Feveran » 0.2

9.5K 482 54
                                    



2. Bölüm

Osmanlı Cehennemi

Bir gün dünyaya sımsıkı tutunacağım. Şimdi bir parmağım üstünde; bu bir başlangıç.

-Ray Bradbruy

Son kez girdi belkide odasına kadın, son kez görüyordu yerini yurdunu  ve son kez acıyordu kalbi bu kadar derinlemesine

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Son kez girdi belkide odasına kadın, son kez görüyordu yerini yurdunu  ve son kez acıyordu kalbi bu kadar derinlemesine. 

Vatan neydi? Ne için, neyden vazgeçmekti? Bir can kuşu göndermek miydi can evinden? Hiç dönmeyeceğini bildiğin halde, özgürlüğe kavuşmasına mutlu olduğun şey miydi vatan? Kim için özeldi bu vatan denilen şey? 

Irk fark eder miydi? Etmezdi! İşte kesin olan şey buydu.

 Dünyada milyonlarca insan yaşıyordu ve hepsinin ırkı farklıydı, her ademoğluna kendi ırkı güzeldi. Onun için ölür ve öldürürlerdi. Aslında olay bir toprak parçası değildi. Özüne baktığınızda bir halk temeli esasında bulunurdu vatan. O halkı korumak ve o halkı refah içinde yaşatmaktır. Bu da başkaları yaşasın diye kendinin vazgeçmektir. İşte vatan bu yüzden özeldir her millet için. Çünkü ademoğlu ne kadar günaha batsa da ailesi için her şeyi yapardı. 

Aile insanı bir yapan bir yapı birimidir ve bu yapı birimi birleşince bir vatanı oluştur. Bu yüzden vatan için ölünür de öldürülür de. Ne acırsın ne de sevesin. Çünkü vatanı korumak öyle kolay bir iş değildir. Asker sevmez, asker acımaz, asker üzülmez! Çünkü asker dimdik olmalı ki, zaafı olamamalı ki; düşmana açık vermesin.

Helana bunların hepsinin idrakinde olan bir kadındı. O hırçın bedeni bir kısrak gibi koşuştururdu etrafta. Uzun, kabarık sarı saçları her daim örgülü bir şekilde bel kavisine kadar uzanırdı. Üzerinden asla düşürmediği deniz mavisi bir hançeri vardı, insanların çoğu onun gözlerine aşık olan bir erkeğin yaptığını düşünürdü bu hançeri. Haksız sayılmazlardı aslında bu düşüncede çünkü hançerin rengi gözleri ile o kadar uyumluydu ki satın alınma imkanı yok denilecek kadar azdı.

 Dudakları yüzündeki çoğu şeye oranla daha az dikkat çekiciydi. İnce ve soluktular. Lakin bu görüntüsünden ödün verdirtmiyordu. Üzerinde her daim erkek kıyafetlerinden -erkek kıyafeti diyordu zira bunları ancak bu şekilde diyerek temin edebiliyordu- oluşan parçalar vardı.  

Dar, uzun siyah bir deri donun üzerine beyaz uzun gömlek giyer, beline de hançerlerini ve kılıcını asabilmek için bağ bağlardı. Bu bağ onun güzel kıvrımlarını yeterince ortaya çıkarırdı lakin kadın o kadar yabani olmaya alışmıştı ki üzerine yine siyah deri bir palto alırdı. Bugün buna oranla üzerinde ve kafasında bir zırh vardı.
Kadın göz kamaştırıcıydı lakin o vatanı için kendini feda etmiş bir kadındı. Bini yaşasın diye bir ışık sönmüştü. İstese kraliçe olabilecek bir güzelliği vardı. Erkeklerin çoğu bu konuda aptaldı ve o, güzelliği ile tahtı ele geçirebilirdi fakat o, onuru ile savaşmayı tercih etmişti. Şimdi de onuru ile sonunda ölmek üzere bir göreve gidecekti.

FEVERAN » Sultan MustafaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin