"Aykut! Birini al bari! İkisini emziriyorum. Allah'ım çıldıracağım!"Aykut pis pis sırıtırken, Emre'yi kucakladı. Emre onun kucağında biraz huysuzlandıktan sonra, nihayet susmuştu. Sabretse onu da emzirecektim! Ayol 10 tane memem yokki! Hepi topu 2 tanecikler.
Aykut hala aynı sırıtışla yüzüme bakarken "Ee, sırada bende varım. Beni de emzirmen lazım karıcım." dediğinde, suratım domatese dönmüştü! Allah'tan, Sude evde değildi. Çocuklara kötü örnek oluyordu, pis sapık!
Elime geçen yastığı ona fırlattığımda, kıpırdandığım için minik kızım Dilek huysuzlanmıştı. Feyza hiç oralı değildi, ve emmeye devam ediyordu.
"Terbiyesiz, çocukların yanında böyle şeyler söyleme." diyerek cırladığımda, Aykut bir kahkaha daha patlatmıştı. Beni utandırmaya bayılıyordu edepsiz..
###
Yukarıdaki kısımda, Selin ve Aykut'un ikizlerle imtihanından azıcık bıraktım :) Şimdiki kısım ise, Damla ve Hamza'nın minik kızları ile olan imtihanı :)
###
"Hamza, bu bebek emmiyor!"
Neden sütümü istemiyordu acaba? Çok endişeleniyordum. Küçük kızım göğüsümü ona götürdükçe, ağzını diğer tarafa çevirip ağlıyordu. Kendimi tutamayıp ben de onunla ağlamaya başladığımda, Hamza hızla gelip bana sarıldı.
"Sen niye ağlıyorsun şimdi?"
Burnumu çekerken konuşmaya başladım.
"Çünkü kızımız da ağlıyor."
Hamza beni sakinleştirmek için iyice bana sokulurken, kızımın varlığını unutup onun kokusuna odaklandım. Sanırım onu özlemiştim. Hemde çok fazla, şimdi onu burada yatırıp.. Tövbe ne diyorum ben! Sakin ol kızım! Bııırrrşşş! Koyun muyum ben? Ne diye kendimi böyle sakinleştiriyorum sanki?
###
Sonunda göğüsümü yıkayıp kızımı emzirmeyi becerebilmiştim. Meğersem göğüs tomurcuğumda siyah bir nokta varmış, ondan emmiyormuş kızım.
Kızım Hayal'i uyuttuktan sonra, Hamza'nın yanına gitmeye karar verdim.
Televizyon karşısına kurulmuş, haberleri izliyordu. Sanki çok ciddi bir şeye odaklanmış gibi duruyordu ve bu komiğime gitmişti.
Sessiz adımlarla mutfağa doğru gittim. Buzdolabı poşetini alıp şişirdim. Yine aynı sessiz adımlarla Hamza'nın arkasından yaklaşmaya başladım. Şuanda kendimi avının üstüne atlamaya hazır kaplan gibi hissediyordum.
Booooooommmmm! Poşet patlar patlamaz, Hamza'da "Alllaaaaahhhh" diye bağırarak koltukta yerinden fırladı. Ve ben elimle karnımı tutarak gülme krizine girdim.
Hamza bir seri katil edası ile yavaşça bana doğru gelmeye başlayınca, gülüşüm boğazıma dizildi. Yutkunarak geri geri gitmeye başladım. Tabi arada "Hamza, gelme üstüme. Bak kaçarım." diyordum ama, Nuh diyordu peygamber demiyordu! Hala üstüme geliyordu. Tam arkamı dönüp kaçacağım sırada, belime sarılan ellerle ufak bir çığlık attım!
Hamza'nın sıcak nefesi ensemdeyken, bütün algımı kapatmış ve sapıkça şeyler düşünmeye başlamıştım. Çok arsız olmuştum bende canım! Hamza'nın sıklıkla aldığı nefesler, artık yüzüme çarpıyordu. Çünkü beni bir çırpıda kendisine çevirdi. Gözlerimi tam gözlerine odakladığımda, göz rengi koyulaşmıştı. Ve bu arzu'nun habercisiydi. Kızımız uyanmadan yaramazlık yapabilirdik aslında.
Beni kendisine bastırdığı anda, ağzımdan kaçan inlemeye engel olamadım. Kendimi naza çekeyim bari diyerekten "Hamza ne yapıyorsun? Kızımız yukarıda uyuyor." dedim. Öyle bir fısıltı ile söylemiştim ki, Hamza anında dudaklarımı dudakları ile örttü.
Elini arsızca eteğimden içeriye soktuğu zaman, onun ağzının içine doğru inledim. Bu onu daha fazla tahrik etmişti ve bir çırpıda beni arkamızdaki duvara yapıştırdı. Dudaklarını dudaklarımdan çekerek "Seni nasıl özlediğimi bir bilsen." dedi ve tişörtümü çıkardı. Beni kucakladığı anda, kızımızın ağlama sesi kulaklarımı doldurunca "İndir beni." dedim.
Hamza'da "Hassiktir!" dedikten sonra beni indirmişti. Sanırım sevişmemiz boğazında kalmıştı!
Kıs kıs gülerek kızımızın yanına geldim. Zamanlaman harika yani kızım! Aynı gülümseme ile onu kucakladığım gibi koltuğa kuruldum. Onu emzirmeye başladığımda, minicik elini göğüsüme yerleştirdi.
Hamza'da anında yanımıza gelince, gülümseyerek bu sahneye bakmaya başladı.
Bi anda homurdanarak "Ben de açım, beni nasıl doyurmayı düşünüyorsun?" diye sordu. Onun bu haline gülümsedikten sonra "Kızımızı doyurayım, seni de doyuracağım kocacığım. Hazırlarım şimdi bir şeyler." dedim.
Fakat Hamza, suratına çarpık bir gülüş yerleştirdikten sonra "Ben o yemekten değil, seni yemekten bahsediyordum." dediğinde, utanmıştım. Çünkü kızımızın yanında söylüyordu. Utanmaz herif!
Elimle omuzuna bir tane geçirip "Edepsiz." dedikten sonra, kızıma odaklandım. Agugu cucugu sesleri dışında bir şey söylemiyordu, ama bu bile bana yetiyordu.
###
Hamza ve ben birbirimize dönmüş, ortamıza da minik kızımızı koymuştuk. İkimiz ona gülümseyerek bakıyorduk. O ikimizden bir parçaydı. Hala inanamıyordum. Geçmişime öyle bir sünger çekmiştim ki, bir izi bile karşıma çıkmamıştı. Çok şükür Rabbim'e. Umarım minik kızımız için hayat zorluk çıkarmazdı.
Hamza elimin üzerine elini yerleştirince, ona baktım. Derin bir nefes çekti.
"Öyle güzel bir severim ki ben seni, beni sevmeye cüret edemezsin."
Gülümsedim, bu şiir güzeldi. Ve aklımı doldurdu her bir kelimesi.
Usul usul dökülür yıldızlar ben seni seversem.Ben seni seversem; şarkı bağırır topraklar.Adım atarım,adımlarım adın olur.Güneş düşer penceresiz odalara. Bir zırh giyer kalbim zamana karşı. Bütün saatlerin pili biter.Kumları dizilir adını yazmaya kum saatlerinin.Ben seni seversem; uykundan ekmek kokusu uyandırır seni. Çay kaşığının bardağa vuruşu telaşlandırır. En büyük korkun kahvaltıyı kaçırmak olur. Seni seversem ben; savaşlar yorgun düşer,ordular ağlar sevişime.Tütünler kağıtlara sarılıp,sigaran olmayı diler,senin sigaran. Tüm çiçekler saksında olmayı,tüm saksılar pencerene bakmayı düşler hem. En temiz sular senin çiçeğine akmayı sonra.Ben seni seversem; annen kıskanır,kokun puslanır geceleri. Siyahla yarışa girer koynunda saklanmayı isteriz.Ben seni seversem; yalanlar yara olur kabuk bağlar bir anda. İz kalmaz,unutulur. Eskisinden daha öpülesi tenler,eskisinden daha sıkı canlar girer bedenlere.Ben seni seversem; bir sızım olur. Sızladığı yerde bir pamuk tarlası. Sızıma düştükçe pamuklarda uyursun. Kirpiklerinden toplanır pamuklar.Ve ben seni seversem; başka kimseleri sevemem.Çünkü,Ben seni seversem; herkes seni sevmeye başlar. Savaş olur,ordu kurarım tek başıma.Usul usul düşer yıldızlar,kaldırımlar yanar,yollar kaybolur gidemezsin.Ben seni seversem; sen beni sevemezsin. Ben seni öyle çok severim ki, sen beni sevemezsin.Öyle güzel severim ki ben seni,beni sevmeye cüret edemezsin.
[Hilal Sungur]
Gözlerimi yumdum, güzel bir gülümseme bahşettim sevdiğim adama.
"Senin o güzel sevişini severim ben. Seni severim, en çok ben severim. Hatta öyle bir severim ki, kendi sevginden utanırsın."
Gülümsedi. İkimizde bir anda mızmızlanmaya başlayan kızımızın yanaklarına yapıştırdık dudaklarımızı. Hissetmiş gibi anında gülümsedi oda. Dudaklarımız aynı yerdeyken ikimiz de bir ağızdan söyledik o sihirli kelimeyi..
"Seni seviyorum. Tavanı kadar sokağın, dibi kadar cehennemin!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hüsran! [Tamamlandı]
Romance"Yanlış yapıyorsun." "Ben o yanlışı seni tanımakla yaptım zaten." "Büyük hata yapıyorsun ve bunu anladığında her şey için geç kalmış olacaksın!" Suratımın ortasına tokat patlattı, üzerime eğilip "Seninle hesabımız bitmedi henüz, Ecrin!" dediğinde...