Bölüm 52 ıssız
Sustular. Aralarındaki sessizliğe ev sahipliği yapmaya boyun eğdiler. Çünkü ikisi de biliyordu ki olanları geri çevirmenin, düzeltmenin bir yolu yoktu. Belki iyileşebilir, birbirlerini iyileştirebilirdiler. Bir tarafları bunun için kıvransa da Berfu'nun şimdilik ne bir iyilik dokunuşuna ihtiyacı vardı ne de acıyla iki büklüm gezen bu adamın günah çıkarışına tahammül edecek haldeydi. İçinde bulundukları kısır döngüde kapana kısılmış ürkek bir hayvan gibi hissetmekten alıkoyamıyordu kendini. Cezbedici tuzağın büyüsüne kapılmıştı. Avcının güler yüzüne kanmış ve acımasız sonla boğazında soğuk metali hissetmişti.
Sessizlik, en az bir kar fırtınası kadar sağır ediciydi. Kucağına koyduğu ellerini gevşek bir tutuşla bağlamış ve yanında oturmaya devam eden Kusay'ı alenen yok sayarak yer yer su gölcükleri oluşan gri sokağı izledi. Gerçi izlemek sayılmazdı onunki, yalnızca boş gözlerle dışarı bakıyordu. Kar yağışı kesilmiş olsa da kısa sürede oldukça etkisini göstermişti. Aralanan bulutların arasından ulaşan güneş ışınlarıyla ağaçların üzerinde çiy taneleri gibi asılı duran damlalar taze bir görüntü sunuyordu gri şehrin melankolisine. Uyan, diyordu sanki. Bu yeni bir gün, yeni bir fırsat senin için! Ayağa kalk ve hayatı yakala! Zihninde yankılanan sözcüklerle gözlerini yumup başını çevirdi. Hala varlığını hissettiği bedenden yayılan sıcaklığa sokulmak, daha önce tattığı güveni ve değeri bir kez daha tadabilmeyi o kadar...
Elinin, bir bebek tutuşu kadar hafif bir şekilde kucağından kaydırılışını hissettiğinde gözleri hala kapalıydı. Kesik parmaklarını tutan elin tereddüdünü içinde bir yerlerde hissetti. Kesiklere değen batikonla kavrulmaya başlayan tenini ılık bir nefes yalayıp geçtiğinde gözlerini daha sıkı yumdu ve Kusay'ın pansumanı bitirmesini bekledi. O, parmaklarını tek tek temizleyip sardığında ve ardından da dudaklarını belli belirsiz onların üstüne bastırdığında daha da sıktı göz kapaklarını. Hissetmemeye, düşünmemeye çalıştı ancak bu okumayı yeni öğrenen bir çocuğun aynı harfi, aynı kelimeyi sürekli tekrar etmesi gibiydi. Tenindeki ufak bir kesiğe bile dayanamayan biri, ona bunu... Ona bunu nasıl... Elini kucağına geri çekti, bakışlarını tekrar pencereye yöneltip gözlerini açtı. Onun, "Senin için bir şeyler hazırladım." dediğini duyduğunda bir tepki vermedi. Zihninde aynı soruyla uğraşmakla meşguldü.
Bunu nasıl, neden yapmıştı? Parmağındaki ufak bir kesiğe bile nasıl tepki gösterdiği ortadaydı işte! Nasıl olur da bu adamla o canavar aynı kişi olabilirdi? Nasıl olur da tam tüm kalkanlarını indirdiği gece onu, geçirdikleri güzel zamanları, paylaşmaya başladıkları bu mucizevi şeyi gözü kapalı yok edebilmişti? Düşünceler, delirticiydi. Midesinde hissetmeye başladığı spazm ile bacaklarını biraz daha kendine çekip alnını dizlerine yasladı. Düşüncelerinin bile hala onu haklı çıkarmaya ya da masum bir parçasını bulmaya yönelik oluşu kendisini aşağılık hissetmesine sebep oldu.
Koltuğun tekrar çöktüğünü fark etti. Bu kez tereddüt etmeden saçlarına bir el daldı. Dokunuş salt midesinin değil, tüm bedeninin kasılmasına sebep olurken kabul edemeyeceği bir şekilde iyi geldiğini fark etmesiyle kendine karşı hissettiği duygular şiddetlendi. "İnce giyiniyorsun." diye mırıldandığını duydu Kusay'ın. Birkaç gündür, belki de hafta olmuştu, kaldıkları bu stüdyo daire sıcak olmasına sıcaktı ancak yine de tedbirli olmayı gerektirecek sağlam eksikleri vardı. Kusay birkaç dakikalığına yanından kalktığında midesindeki çalkantının arttığını hissetti. Kendini zorlayarak kusma isteğini bastırdığında rengi atan yüzünden bihaberdi. Omuzlarına bırakılan battaniyenin sıcak ağırlığı tekrar uykuyu çağırdığında kendine iyice çekip sıkı sıkıya sarındığı bacakların çekildiğini hissetti. Kusay, önünde diz çökmüş ayaklarına kalın çoraplar giydirmeden evvel sıcak avuçlarında ayaklarını tutmuş ve buz gibi olduklarıyla ilgili bir şeyler söylemişti. Kusma istediği ikinci defa geldiğinde henüz yalnızca bir tek ayağında sıcak, kalın çoraplardan vardı. O andan itibaren Berfu kendini Kusay'dan nasıl kurtarmış basamakları alelacele nasıl çıkmış kendini nasıl banyoya atmıştı bilmiyordu. Akşam yemeğini klozete bırakıp yere fayansların üzerine yığılı kaldığında Kusay'ın onu kaldırıp yüzünü ve ağzını yıkayışı, ardından da yatağa götürmesini güç bela ayrımsadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISIRIK SERİSİ ||YANLIŞ|| (TAMAMLANDI)
Ficção Adolescente"Yoktu... Beni alıkoyan ve hayatımı cehenneme çeviren adama gösterecek şefkatim, verecek bir kalbim yoktu. Olmayacaktı..." ISIRIK SERİSİ I. KİTABIDIR. BAŞLANIÇ TARİHİ: 15 ARALIK 2016 BİTİŞ TARİHİ: 29 TEMMUZ 2018 _______________ Bir Tör...