3."bölüm; saçları bahtından daha karaydı!"

16.3K 1K 46
                                    

Can büyük bir saygı ve hürmet ile karşılanmış baş köşeye buyur edilmişti. Kısa sürede bu kaçak ve kanunsuz topraklarda edindiği saygı taktire şayandı. Büyük bir alana serilmiş olan eğlence çadırlarda çevriliydi. Uzaktan gelen herkes için bir çadır tahsis edilmiş eğlence başlamadan dinlenmeleri için yerleştirilmişti.

Bir tarafa sofralar kurulmuş tam karşısına da büyük bir müzik ekibi yer edindirilişti değme orkestralara taş çıkarırlardı ama onlar bu sessiz çöle mahkum edilmişti. Onları bu zengin adamlar ve kuru kızgın kumlardan başka bir tek akbabalar dinleyebilirdi. Sofralalrin etrafında dönen yarı çıplak kadınların sadece yüzleri kapalıydı etrafa öyle bir ambiyans vardı ki tarih sahnelrine taş çıkarır cinstendi. Ve bu büyüye kapılmamak çok zordu.

Eğlence başlamış herkes yiyip içiyordu. kadınlar sohbet edip taşkınlık yapan erkeklere meze taşıyor el şakalrına büyük ve yapmacık kahkahalarla karşılık veriyorlardı. Bu aşırı hâller Can'ın miğdesinin ters dönmesine sebep olmuştu bile oda yanındaki ağalar ile konuşuyor önündeki üzüm tabağındaki siyah üzümden tane tane alarak dudaklarına götürüyordu. Nedense içki içmek istememişti canı. Nedense bir an rahatsız oldu bulunduğu yerden ayıp olmasa kalkıp gidecekti Yaşı başı gelmiş adamların nicesi büyük şehirler de saygın birer iş adamıydı hepsinin ailesi coluğu çocuğu vardı. Yani Cabbar yaptığı araştırmada böyle olduğunu gözlerinin önüne delilleri ile koymuştu. Can kimseyi tamimasa bile hepsinin hakkında ne yiyip içtiklerini karılarının koynuna haftada kaç kere girdiklerine kadar herşeyi biliyordu.

Gecenin ilerleyen saatlerinde yanında dikilen Cabbara bakarak "adamları bir yokla." diye işaret etti. Cabbar başı ile onaylayarak keskin bakışlarını etrafta gezdirerek Can'ın yanından kısa bir süre ayrıldı. işte ya o anda müzik ritim degiştirdi.

multi açınız ....

Karanlığın içinden yine de fark etti can siyah saçlarının rüzgarda dalgalanışını. Kan kırmızısı bir elbisenin içinde bütün vücudunu sergiliyordu sadece küçük bir bez parçası yüzünün alt kısmını gizliyordu. Kıvrak hareketlerle ortaya gelerek yerden eğilip bir avuç kum aldı Can'a doğru reverans yapar gibi eğilip yüzünü örtüğü örtüyü hafif kaldırarak dudaklarını büzdü. hava zaten rüzgarlıydı. ama çadırların çevrelediği orta kısımda oturdukları için çadırlar rüzgarı engelliyordu.

Bu zehirli kadın bir tek Can'ın değil diğerlerinin de dikkatini çekmişti herkes sarhoş kafa bu kadını yanına çağırmak için türlü nagralar atıyordu ta ki kırmızı örtülü siyah saçlı kadının üfürdüğü kum savrulup diğer ağaların gözlerini yakana kadar herkes küfürler savurarak gözlerini zehirli afetten çekerken Nedim, elini Can'ın dizine vurarak "senin için getirtdiğim özel parça ," diyerek yan bir bakış attı.

Can gecenin başından beri dokunmadığı bakır bardağa uzanarak içindeki içkiden büyük bir yudum aldı."Zahmet etmişsin , "

"Ne zahmeti ağam , bunca zamandır buralardasın ilk defa eğlencemize geliyorsun tadı damağında kalsın ki yine gelesin."dedi.

"ben buraya eğlenmeye gelmedim."

"Bizde bunu Merak ediyoruz , Sahi ağa sen buraya niye gelsin?"

"hesap mı soruyorsun , Canına mı susadın?" diyerak elindeki bakır bardağı sert bir şekilde ahşap Sehbadan kısa olan sofraya vurdu.

"Ne haddime keyfini kaçırdım kusura bakma , " diyerek Can'ın omzuna elini attı.

"sadece sana daha yakın olmaya dost olmaya çalışıyorum."

Can bütün Egosunu sırtına alarak kaşlarını çattı."buraya gelerek sana çok yüz verdim değil mi? " dedi.

Nedim iyice bozulmuştu. Can'ın sınırları öyle kalın öyle geçilmesi zordu ki kırk yıllık eşkiyakiyalığı Canın Yanında beş para etmiyordu. Bu yüzden dalga konusu bile oluyordu. Nedim herkesin korktuğu çöl ağası Can'ın her jestinde mimiğinden kaşlarının segirmesine neden oluyordu.

"ayıp oluyor."dedi Nedim alttan alarak.

Can başını sallayarak önündeki içkiyi bitirmek için bardağı kafasına kaldırdı. o anda O gözlerin ateşte parladığını gördü o gözlerin ela olduğuna bu gecenin karanlığı üzerine yemin edebilirdi.

"Ahu , Ahu..."dedi içinden "Ela gözlü bir çöl Ahusu.." Kırmızı elbiseli, siyah uzun saçların sahibi kadın öyle bir dans ediyordu ki onu izleyen bir tek Can'dı kadının yaptığı ufak kum hilesi herkesin gözlerini kendi işine çevirmesine sebep olmuştu.

Sarhoş olmasalar böyle bir kadın için birbirini bile öldürebilirdi. Can sadece kendisi için dans ettiğini düşündüğü kadını kendi ile ödüllendirebilirdi.

"nasıl ?" derken ;

Nedim "yalnış anlıyorsun hep beni ," diyerek daha Can'a olan derdini anlatma derdindeydi. Can ise o kadının kendine sakladığı özelliklerini düşünüyordu. Ses tonunu bile hayal eder durumda buldu kendini. içkisini bitrdikten sonra Nedime dönerek "onu istiyorum hemde hemen ." diyerek ayağa kalktı ve kendine gösterilen çadıra yöneldi.

Çadırın yanına geldiğinde Canbbar bütün admaları toplamış teftiş ediyordu. Can'in geldiğini fark eden adamları Can'a dogru bakınca Cabbar da baktı. "kalkıyor muyuz ağam?"diye usulen sordu. çok bile kalmıştı can , çok bile zaman ayırmıştı bu eşkıya takımına ...

"hayır bu gece buradayız ." dediğin de cabbar ve bütün adamları şaşırmıştı ama emiri sorgulayacak değillerdi.

Cabbar "tamam ağam sen çadırında istirahat et biz buralardayız." diyerek başı ile selam verdi. Can aynı şekilde karşılık vererek büyük yörük çadırlarını andıran kırmızı kumaşın arasından içeri sokuldu.

yorum şekerler yorum bak sınır koyarım ve!😘😘

CAN AĞA bir deli rüzgâr ...(bitti!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin