9. BÖLÜM
Sükunet
Yıkım onun oyununun adı
Güzel bir yalancı
Ona göre aşk acı demek
Tapınaklar yanıyor şimdi
Kaderimiz tutuşuyor
Yeni bir yön lazım bana
Çünkü yolumu kaybettim .-30 Seconds to Mars-End off all days
Petridis ona uzatılan fındık tabağını bekletmeden aldı ve önündeki sedirin üzerine koydu. Haremde sabah yemeyi vakti çoktan geçmiş ve herkes bir yerlere dağılmıştı. Kendisi ise Mustafa'nın kadınları ile oturmuş sohbet ediyordu.
"Eee Petridis hiç birini sevdin mi?"
Fatma Sultanın sorusuna karşılık güldü kadın. Sevmek neydi ki? Aşktan bahsediyordu aslında düpedüz, belliydi. Fakat sevgi demişti. Evet, sevmişti kadın. Bir çok şeyi sevmişti hem de.
"Eğer hayatını benim gibi bir şey adına adadıysan kendini düşünmezsin, buna vaktin olmaz."
"Bu da hayır demek oluyor yani?"
Petridis usulca kafasını salladı ve sedirdeki kuru incirden bir tane alıp ağzına attı.
"Aslında biliyor musunuz harem hiç de anlatıldığı gibi bir yer değil."
Goncagül Sultan neşe ile kafa salladı.
"Batılıların kendilerini aşağılık hissine kapıldıkları zaman uydurdukları lakırdılardan ibaret çoğu. Mesela şu anda bir çok cariye derste. Dünyanın hiçbir yerinde kadınlara bu hak tanınmıyor lakin bizim kadınlarımız kültürlü ve zeki."
Petridis anlayışla kafa salladı.
"Bu bizi burada tutsak etikleri gerçeğini değiştirmez."
Petridis ince tondan gelen sesin olduğu yere döndü. Melek Sultan yüzündeki memnuniyetsiz ifade ile yerdeki tahtların üzerinde bulunan İran halısına bakıyordu. İsteyerek veyahut da isteyerek olmasa da bilerek sesli söylemediği bir cümleydi bu. Hiçbir kimse burada böyle bir laf edemezdi, gerçek bu dahi olsa.
"Laflarına dikkat et Melek! Eğer Dermiyan Sultanımız dediklerini duyarsa sürer seni saraydan!" Fatma hışımla düşünmeden ve gerçekleri göz ardı ederek çıkıştığında Melek ukalaca gülümsedi. Haklıydı biliyordu, onlar da bunu biliyordu sadece dile getiremeyecek kadar bağlı kölelerdi efendilerine.
"Orhan'ım annesiz mi kalacak Fatma hatun?"
Melek Sultan bir şehzade annesiydi. Devrin dönemi, zihniyeti olsun onu her açıdan daha değerli yapıyordu Fatma Sultanın karşısında. İki kadın, iki "köle", birbiri ile eş aynı imkana sahip iki insan sadece doğrulukları çocukların cinsiyet farkı ile birbirlerindeki üstünlükleri değişiyordu. Allah'ın verdiği bir can üzerinden hüküm kurmak. İşte buydu o kokan şey, bu çürümüş et kokusu gibi etrafa yayılan zihniyet.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FEVERAN » Sultan Mustafa
Historical FictionSessizlik derler en büyük ihanetmiş. Ben sessizliği bu sarayda öğrendim Sultanım, tüm benliğime ihanet edilirken, ırkım benden medet umarken ben ise sessizliği öğrendim. Sustum. O ihtişamlı sarayın büyüsü sarmaladı beni, yakutların parıltısı, altınl...