Kayıp(43.bölüm)
Hemşire koşa koşa gidip dr.Chi-sang'a haber verdi.
Hemşire:
"Hocam, yoğun bakımdaki hastanın kalbi durdu!"
Dr.Chi-sang ve iki hemşire beraber yoğun bakıma koştular. Prof.Hambert'i acil ameliyathaneye götürdüler.
Dr.Chi-sang "Hemen elektroşok cihazını çalıştırın!"-diye seslendi hemşirelere. Hemşireler cihazı çalıştırdılar. Dr.Chi-sang cihazla kalbe ilk dokunuşu yaptı. Kalp cevap vermedi.
Dr.Chi-sang:
"Cihazın gücünü arttırın, çabuk!"
Hemşireler cihazın gücünü arttırdılar. Dr.Chi-sang kalbe ikinci dokunuşu yaptı. Bu sefer de hiçbir cevap gelmedi. Gittikçe umutları tükeniyordu. Dr.Chi-sang bir daha cihazın gücünün arttırılmasını istedi. Hemşirelerden biri "Hocam, artık hasta öldü."-diye seslendi dr.Chi-sang'a. "Siz benim dediğimi yapın!"-diye bağıran dr.Chi-sang üçüncü defa şansını denemekte kararlıydı. Kalbe üçüncü dokunuşu yaptı.
Dr.Chi-sang:
"Haydi be, profesör! Siz, ölmemelisiniz!"
Bu sefer kalp atmaya başladı. Prof.Hambert hayata geri döndü. Dr.Chi-sang terini silip hemşirelerin yardımıyla profesörü ameliyathaneden çıkardı. Yeniden yoğun bakıma götürdüler.
Bu zaman sadece Lei ve Jhonny hastanedeydiler. Lei koridorda bekliyordu. Jhonny ise odasında uyuyordu.
Rudolf'sa komiser Plator'la birlikteydi. Kamera kayıtlarını inceliyorlardı. Plator kamera görüntülerinin kayıtlı olduğu diski bilgisayara taktı. Katilin kim olduğunun ortaya çıkmasına az kalmıştı. Son birkaç saniye ve görüntüler yüklendi. Saat bir'den sonraki kayıtları izlemeye başladılar. Yarım saat sonra profesörün vurulma görüntüsü geldi ekrana.
Rudolf:
"Olamaz!"
Plator:
"Katil maske takmış. Yüzü belli değil. İşimiz baya zorlaştı."
Rudolf:
"Peki, şimdi ne olacak komiser?"
Plator:
"Biz çalışıp katili bulacağız. Siz de bizden haber bekleyin!"
Plator üzerinde telefon numarası yazan kağıdı Rudolf'a uzattı.
Plator:
"Eğer bir sorununuz olursa, beni arayabilirsiniz."
Rudolf komisere teşekkür edip dışarı çıktı. Otobüse binip hastaneye gitti.
Jhonny perişan halde beklemekteydi. Babası ölümle savaşırken o herşeyden habersiz uyuyordu. Böylesi daha iyiydi onun için. Babasını o halde görseydi, daha da kötü olurdu.
Lei ise korkuyordu. Acı haber vermekten korkuyordu. Bir yıldız gökyüzü için ne kadar kıymetliyse, prof.Hambert'te öyleydi onlar için.Bir yıldız gökyüzünden kayıp giderse, onun yeri hep boş kalır. İnsan hep sevdiği yıldızı izlemek için gökyüzüne bakar. Sevdiği yıldızı göremeyince tüm gökyüzü anlamsız kalır. Onların gökyüzünüyse kara bulutlar kaplamıştı.
Bu zaman "Liderler" konseyinde gerginlik artmıştı. Konseyin hayatta kalan son üyeleri- An-wen ve Shing başarılı suikast olayından sonra kavga ettiler. An-wen prof.Hambert'i vurduğu için büyük ödül ona verilecekti ve bir yıllık konsey ondan para almayacaktı. Bu olay Shing'i zor durumda bırakmıştı. O yüzden An-wen'i öldürmek için bir plan yaptı.
Saat on iki'de Pekin etrafındaki bir tarlada buluştular Shing ve An-wen. Tarlada onlardan başka hiçkimse yoktu. Sadece buğday tanelerini didik didik eden kargalar vardı. Shing tarlada An-wen'e hediyesini vereceğini söyledi. Ama akıllı lider An-wen oraya hazırlıklı gitmişti. Tabancası üzerindeydi. Arabasından inip sakin bir şekilde Shing'e yaklaştı. Shing elini silahına atarken An-wen de hızlıca silahını çekip ateş etti. Shing'i öldürdü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP
AdventureGözlerini kapatır profesör. Derin ve ürkütücü bir karanlığın içine dalır. Karanlıkta göz gözü görmüyorken tanıdık olmayan bir ses kulağını işgal eder: "Yolundan geri dön, Hambert! Yolundan geri dön!" Bu ses bir delinin özenle süslediği hayal ü...