Feveran » 0.3

8.1K 445 44
                                    

3. Bölüm

Suikast

'' Eğer göğsüne bir hedef tahtası boyamış geziyorsan,
Er ya da geç biri o tahtaya ok fırlatacaktır ''

-George R. R. Martin

Savaşın ardından yaklaşık iki hafta geçmiş, ordu Pay-i Tahta geri dönmüştü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Savaşın ardından yaklaşık iki hafta geçmiş, ordu Pay-i Tahta geri dönmüştü. Petridis, Sultan Mustafa'nın emri ile onlarla beraber gelmişti lakin kadın sarayı görme dahi görmemişti hatta bunu bir kenara bırakın Sultan Mustafa'nın yüzünü o günden beri gördüğü söylenemezdi. Ümitsizliğe düşmek istemiyordu ama elinden gelen hiçbir şey de yoktu; bu yüzden durgundu. Eğer böyle giderse gerçekten kaybetmiş olacaklardı. Onu bir taşra evine getirmişlerdi. Saraya yakın, sade bir evdi bu ev. Klasik Türk kültürünün veyahut da İstanbul taşrasının izlerini her adımda görmek mümkündü. Zaten ümidini kıran noktalardan biri de buydu. Evi koruyan askerler vardı evet ama daha önce Osmanlı'nın misafirlerini böyle ağırladığını duymamıştı.

Mesela sadece bir cariye vardı evde, bu yüzden çoğu işe kendisi de koşturuyordu. Cariye kendisi gibi bir Rum'du. Yaklaşık on beş yıldır Osmanlı da yaşadığını anlatmıştı bir sabah, erken vakitlerde evi temizlerken. Osmanlı'nın aslında muazzam derecede güzel olduğu da gece gündüz dilindeydi. Boş boğaz kadın, Petridis'i biraz sıksa da ondan hoşlanmıştı. En azından saf birisiydi, onun aksine.

On dakikadır örmek için debelendiği saçına karşı verdiği savaşı sonunda kazanmış ve zaferi ile gurur duymuştu. Karşısındaki aynada kendine baktı, gülümsedi ve saçını göğsünden aşağıya doğru bıraktı. Bu saç onu deli ediyordu. Kabarıklığı ve kıvırcıklığı başına adeta belaydı.

"Marsila, acaba baş örtüsü takmama gerek var mı?"

Kendi aralarında Türkçe konuşmayı lüzum görmüyorlardı.

"Ne için?" Dedi elindeki tül işlemeden gözlerini kaldırıp.

"Dışarı çıkacağım. Bir haftadır buradayım ve ziyadesi ile sıkıldım. Ormana gidip atış talimi falan yapmayı düşünüyorum."

"Bunun uygun olacağını düşünmüyorum Petridis. Hünkarımızın kulağına giderse pek hoşlanmaz bundan."

"Ben hür bir kadınım. Ayrıca bir savaşçıyım da. Körelmemem gerek."

Marsila bir süre mavi gözlere baktı ve kafasını iki yana sallayıp bıkkınlıkla nefes verdi.

"Bekle o zaman sana bir tülbent vereyim."

Kumral kadın odadan çıkmıştı ve yaklaşık iki dakika sonra elinde siyah bir şal ile geri dönmüştü.

"Tülbentin senin için saçma olacağını düşündüm. Bu şalı kafana at."

FEVERAN » Sultan MustafaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin