Bölüm 40 sığınma
"Ben o şerefsizin yedi sülalesini s*kmezsem ne olayım! Ulan p*şt, sen kim bizim mekanımızdan kız kaçırmak kim?" Tüm trafik kurallarını ihlal ederek aracını deli gibi süren genç adam çok değil daha beş dakika öncesine kadar evinde oturuyor, arka fonda takılmış plak gibi aynı şeyleri söyleyen dostunu yok sayarak bir yandan viskisini yudumlarken diğer yandan son tasarladığı güvenlik yazılımını güçlendiriyordu. Sonra ne olduysa olmuş hayatına eşantiyon olarak sokulan baş belasının Mehtap Sert'e ait olan kafeden tüydüğünü öğrenmişti. Üstelik Okyanus Hanım bu sefer tek de değildi, Berfu gibi akl-ı selim bir kızı da yoldan çıkarmış onu da peşine takmıştı.
Ağzına gelen her şeyi telefondaki adamına sayarken günlerdir çakır keyif dolanan dostunu kaptığı gibi fırlamıştı dışarı. Aracını çalıştırmadan evvel artık onun için rutin haline gelen adımları tamamladı. Kendi geliştirdiği uygulamayı telefonundan açıp genç kızın sürekli üstünde taşıdığını bildiği ziynet eşyasına koyduğu gps çipiyle konum bilgilerini edindi. Ardından da yola koyuldu.
Olanları tanımlamaya çalışan dostuna kısa bir özet geçip aracını hızlandırırken içinden de dışından da Okyanus Kale'nin kusurlu kişiliğine sayıp sövüyordu.
Dostunun ayılıp kendine gelmesi için Berfu'nun adını söylemesi yeterli olmuştu neyse ki. Günlerdir bir türlü ayık kafayla dolaşamayan adam, genç kızın adını duyar duymaz cin kesilmişti.
Sancak, ani bir frenle kulübün önünde durduğunda iki genç de öyle bir hışımla inmişlerdi ki araçtan aşağı kapıdaki koruma bile ne, kim olduğunu sorgu sual etmeden önlerinden çekildi. Gerçi, peşlerinden gelen birkaç araba dolusu adamla kendi canını da düşünüyordu ya orası ayrı.
Çok ilerlemeye gerek kalmamıştı ki kartal bakışları ilerideki masada tartışan Okyanus'la Bulut'u buldu. Berfu, başı kollarının üzerinde masada... masaya sızmıştı!
Sancak Dağlı'nın çok sağlam olmayan sinir uçları Bulut denen canına susamış varlığın, onun kadınının elini savuruşuyla koparken yanında getirdiği dostu, adam Berfu'ya dokunmak için hareketlendiğinde uçuşa geçti. Sonrası oldukça hızlı ilerleyen film şeritleri gibiydi. Sancak'ın öfkesi o denli büyüktü ki eğer ilerlerse tüm bu şamatanın sebebi kızı oracıkta parçalayacağını biliyordu. Burada, bu p*ç kurusuyla ne işi olabilirdi ki? Üstelik sanki kendine çok iyi bakabiliyormuş gibi yanında Berfu'yu da sürüklemişti ve kızın hali ortadaydı işte! Bir de öfkesini harlayan başka bir detay vardı ki o da aylardır Okyanus'la Bulut Özdemir denen herif arasındaki ilişkinin türünü, boyutunu bir türlü çözememiş olmasıydı. Durukan'ı, Okyanus ile ilgilenmesi için gönderirken bir köşeye çekilip kendi yapmak istediklerini o dallamanın üstünde deneyen dostuna baktı. İçi bir gram olsun soğumamıştı.
Nihayetinde Durukan, Okyanus'u da alıp yanından geçip gittiklerinde Sancak da kucağına aldığı genç kızla yanına gelen dostunun peşinden dışarı çıktı. Sinirleri öyle gergin, öfkesi öyle çiğdi ki kendiyle bir dostunu ve genç kızı yakmamak için korumalardan birinin arabasına onları yönlendirip kendi arabasına geçti. Gaz pedalını sonuna kadar kökleyip saniyeler içerisinde üç basamaklı hanelere ulaşan hızıyla Ankara gecesine karıştı. Sonu hayr olsun!
Ψ
"Gülsüm'üm, ne olur asma yüzünü bu kadar." Melik, sağ eline karısının elini kenetlerken dikkatinin hatırı sayılır bir kısmı hala yoldaydı. "Cangiray'ı benden daha çok düşündüğünü sanacağım. Eninde sonunda evlenecek!" Gülsüm, avucunu kaplayan güçlü eli sıktı. Yine de keyifsizliğini maskeleyebilecek kadar kalleş değildi. "Elimde değil! Cangiray benim küçük kardeşim gibi. Mutsuz bir evlilik yapacak ve-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISIRIK SERİSİ ||YANLIŞ|| (TAMAMLANDI)
Teen Fiction"Yoktu... Beni alıkoyan ve hayatımı cehenneme çeviren adama gösterecek şefkatim, verecek bir kalbim yoktu. Olmayacaktı..." ISIRIK SERİSİ I. KİTABIDIR. BAŞLANIÇ TARİHİ: 15 ARALIK 2016 BİTİŞ TARİHİ: 29 TEMMUZ 2018 _______________ Bir Tör...