"Hamza, O kadını yakala ve öldür!""Sana öldür onu diyorum! ÖLDÜR ONU!"
Vedat neden bu kadını öldürmem için bu kadar baskı yapıyor? Biz neden bu karanlık ortamdayız? En önemlisi, Karadağ ne zaman Ecrin'e silahı doğrulttu?
"Vedat! Sakın ona ateş etme! Yoksa seni yaşatmam!"
Pis sırıtışı yüzündeyken, bakışlarını bana döndürdü.
"Sen korkaksın! Onu öldüremiyorsun. Bu kadın ölmeli! Ve bunu da ben yapacağım!"
Bu intikam benimdi. Karadağ burnunu neden sokuyordu? O silah onun üzerindeyken, kalbim hızlanmaya başladı. Ya onu vurursa? Ya onu öldürürse? Hayır hayır! Buna izin veremem! İsteğim onun ölmesi zaten ama kahrolası kafam, ölmemesi gerek diyor!
Bir umut belki bir umut vurmaz diyerek "Karadağ, onu ben öldüreceğim! Sakın ona ateş etme!"
"Gözlerindeki korkuyu görebiliyorum, Aksoy. Sen onu öldüremezsin!"
Kahretsin! Korkuyor muydum? Evet! Onun şuan ölmesinden deli gibi korkuyordum. Duygularımı belli etmemekte usta olduğum halde, Karadağ korkumu görmüştü.
Korku dolu gözlerle "Kurtar beni, ben suçsuzum." Diyordu.
"Vedat, seni son kere uyarıyorum. Çek o silahı onun üstünden! Eğer o tetigi çekers..."
Patlayan ateş ve o korku dolu bakışlar... Bedeni yere yığıldığı anda, beynim çalışmayı bıraktı. Kalbim sıkıştı ve ağrımaya başladı.
"Karadağ!"
Yataktan fırladığım zaman sırılsıklam olmuştu bütün vücudum. Son zamanlarda ne biçim rüyalar görüyordum ben böyle? Kalbim hala aynı hızla atıyordu. Silah patladığında kalbimde hissettiğim acı, hala bedenimi yakıyordu. Derin bir nefes alıp ayaklandım.
Bugün testin sonuçları çıkacaktı ve ben heyecanlıydım. Gerçekten o değilse, vicdan azabı çeker miydim? Onun dediği gibi en büyük vicdan azabım o mu olurdu?
****
Kapı hızla çaldığı zaman, korkuyla yerimden zıpladım. Odanın kapısını kitlemiştim. Çünkü yine gelip bana dokunmasından korkuyordum. O dokundukça değişen kalp ritmimi tamamen korkuma bağlıyordum. Öyle olmadığını biliyordum ama umurumda değildi. Ah kendimi kandırmanın alemi yok. O kadın zannederek bana dokunduğu zaman canım acıyordu. Ve bana eziyet gibi geliyordu. Bana ben olduğum için dokunsa, belki de... Lan ne düşünüyorum ben böyle. Damla kızım! Kendine gel, salak salak şeyler düşünme ve kapıyı kıracak gibi çalan bu hödüğe kapıyı aç.Yine kalbim hızla atarken, adımlarımı kapıya yönlendirdim. Kapıyı açar açmaz 2 3 adım geriye gittim. İyiki de gitmiştim. Yoksa kapıyla duvar arasında kalacaktım ve portrem ömürlük o duvarda kalacaktı.
Hızla önüme gelip elini kaldırdığı zaman yine elimle yüzümü kapattım. Vurmayıp kolumu tuttuğu zaman, boşuna kapattığımı anlamıştım. Ama elimde degildi, kalbimde her zaman "Acaba şimdi vuracak mı?" Korkusu yer edinmişti.
Aykut neden gelmiyordu ki! Kadir bey ilk terapiyi başarı ile yaptığı zaman, ikinciyi yapabilmemiz için yine yardımımı istemişti. Kafamda ilk terapi canlandığı zaman, Hamza'nın yere düştüğü anki korkum yeniden canlandı. Allah kahretmesin! Ben niye bir türlü sağlıklı düşünemiyordum!## Terapi zamanı. ##
Kadir beyin ellerini çözünce, Kadir bey hiç duymadığım bir ses tonu ile "Hamza!" Dedi. Böyle bir ses tonunu daha önce duymamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hüsran! [Tamamlandı]
Romance"Yanlış yapıyorsun." "Ben o yanlışı seni tanımakla yaptım zaten." "Büyük hata yapıyorsun ve bunu anladığında her şey için geç kalmış olacaksın!" Suratımın ortasına tokat patlattı, üzerime eğilip "Seninle hesabımız bitmedi henüz, Ecrin!" dediğinde...