hayata hep dört elle sarılırlar. Zorluklar, tehlikeler onları hiç bir zaman yenemez. Belki bu zorluklardan da onları bir kurtuluş bekliyordur.
Ying Rudolf'un başında bekliyordu. Rudolf ona aşık olsa da, o hiç karşılık vermiyordu. Aksine ona tam bir düşman gibi bakıyordu. Sevgisi için görevinden dönecek birine benzemiyordu. Aşkından gözleri hiç bir şeyi görmeyen Rudolf hep Ying'i düşünüyordu. Bazen gözlerini kapatıp horul horul uyuyor, bazen de onunla sohbet etmeye çalışıyordu.
Rudolf:
"Bundan sonra ne olacak? Ben hep buradamı kalacağım?"
Ying cevap vermeyince, Rudolf "Hey! Cevap versene!"-diye bağırmaya başladı.
Ying kızgın bir şekilde cevap verdi.
Ying:
"Kes sesini! Sakin sakin bekle! Az kaldı. Bir kaç gün sonra seni zevkle öldüreceğim."
Rudolf:
"Kalbimde acı yaralar var zaten. Bir kurşun ne eyler ki, şu yaralı gönlüme?"
Ying:
"Salak!"
Rudolf:
"Bende Rudolf. Memnun oldum!"
İşte böyle "iyi" anlaşıyorlardı.
Prof.Hambert'te oğlu Jhonny'le vakit geçiriyor, yılların hasretini gideriyordu. Sevgilisinden kalan tek kıymetli hatıra Jhonny'di. O da yıllar sonra öldü bildiği babasını bulduğu için çok mutlu olmuştu. Jhonny artık babasını hiç bir zaman yalnız bırakmayacağına, ne olursa olsun onunla birlikte olacağına söz verdi. Artık bütün maceralarında ona eşlik edecek.
Prof.Hambert:
"Kılıcım da hazır. Artık dövüşmenin vakti geldi. Bu gece bu işi bitirmeliyim. Yoksa felaketler devam edecek. Çin yakın zamanda tamamen yok olacak."
Jhonny:
"Baba başka bir çaresi yokmu? Ben yıllar sonra seni bulmuşken kaybetmek istemiyorum. Ya Kara Şövalye kılıcıyla seni k... O sözü dilime bile getiremiyorum baba!"
Prof.Hambert:
"Başka çare yok oğlum. Bu büyüyü bozmanın tek yolu benim Kara Şövalye'yle dövüşüp onu öldürmem. Başkalarının yaşaması için ölümü göze almalıyım. Kendimi feda etmeliyim. Sen gece mışıl mışıl uyu. Ben eğer ölmezsem, yarın sabah yine burada olacağım oğlum."
Jhonny:
"Hayır baba! Bende seninle geleceğim. Seni yalnız bırakamam."
Prof.Hambert:
"Tamam. O zaman dövüşe hazır ol!"
Rudolf'un tutulduğu odaya temizlikçi bir kadın geldi. Köylü gibiydi. Kıyafetlerinin rengi solmuştu. Fakir biri olduğu belli oluyordu. Utangaç biriydi. Rudolf'u görür görmez kafasını Ying'e taraf çevirdi. Ying bağıra bağıra konuşmaya başladı.
Ying:
"Ne bakıyorsun?! Haydi, işini yap! Temizle şuraları."
Lei:
"Tamam."
Ying:
"Ben bir bardak çay içip geleceğim. Sen uslu uslu otur burada!"
Lei odayı temizlerken Rudolf'ta sakince onu izliyordu. Bir taraftan da Ying'i düşünüyordu. Sanki doğru karar verememişti. Ona aşık olmuştu ama Ying ondan nefret ediyordu. Onu öldüreceğini söyledi. Yine de Rudolf kendini ümit verip Ying'inde onu sevdiğini sanıyordu. O yüzden öyle ters ters konuştuğunu sanıyordu.
Kasabada gece oldu. Artık Prof.Hambert'in dövüşme zamanı geldi. Kılıcını alıp oğluyla birlikte ormana gitti. Saat 12 olduğunda ormanda belirirdi Kara Şövalye. Saat 11:30-du. Tam yarım saat kalmıştı. Prof.Hambert nasıl dövüşeceğini düşünüyor, Jhonny ise babasını kaybetmekten korkuyordu. Üzgün bir şekilde bir taşın üzerinde oturup bekliyordu.
Heyecanlı bekleyişlerle yarım saatte geçti. Ormanda bir kaç saniyelik yer titremeye başladı. Sonra karanlığın içinden meşhur kötü kahraman Kara Şövalye çıktı. Elindeki keskin kılıcıyla gördüğü ilk insanın üzerine- Prof.Hambert'in üzerine gitti.
Prof.Hambert:
"Jhonny, bugün bizim son günümüz olacak."
Jhonny:
"Bunu şimdimi anladın?!"
Prof.Hambert:
"Sen çabuk ağaca çık!"
Jhonny:
"Tamam."
Kara Şövalye:
"Benim karşıma çıkacak kadar cesaretlimisiniz?"
Prof.Hambert:
"Şu anda buradaysam, tabiiki de evet!"
Onlar kılıçlarını çekip dövüşmeye başladılar. Jhonny bir hindistan cevizi ağacının üzerine çıktı. Büyük bir meyveyi ağaçtan kopardı. Bu zaman Kara Şövalye Prof.Hambert'i yere itti. Prof.Hambert elini kılıcına uzattı ama alamadı. Kara Şövalye kılıcını onun boğazına yaklaştırdı.
Bu zaman Jhonny elindeki hindistan cevizini aşağıya attı. Meyve Kara Şövalye'nin kafasına değdi. Bu zaman kendini kaybetti. Prof.Hambert kılıcını alıp onu öldürdü ve bu büyü bozuldu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP
AventuraGözlerini kapatır profesör. Derin ve ürkütücü bir karanlığın içine dalır. Karanlıkta göz gözü görmüyorken tanıdık olmayan bir ses kulağını işgal eder: "Yolundan geri dön, Hambert! Yolundan geri dön!" Bu ses bir delinin özenle süslediği hayal ü...