"Aykut'la öpüştün mü?"
Bu adam ruh hastası mıydı? Benim kolumu koparacak gibi kaldırıp, buraya sürüklemişti ve sorduğu şey Aykut ile olan münasebetim miydi? Onu ne ilgilendirirdi?
Aykut bir kere bile bana o anlamda yaklaşmamıştı! Ama bunu bilmesine gerek yoktu. Kaşlarımı çattım! Sinirimi bozmuştu bu durum!
"Bu seni ilgilendirmez!"
Sinirle dişlerini sıkarak üzerime geldiğinde, bakışlarından korkmuştum.
Zaten koyu olan gözleri şuan zifir siyahtı. Öyle bir bakıyordu ki, bakışları ile öldürebilirdi galiba beni.
Kollarımdan tutup sıktığında, canım çok fazla yanmıştı ama şuan ondan çok bana olan yakınlığı yüzünden kızarıyordum.
Yutkunduğumda, elini belime koyarak beni kendisine çekti. Gözlerimi şişirdiğimde niyetinin kötü olduğunu anlamam geç olmamıştı. İki elimle göğüsünden itmeye çalıştım.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen, bırak beni."
Söylediğimi duymuyor gibiydi, kendisine daha çok bastırdığında onu daha çok itmeye çalıştım. Bu ne biçim cüsseydi yahu, geri itilmiyordu!
"Sana söylüyorum, bu yaptığın terbiyesizlik!"
"Sana bir soru sordum, Aykut ile öpüştün mü?"
"Bu seni neden ilgilendiriyor?"
Sorduğum soru ile bakışları değişti. Bana olan yakınlığını kendi de fark etmiş olacak ki, geri çekildi sonunda. Bu rahatlıkla derin bir nefes aldım.
Adam resmen beni kendisine yapıştırmıştı. Bir vücut haline getirmişti! Bu düşünce yine kızarmama sebep olmuştu.
Soruma hâlâ cevap vermemesi sinirlerimi bozuyordu. Buraya neden getirildiğimi de bilmek hakkımdı ve Aykut meselesinden önce bunu öğrenmem gerekiyordu.
Ses tonumu sinirli tutmaya çalışarak konuştum.
"Beni neden buraya getirdiniz? Ben size ne yaptım?"
"Sen ne yaptığını iyi biliyorsundur. Benim sana hatırlatmama gerek yok. Gerçekten hafızanı yitirmediysen, yediğin bokları biliyorsundur."
Allah aşkına biri bu manyağın neden bahsettiğini söyleyebilir miydi? Hâlâ anlamaz şekilde bakarken sorumu yenilemeye karar verdim. Ortada bir şeyler dönüyordu mutlaka. Çünkü ben bu adamı tanımıyordum!
"Bak gerçekten tanımıyorum seni. Kimsin ve neden buradayım?"
Alaycı bir tebessümle bana döndüğünde, yine saçma sapan konuşacağını anlamıştım.
"Anneni ve Babanı görünce bakalım böyle tanımamazlıktan gelebilecek misin?"
Bunu söyledikten hemen sonra, kolumdan hayvan gibi tutarak beni yine peşinde sürükledi.
Aileden bahsetmesi gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. Benim ailem ben 16 yaşındayken ölmüştü, birisi bu adama aileler ile alakalı şaka yapmaması gerektiğini söylemeliydi ve ben bunu yapacaktım!
Bodrum katına indiğimiz zaman, kolumu bıraktı. Çok sıktığı için kızaran kolumu ovaladım. Bu dengesiz herifin ayarı yoktu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hüsran! [Tamamlandı]
Romance"Yanlış yapıyorsun." "Ben o yanlışı seni tanımakla yaptım zaten." "Büyük hata yapıyorsun ve bunu anladığında her şey için geç kalmış olacaksın!" Suratımın ortasına tokat patlattı, üzerime eğilip "Seninle hesabımız bitmedi henüz, Ecrin!" dediğinde...