Bölüm 92 Sezon Finali

14 5 0
                                    

Şarkı: Kazım Koyuncu - İşte gidiyorum (Piyano versiyon). Bence bir dinleyin çok güzel😊

Kayıp 92.Bölüm Sezon Finali

    Oliver'in annesinin ölüm haberi profesörü bir kez daha sarsar. Ölüm sanki onun yardımcılarının etrafında dolaşıyor. Biri kötü bir hastalığın kollarında ölüm-kalım savaşı veriyor, diğeri annesini kaybetmenin hüznünü yaşıyor. Odanın kapısı açılır ve doktor hanım elinde tahlil sonuçlarıyla içeriye girer. Prof.Hambert'i kenara çekip ne olacağını Rudolf'a yansıtmamaya çalışır.

    "Ne oldu, doktor hanım? Rudolf'u ameliyat edecek misiniz?"

    "Tahlilleri inceledim. Rudolf bey bugün mutlaka ameliyata girmeli. Zaman çok az. Durumu geçen her saat daha da kötüye gidiyor."

    Bundan sonra doktor yüzünü Rudolf'a doğru tutar:

    "Son 3-4 dakikanız var. Ameliyata gireceksiniz biraz sonra. Bir sözünüz var mı?"

  Rudolf üzgün bir surat ifadesiyle cevap verir:

    "Evet, doktor hanım! Profesör, sözüm sana!"

   Profesör Hambert gözlerini hasta yatağında yatan yardımcısına ziller:

   "Ben o ameliyat odasına çıkamasam da rahat gideceğim. Çünkü, benim yerimi tutacak becerikli, genç biri var yanında. Oliver acemi de olsa, iyi biri. Ona bildiklerinin çoğunu öğret. Beni nasıl eğittiysen, onu da öyle eğit. Benim eksikliğimi hissettirmesin. Şu gözyaşlarını da sil. Ağlama benim için! Ben kimseyi ağlatacak bir hareket yapmadım bu zamana kadar, giderken de kimse arkamdan ağlamasın."

   Doktor hanım hemşireleri çağırır. Artık ameliyathane hazır vaziyete getirilmiştir. Doktor yüzünü Rudolf'a tutup "Şimdi gidiyoruz, hazır olun." diye seslenir. Rudolf profesör'le vedalaşır:

    "Hoşçakal, profesör! Gidiyorum..."

                Bir hafta sonra

    Profesör Hambert evde tekbaşına akşam yemeğini yiyor. Televizyonu açıp her zaman izlediği proqramı izlemeye başlar.

   "Sayın seyirciler, bugünkü konuğumuz 12.Dünya Bilim Yarışmasının birincisi, değerli profesörümüz Morgan Criss! İlk önce küçük bir soruyla başlayalım. Büyük bir yarışmada birinci oldunuz. Bu başarıyı, yeteneği neye borçlusunuz?"

   "Tabii ki, beynime! Akıl tekbaşına pek bir işe yaramaz. Onu taşıyacak bir beyin olduğunda ancak harikalar yaratılabilir..."

    Prof.Hambert sinirle televizyonu kapatır. Yemek yemeğe devam ederken birden kapının çalındığını duyar. Ayağa kalkıp kapıya doğru hareket eder. Kapıyı açtığında Oliver'in geldiğini görür. Şaşkınlıkla ona bakarken bir taraftan da selamlaşıp içeriye davet eder.

    "Evlat, sen ne çabuk döndün Fransa'dan? Kalsaydın birkaç gün daha."

    "Kendim kalmak istemedim, profesör. O evde nereye baksam, gözümün önüne annem geliyor. Daraltıyor artık o ev benim içimi. Biraz çalışsam, iyi olacak. Kafam dağılır."

    "Sen bilirsin."

   Profesör tam yemeğine yemeğe başlarken Rudolf'un hastanede söylediklerini hatırlar. Oliver'i de beni eğittiğin gibi eğit demişti. Yemeğinden bir lokma alıp hemen onun yanına gider. Salondaki rahat koltukta oturup televizyon izleyen yardımcısını yerinden kaldırır. Onu çalışma odasına götürür. Duvarda asılı olan elementler cetvelini gösterip ona yapması gereken şeyi söyler:

KAYIP   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin