Aniden dudaklarımda hissettiğim baskı ile öylece donup kalırken içimdeki Damla "Ouw bebeğim. Şahane!" Diyordu. Sanırım manyaklaşıyordum. Yoksa bana eziyet etmiş ve etmeye devam eden bu öküz beni öpünce heyecanlanmak yerine suratının ortasına tokadı patlatıyor olurdum. Sahi niye yapmıyorum ki? Beni engelleyen ne var. Zorlukla kendimi yastığa bastırıp, sağ elimle burnuna yumruğu indirmiştim. Hamza sanırım bunu beklemiyordu. Burnu kanamaya başlayınca tuhaf olmuştum. Tokat atacaktım ben niye yumruk atmıştım ki?
Hamza'nın eli burnunda geri çekilirken ayağa kalkıp burnuna bakmak için elini çektim. Ben niye müdahil oluyordum ki? Ah kahrolası vicdanım. Ya şimdi beni döverse ne halt edecektim? Ondan korkuyordum. Allah'ım sen bana yardım et.
"Şey ben... Gerçekten yumruk atmayacaktım. Tokat atacaktım. Yani ne oldu da yumruğu burnuna indirdim bilmiyorum. Benim amacım..." dudaklarımı susturan şey parmaklarıydı.
"Burnumu siktin zaten bir de beynimi sikme." Dediğinde utanmıştım. Ne kadar edepsizce konuşuyordu böyle. Karşısındaki bir bayandı farkında mıydı? Ulan ne düşünüyordum ben böyle. Bu manyak herif bayan ayırımı yapmadan beni elektriğe bağlamadı mı? Bi çırpıda öldürebilirdi de. En iyisi uzaklaşmak diyerek geri çekildim.
Eli hala burnundayken kızgın bakışlarını bana döndürdü. Bu bakış 'Ağzına sıçacağım' bakışıydı. İçimdeki korku tavan yaparken adımlarımı geri attım. Bana baka baka üzerime gelmesi yüzünden kalbim hızla atarken içimden bin türlü dua ediyordum. Bana zarar vermemesi için. Umarım dualarım kabul olurdu. Yoksa Aykut beni kurtaramadan ölecektim.
Geri gide gide duvarla buluşan sırtım 'Şimdi nereye kaçabilirsin?' Diyordu resmen. Gözlerimi sıkıca yumup dibimde duran adamın, yüzüme değecek nefesini beklemeye başladım. Kapının kapanma sesi geldiğinde gözlerimi açtım.
Ne yani bana bir şey yapmadan gitmiş miydi? Bu duruma şaşırsam da ses etmedim. İçimden bir 'Oh' çekerken rahatladım sanıyordum. Meğer büyük bir yanılgıya kapılmışım. Yatakta uzanacağım sırada kapı ardına kadar açıldı ve gözleri sinirden kararmış bir Hamza içeri girdi. Yutkunup ayağa fırladığım zaman o da adımlarını bana doğru atıyordu. Ben yine geri geri giderken sırtım duvarla buluşunca duraksadım. Gözlerimi kapatmak yerine başıma gelecek şeye hazırlanıyordum. Tam dibimde durduğunda sanki duvara girmem mümkünmüş gibi duvara doğru daha çok sokuldum.
Üzerime doğru kendini bastırınca düşündüğüm şeyin başıma gelmemesini diliyordum. Çünkü bu karanlık gözler bana güzel bakmıyordu. Zorla ağzımı açıp "Ne yapıyorsun?" Sorusunu sorduğumda "Seni özledim, hasret gidereceğim" cevabını vermişti. Bu söylediğine karşı içimde tuhaf duygular oluyordu. Bir yanım "O kadını özlüyor seni değil" derken, diğer yanım inatla "Sen de onu istiyorsun" diyordu. Ne saçmalıyordum ben böyle regl dönemim yaklaştı diye hormonlarım birbirine girmişti sanırım. Adam az sonra ırzıma girecekti. Ve ben neler düşünüyordum? Ellerimi göğsüne bastırıp onu itmeye çalıştım.
Hayvan gibi cüssesine karşı bunu başarabildin mi diye soracak olursanız, hayır başaramadım. Üstüne üstlük kendisini bana daha cok bastırıp bir elini bacağıma doğru götürdü. Az sonra bana tecavüz edilecek korkusu ile gözyaşlarımı tutamadım.
"Çekil lütfen."
"Niye Ecrin? Sen beni özlemedin mi?"
"Ben Ecrin değilim, Damla'yım."
"Hala inkar ediyorsun yani?"
"Bir şeyi inkar ettiğim yok, sadece doğruları söylüyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hüsran! [Tamamlandı]
Romance"Yanlış yapıyorsun." "Ben o yanlışı seni tanımakla yaptım zaten." "Büyük hata yapıyorsun ve bunu anladığında her şey için geç kalmış olacaksın!" Suratımın ortasına tokat patlattı, üzerime eğilip "Seninle hesabımız bitmedi henüz, Ecrin!" dediğinde...