Feveran » 19

6.8K 557 372
                                    


19. Bölüm

°
Yalancının Mumu Yatsıya Kadar Yanar

°Eğer geriye dönebilseydim söylerdim; her ihanet sevgiyle başlar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

°
Eğer geriye dönebilseydim söylerdim; her ihanet sevgiyle başlar.

-Ezel

İnsan aslında en çok kendinden kaçar ve en çok kendine yalan söyler bu hayatta. Kalbinden geçeni beyninden saklar ve sanki bilmiyormuş gibi bastırmaya çalışır dürtülerini.

Acı çeker, kendine yalan söyler.

Utanır, yalan söyler.

Ve sever, inkar eder, kendine yalanın en büyüğünü söyler.

Çünkü her şey içinde başlayıp biter insanın, acı çekmesi, utanması, sevmesi, mutlu olması; bunların hepsi içeride başlar ve içeride biter.
Sanır ki insan kendine inkar ettiği zaman yenecek bu dürtüyü, kurtulacak sorumluluktan. Fakat ne kadar kaçarsa kaçsın, ne kadar yalan söylerse söylesin bir gün elbet kalbinin sularında yükselir gerçekler.

İnkar ise ancak erteleme oyunu olur bu yolda.

Petridis yüreğindeki acı ile kıvranıyordu, yüzünde çiçekler açarken.
Saraya gelip güzelce yıkanmak ve uyumak, kafası rahat bir gece geçirmek istiyordu. Fakat namümkümdü şu zorlu hayatında bu.
Şimdi ise haremde Mahal hatunun lokmasını yiyor, has odada Mustafa ve Mahal'in yaptıkları sevgi gösterilerini düşünüyordu.

Petridis güçlü bir kadındı. Ne olursa olsun kendini odasına kapatıp acı çekecek kadar aciz değildi, yeri gelirdi ciğeri yanardı ama tüm gücü ile insanların karşısında gülümserdi.

Aynı babası öldüğünde ve şuan yaptığı gibi.

Çengi cariyeler haremin taş yolunda bir oraya bir buraya kırıtıyor ve renkli ortamı daha da ışıldatıyorlardı. Kulaklarda hareketli ,hoş bir musiki ve dillerde şen sohbetler vardı.
Tek mutsuz olan kadın Petridis'ti o an sanki.

Bu çok farklı bir şeydi, yanındaki Mustafa'nın kadınları ile kahkaha atıp hiçbir şey olmamış gibi konuşmak ve etrafındaki potansiyel düşmanı olan cariyelerle aynı ortamda bulunmak. Zoruna gidiyordu Petridis'in. Mustafa ile tam bir münasebeti olmamasına rağmen bile zoruna gidiyordu.

Evet belki Fatma'yı, Goncagül'ü, Fatma'yı hazmedebiliyordu ama kendi gözü önünde Mustafa ile düşüp kalkıp, gebe kalan bir kadını görmek ağrına gidiyordu.

Sadakat neydi? Ne için vardı sadakat? Kimi kime bağlardı bu kavram?

Ya da söyle soralım, bu devirde sadakatin anlamı neydi? Neden hiçbir şey ifade etmiyordu?

FEVERAN » Sultan MustafaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin