Bölüm 44 sevgili
Geceyi bölen tiz, panik dolu bir çığlıktı. Kaburgalarına, karnına, kasıklarına çeşitli darbeler yiyen genç adam dayanamayıp daldığı uykusundan irkilerek kalktı. Ne olduğunu henüz anlayamazken bedenine acı kuvvetle indirilen tekmeler, duyduğu çığlıklar ve çığlıkların arasından seçebildiği hıçkırıkların içinde kendi adının arasından birden bire kendini soğuk zeminde buldu. Az evvel yanından düştüğü, korkuyla debelenenin gönlüne tahtını kuran kız olduğunu fark etmesiyle üstündeki semeliği atması bir oldu. Gece lambasını açıp yatağa tırmandığındaysa her şey daha da karıştı.
Gördüğü bir kucak dolusu üst üste yığılmış battaniyeydi. Bir de o kadar parçanın arasından göz kırpan bir tutam saç ve titreyip ağlayan ayın on dördü gibi bir kız. Odanın aydınlatmalarını tamamen açmıştı ki odanın kapısı büyük bir gürültüyle devrildi. Karşısında gördüğü adamların patavatsızlığıyla birden peyda olan öfkesinin hışmıyla ayaklandı. Sanki üzerinde giysi namına bir baksırı olan o değilmiş gibi içeri destursuz duran korumaları payladı.
"Biz çığlık duyunca..." ya da "Uzun zamandır ses gelmeyince..." ile başlayan açıklama cümlelerini kestirip attı. Ne dediklerini, bahanelerini umursamayıp adamları bir an önce kapı dışarı etmenin derdindeydi. Nitekim öyle de yaptı. Kızın yanına geri dönüp aralarına az biraz mesafe koyarak oturduğunda en azından Berfu artık çığlık atmıyor ya da ağlamıyordu. Yaptığı iki şey vardı genç kızın: suskunluğunu korumak ve o delici mavi gözlerini düşmanına kinlenmiş gibi dikerek direk onun yüzüne bakmaktı. "Berfu..."
Elini uzatıp kızın alnına koydu. "En azından ısınmışsın." diye homurdandığında hedefi olduğu okları kızıştırdı. Yine de kız susmaya devam ediyordu.
"Berfu, konuşmayacak mısın? Beni korkuttun."
"Güzelim, sinirli görünüyorsun."
"Tamam. Acıktın mı bari onu söyle? Daha iyi hissediyor musun?"
Üç... İki... Bir...
Nereden, hangi ara kafasına çarpıldığını fark edemeden bir cismin hızla başına indiğini hissetti. Hissetmişti çünkü kızın hangi ara yastığa uzanıp onu kafasına attığını görememişti. Pamuk yığını sert bir şekilde kafasına indiğinde ahlayıp elini başını kaldırmanın haricinde bir tepki vermedi. Aynı saniyelerde "Kıyafetlerim," diyen buyurgan sesle başını geri plana atmıştı zaten. Ayaklanıp ilk geldiklerinde Berfu'nun çıkardığı kıyafetleri ve botu banyodan alıp geri döndüğünde onları yatağın kenarına bıraktı.
"İç çamaşırlarım."
Duyduğu ifadesiz tonlamaya karşın kızın içindeki kendine yönelen okları ve utangaçlığı sezebiliyordu. Berfu, dehşete düşmüş olmalıydı ancak yapacak bir şeyi yoktu. Öncesinde kendine gelsin diye aldırdığı soğuk duştan sonra kızı bir türlü ısıtamamıştı. Ortada herhangi bir cinsel çekim yoktu. Yani aslında vardı ama o sırada Kusay'ın önceliği o değildi. Tamam, etkilenmişti. Tamam, tahrik de olmuştu. Ve tamam, hala parmak uçlarında o yumuşak kıvrımları hissediyordu. Yine de amaç kutsaldı!
Kıyafetleri bıraktığı yere gidip sutyeni eline aldığında nemli olduğunu fark etti. "Hala ıslak." demesi üzerine odadan kovuldu. Genç adamın ardından kapanan kapının ardından Berfu tuttuğu soluklarını rahatlayarak bıraktı. O neydi öyle?
Gözlerini kapayıp elleriyle yüzünü avuçladı, ovuşturdu. Kusay Sert'in çıplak bedeni bir türlü gözlerinin önünden gitmiyordu! Dudaklarını ıslattı, dişledi. Hala biraz nemli olan uzun saçlarını parmaklarıyla tarayıp bir nebze olsun karışıklığını azaltmaya çalıştı. Bunu yaparken biraz fazla haşindi. Kalbi, peşinden atlı kovalıyormuşçasına atıyor ve dili damağı ne yaparsa yapsın nemlenmiyordu. Gittikçe ısınan yüzü sinirini bozmaya başlıyordu. Battaniyeler hala üstüne istiflenmiş haldeyken uzanıp yatağın kenarından ince kazağını giydi. Ardından da hafif kayarak battaniyeden kendini sıyırıp pantolonu bacaklarından geçirmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISIRIK SERİSİ ||YANLIŞ|| (TAMAMLANDI)
Ficção Adolescente"Yoktu... Beni alıkoyan ve hayatımı cehenneme çeviren adama gösterecek şefkatim, verecek bir kalbim yoktu. Olmayacaktı..." ISIRIK SERİSİ I. KİTABIDIR. BAŞLANIÇ TARİHİ: 15 ARALIK 2016 BİTİŞ TARİHİ: 29 TEMMUZ 2018 _______________ Bir Tör...