Boş boş bakıyordum etrafa, hiçbir şey tad vermiyordu artık. Aykut'u kendi ellerimle gönderdiğim yetmiyormuş gibi, bir de Sude'yi kaybetmiştim.
Damla mutlulukla girdiği kapıdan bana doğru hızla ilerleyip kollarını boynuma doladı. Anında ona karşılık verirken, neden bu kadar mutlu olduğunu merak etmiştim. Hayırdır inşallah.
"Damla, ne oldu canım? Çok mutlusun."
"Çok mutluyum Selin, çok mutluyum."
Geri çekilince üzerindeki boyalar dikkatimi çekmişti. Kaşlarımı çatarak "Kız ne bu hal?" diye sorunca, gülümsemesi büyüdü.
Aldığı evlilik teklifini anlatınca o kadar sevinmiştim ki. Damla mutlu olmayı hak ediyordu. Duygularımı onunla paylaşırken, Damla elimi tuttu. Gözlerimin içine bakarken "Sen de mutlu olmayı hak ediyorsun. Ona bir şans ver." dedi.
O dediği kişi Aykuttu. Sahi bir şans vermeli miydim? Belki..
"Olmaz."
"Neden olmasın Selin, bak ben bile herşeye sünger çektim. Sen de yapabilirsin."
"Dim.. Yapabilirdim... Ama Aykut'a yalan söylemeseydim."
"Yalan?" derken merakla kaşları çatıldı.
"Ona evli olduğumu söyledim."
"Şaka yapıyorsun?"
"Gayet ciddiyim Damla."
"O zaman bu yanlışı hemen düzelteceğiz." dedikten sonra ayaklanıp telefonunu eline aldı. Arayıp Aykut'u eve çağırdığında şaşırmıştım.
"Ne yapıyorsun Damla?"
"Konuşmalısınız Selin, haline baksana. Artık Sude'de yok ve iki yokluğu bir arada götürebileceğinden şüpheliyim."
"Onunla konuşmayacağım. Lütfen ısrar etme, odamın kapısınıda açmayacağım." dedikten sonra hızla odama girip kapıyı kilitledim. Damla onu affetmiş olabilirdi, ama ben etmeye hazır değildim.
Damla kapıyı çalıp "Selin, çocuk gibisin aç lütfen kapıyı." dediğinde dinlememiştim bile. Kafamı yastığa gömüp kendimi karanlığa bıraktım.
****
"Gülşen, kaç gün oldu. Neden uyanmıyorsun hala? Uyan artık lütfen. Bu vicdan azabının altında ezme beni. Benim yüzümden bu haldesin."
Sadece düt düt sesleri, kahretsin ki başka ses yoktu! Selim yoğun bakım odasına girip "Aykut, çıkmalısın artık." dediğinde gitmeyi istemiyordum! Lanet olsun! Niye uyanmıyor ki? Ben başımı niye boktan çıkartamıyorum acaba?
Selim sayesinde fazladan bile kalmıştım burada ama ne yapayım elimde değildi.
"Tamam, teşekkür ederim Selim. Eğer uyanırsa lütf..."
"Tamam abicim, seni arayacağım. Haber vereceğim."
Kafamı olumlu anlamda salladıktan sonra, tam çıkıyordum ki "Heey." sesi ile yerimde çivilendim. Gülşen? Uyandı mı yani? Oh çok şükür Yarabbim! Hızla kafamı arkama çevirdiğimde Gülşen bana yarım ağız gülümsüyordu. Koşarak ona doğru gittim. Anında elini tuttum.
"Uyandın değil mi? Rüya değil, değil mi?"
"Benden o kadar kolay kurtulabileceğini mi düşünmüştün. Halt etmişsin." derken yine gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hüsran! [Tamamlandı]
Romance"Yanlış yapıyorsun." "Ben o yanlışı seni tanımakla yaptım zaten." "Büyük hata yapıyorsun ve bunu anladığında her şey için geç kalmış olacaksın!" Suratımın ortasına tokat patlattı, üzerime eğilip "Seninle hesabımız bitmedi henüz, Ecrin!" dediğinde...