38. Bölüm
Plan
Savaşın can alıcı noktası düşmana hareketlerimizi göstermemek, ne yapacağımızı anlamamasını sağlamaktır. Konuşlanışı belli etmemek en derindeki casusların bile bilgi edinmesine izin vermez, böylece en bilge olanlar bile plan yapamaz hale gelir.
-Savaş Sanatı
Şubat ayının kötü bir insanın gösterdiği iyiliği gibi sahte olan güneş ışıkları has odadan içeriye süzülüyor ve katmerlene katmerlene kadının o güzel sarı saçlarına ulaşıyordu. Kolları yıllar sonra yumuşak bir yastık bulmuş gibi sarılmıştı güneş germemiş sert bedene. Vücudunun çoğu, kaybetmekten korkar gibi adamın üzerindeydi. İzin vermiyordu Çeriçe onun bir yere gitmesine. Emreder gibi çiviliyordu kollarının arasında onu. Gözlerini açmaktan mağrur, güne başlama isteğinse bir o kadar uzaktı.
Mustafa üzerine yayılan kadının nefeslerini dinliyor ve dünyadan soyutlandığı bu anın tadını çıkarıyordu. İkisi de uyanıktı esasen fakat konuşmak değil de böyle sessizce hissetmek istiyorlardı. Adam gözlerini bir saniye olsun ayırmadan izliyordu biraz sonra kollarından azat edeceği sevgilisini. Hokka burnu, hiç alınmasa da tanrının verdiği bir lütuf olarak şekilli olan kaşları, hançerinden keskin kirpikleri, üst dudağının ortasındaki yukarıya doğru çıkıklık, tombul ama kadınsı yanakları ve o güzel beni...
Soğuk ışıkların vurduğu güzel saçlarını okşadı yavaşça. Saray uyanmadan ayrılmalıydılar.
"Sevgilim..."
Petridis beklide bir saattir açmamakta ısrarcı olduğu göz kapaklarını yavaşça araladı. Mahur mahur baktı mavi gözleri ve ağzındaki sabahın tatsız tadı ile. Mustafa üzerinde, yapışmış gibi ona sarılan kadına bakarken gülümsedi. Bu kadın neredeyse otuz üç yaşındaydı fakat şu anda o kadar küçük ve bir o kadar da masumdu ki... Bu görüntüyü tarif edebileceği kelimeleri yoktu Mustafa'nın.
"Günaydın."
Petridis göğsünde yattığı adama iyice sokuldu ve gözlerini ona daha fazla çevirerek kocaman gülümsedi.
"Günaydın." Cilveli sesi ve uzattığı kelimesi ile içi eridi adamın. Bir süre baktı yüzüne ve burukça gülümsedi o da.
"Gitmelisin."
Petridis hala yüzündeki gülümsemeyi bozmamıştı.
"Gitmesem olmaz mıı?" Çocukça çıkan işveli sesi ile kıkırdadı adam da.
"Zorla kaldıracak değilim yataktan da... İşte biliyorsun..."
Kadın, destek aldığı göğüste yavaşça yükseldi ve tepeden baktı adama. Sonra ise keyfinin son derece yerinde olduğunu belli eder bir halde o kemikli burnun ucunu öptü ve kafasını adamın boynuna gömüp koca koca öpücükler bıraktı. Mustafa kadının bu haline kahkahalar ile güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FEVERAN » Sultan Mustafa
Historical FictionSessizlik derler en büyük ihanetmiş. Ben sessizliği bu sarayda öğrendim Sultanım, tüm benliğime ihanet edilirken, ırkım benden medet umarken ben ise sessizliği öğrendim. Sustum. O ihtişamlı sarayın büyüsü sarmaladı beni, yakutların parıltısı, altınl...