ASLAN YATAĞINA TİLKİ GİREMEZ
Cabbar, adamlara burada kalacaklarını söylerek ortalığı kolaçan etmek için etrafta gezinmeye başladı.
"Cabbar ,"diyen sese ani bir hareketle döndü.
karşısında gördüğü adam yıllar önce yanından ayrıldığı Osman ağadan başkası değildi.
"buyur ağam," diyerek yanına koşarken önünde ellerini bağladı.
Osman Ağa Cabbar'ın babası, abisi sayılırdı aralarında fazla yaş farkı olmamasına rağmen onunla bir olmuş ona sahip çıkmıştı. Ama kadar onların yolunu bir şekilde ayırmıştı.
Osman Ağa "birinin yanında kahyalık yapacaksan o ben neden olmadım, neyim eksikti." dediğinde.
Cabbar "ben dürüst adamın bilirsin ," diyerek baktı Osman adamın yüzüne.
Osman Ağa başını salladı.
"Guruma dokundu kendimle aynı yaş bir adama kahyalık yapmak emirlerinin yerine getirmek ."dedi.
Osman Ağa gülerek "şimdi kendinden küçük bir çocuğa kahyalık ediyorsun."diyerek sorgular şekilde baktı.
Cabbar başını sallayarak "gurumu törpüledim kibirimi yendim." diye cevap verdi.
Osman Ağa, Cabbar'a manidar şekilde bakarak "ne zaman gelirsen kapım açık."
"ben yediğim kaba ihanet etmem kovulsam bile sana gelmem.' diyerek Osman Ağaya ilk defa başını kaldırarak cevap verdi.
"Ben sana ne kötülük yaptım. Cabbar!"diye bağırdı Osman Ağa.
"sorunda bu ya sen bana hep iyilik yaptın ben sana birşey yapamadım."diyerek yanından hızla ayrıldı Cabbar ,Osman Ağanın.
Osman Ağa , yinede seslendi; " kapım sana her zaman açık kadersiz Cabbar,"
Cabbar'ın duyduğu kelimeler kalbini sızlatmaya yetti Kadersizlik onun kaderiydi. Hep mahcup Hep sığıntı gibi yaşamaktan bıktığı sırada Can ile tanışmış kaderini ipten alan Genç adama kendini adamıştı. küçük kızını kurtarmıştı Can ona köle olmayacak da kime olacaktı. Can hiç bir zaman ona kötü davranmasa da Cabbar onu korumayı kendine görev edinmişti. Can onu kovsa bile kızını kurtaran adamı terk edemezdi. Kızına son nefesini verene kadar onu koruyacağına kötü adamların onu üzmesine izin vermeyeceğine söz vermişti hemde baba sözü...
Can çadırın için de yerde serili olan halının motiflerine bakarken elindeki bakır bardağın içindeki içkiyi çeviriyordu.
Yere serilmiş yüksek döşşeğin üstünden sarkan beyaz tüller yelerde yanan bal kabaklarının içinde yanan mumlar dinlendirici farklı bir ambiyans veriyordu bu ambiyans tuhaf bir şekilde sakinleşmesine sebep oluyordu.
Can bekliyordu da neyi ? kimi? beklediğini kendine de bilmiyordu. Ama o ela gözlü tilki gibi kurnaz kadını yakından görme isteğine engel olamamıştı.
Can bakır bardağın içindeki içkiyi kafasına dikip oturduğu sandığın yanına bırakırken Çadırın perdesi aralandı ve içeri süzüldü siyah saçların kapladığı kadın.
öyle uzun saçları vardı ki zayıf cılız bedenini kaplıyordu . mumum ışığında parlayan hızması ve ayak bileğindeki halhalı dışında başka aksesuarı yoktu omuzlarına aldığı şal bacaklarının çıplaklığını bile kapatmıyordu.
Genç kadın çadıra girer girmez üzerindeki şalı çıkararak bütün çıplaklığı ile yatağa uzandı saten kırmızı çarşafın üzerine uzatmıştı saçları yatağın üzerine yayılmış kadın öyle bir görüntüye imza atıyordu ki Can'ın yutkunmasına sebep oldu.
Ama kadının yüzüne bile bakmadan direk soyunarak yatağa uzanması ve başını diğer tarafa çevirmesi sinirlerini bozdu umursanmayışı kaslarının çatılmasına sebep oldu.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" diyerek istemese de sesinin sert çıktığı bir tonda sordu.
Kadın yüzüne bile bakmadan " işimi," dedi.
"Demek iş? "dedi Can,
kadın ses vermedi. çıplak bir şekilde anadan üryan bir şekilde bütün seksiliği ile uzanırken genç adamı davet ediyordu.
Duydu yoktu , istek yoktu Can buna hazır mıydı?
karşısındaki bütün günahlara teslim olmuş kadına yatağın karşısına geçerek uzun uzun baktı. Milim oynamayan kadına, Arkasını döndü belki çadırdan çıkıp biraz hava almalıydı.
Tam arkasını dönmüş adım altmışti ki "Ne istersen yaparım , lütfen gitme!" diyerek, yakavarir gibi konuştu.
Genç adam tekrar kadına döndü yüzünü.
"ne istersem mi?" dedi yurkunarak arsız bakışlarını kadının üzerinde gezdirdi.
kadın yüzünü can'a çevirip başını olumlu anlamda salladı. "eğer bu odadan bana dokunmadan çıkarsan beni öldürür ."diye titrek bir ses ile konuştu.
"kim?" dedi Can ,
"ne istiyorsun ?"dedi kadın .
Can kadına doğru eğilerek Ela gözlerindeki acıya baktı. Teslim olmuş günahlarının izini taşıyordu. Biraz önceki meydan okuyan onca eşkıyayı minik kum taneleri ile dergest eden o tilki neredeydi?
"uyu ? "dedi Can ceketini çıkarıp sandığın üzerine bırakırken.
"lütfen!"dedi kadın hafif kalkarak "neden yapmıyorsun yap işte ?"
Can kaşlarını çatarak gözlerini kısarak "ben o eşkiyalara benzemem," dedi.
"ne eksiğin var senin o aç kurtlardan yap işte ," diye yalvardı.
Can biraz eğilerek kadına doğru yaklaştı kulağına doğru eğildi genç kadın hazırım der gibi başını kaldırıp boynunu geri attı.
"Aslan yatağına tilki giremez ." diyerek kesin bir şekilde dişlerinin arasından fısıldadı kadına, kadının bu ısrarcı tavrı kuşku çanlarını devreye sokmuştu..
😍😍😍 yorum şekerler 😘😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAN AĞA bir deli rüzgâr ...(bitti!)
General FictionBiTTi! "Allah güney rüzgarına arap atını yaratmasını buyurmuş,öyle olsun demiş rüzgar.. ardından bir rüzgar yaratıp atın yelesine bağlamış ki; nereden geldiğini unutmasın istemiş, at o kadar kurnaz o kadar hızlıymış ki kimse üzerine binmeyi...