FEVERAN » 0.8

7.6K 516 203
                                    

8. Bölüm

TERSANE

"Ölüm bu; ne hükümdar tanır, ne soytarı; herkesi aynı iştahla yutar."

-Victor Hugo

Genç kadın boş gözlerle boğazı izliyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Genç kadın boş gözlerle boğazı izliyordu. Gecenin bir vaktiydi, İstanbul'dan çıt çıkmıyordu o saatlerde. Yorulmuştu belki de, belki de sadece bıkmıştı bunca güzelliğinin altında olan ihanetlerden. Sadece... Suskundu İstanbul işte, gözleri sönmüş, hali kalmamış durgun suları ile salmıştı kollarını sanki. Gökyüzünde, yalnızlığın hüküm süren prensi misali duran kamer* aydınlatıyordu tüm bıkmışlığı ile duran şehri. Petridis derin bir nefes aldı. Hava ziyadesi ile soğuktu. Mora dönmüş dudaklarına amansız bir gülümseme peydah oldu kadının.

Hava mı daha soğuktu yoksa katılaşmış kalbim mi?.. Bilemiyordum. Ben belki çoğu şeyi bilmiyordum ama bu daha bilinmezdi. İşlediğim günahları düşünüyorum, işte o zaman diyordum ki Petridis senden, senin sevgi görmemiş kalbinden daha soğuk bir şey daha olamaz.

Hayatın tüm dertleri omzuma bırakılan bir yükken ve zorunluluklarım-sadakatim boynuma dolanan bir urganken ben daha çaresiz ve yorgunum. Karşımda sanki dünyanın en zeki insanı olmaya yemin etmiş gibi duran bir adam ve sanki dünyanın tüm çaresizliklerini yutmuş bir ben varım. Neredeydi o savaşçı kadın bilmiyorum, hiçbir zaman pes etmeyen, çevresindeki insanlara karşı soğuk tutumunu koruyan o kadın neredeydi? Bu saraya geldiğinden beri suskundu o kadın. İntikam almak istiyordu lakin yorgundu. Kalbi yorgundu o kadının çünkü o kadın bu sarayda sevgi, saygı ve muhabbet görmüştü bu yüzden kalbi titremişti. Bu kadın daha önce kendinden zeki birini görmemişti, şimdi ise hiç yenilmemiş bir satranç ustası ile satranç oynuyordu. O kadın bendim lakin ben, ileri hamleleri göremiyordum.

Karşımdaki adam çoktan kafasından oyunu bitirmişken ben bir piyonumu dahi oynatamıyordum. Çok şey görmüştüm bu saraydave bu beni ister istemez değiştirmişti. Suskunluk kaplamıştı kalbimi. Sessizlik... Halbuki sesizlik derler, sessizlik en büyük ihanetmiş. Ben sessizliği bu sarayda öğrendim, tüm benliğime ihanet edilirken, ırkım benden medet umarken ben ise sessizliği öğrendim. Sustum. O ihtişamlı sarayın büyüsü sarmaladı beni, yakutların parıltısı, altınların şıkırtısı doldurdu sessizliğimi. Lakin asla unutmadım nereden geldiğini ve ne için burada olduğumu. O sessizlik bir gün alev alacak ve bu saraydaki herkesi yutacak. İşte o zaman alevler kor haline gelse dahi sönmeyecek yüreğimdeki yangın. Ben Íliada Helena Petridis. Bu saraya sultan Mustafa'yı öldürmek için geldim ve ben, asla bundan vazgeçmeyeceğim. Ya ruhunu alacağım ondan ya da kalbini. Lakin ikisinin de sonu benim için ölüm olacak zira ruh bedenden ayrıldığında beni sağ koymazlar lakin daha acı bir şey var ki o da kalbimin mantığımdan ayrılması. İşte o zaman ben tüm benliğime ihanet etmiş olacaktım...

FEVERAN » Sultan MustafaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin