YANLIŞ 58 Ψ ARZ TALEP MESELESİ

2.8K 173 197
                                    

Bölüm 58 arz talep meselesi

Canın canı kesmesi, zehirli diliyle açtığı yaralar, gözleri bürüyen öfke ve hiddetin körleştirdiği biçare kimsesiz kalpler... Cangiray Kadife, olayın boyutunu değiştiren sözlerini söyledikten yarım nefes sonra boğazına takılan yutkunamadığı solukla bir ağabeyinin sızısını kalbinde hissetti. Aralarında kan bağlarının kurup yılların kuvvetlendirdiği her şey sessiz bir çıtırtıyla saniyeler içerisinde çöktüğünde ağzından çıkanları kulakları duydu, zihni algıladı. Yaptığı, içine düştüğü gafletin farkına vardığındaysa aylar önceki o adamı yine karşısında bulmuştu.

Yoğun bakımın önünde saatlerce karısından ve iki çocuğundan en ufak bir haberi bekleyen, doğmamış bebeklerinin sebebi olduğunu sanan, o uğursuz haziran gecesinde konağın orta yerinde kız kardeşlerinin patlattığı bombayla tüm şehrin üstüne yıkıldığı, zamanından evvel yaşlanan öz be öz ağabeyiydi!

Karısının kolunu kavrayan parmakları boşluğa düşerken ağzı pişmanlıkla açılıp kapanıyor ancak neyi nasıl düzelteceğini bilmiyordu. Bir ümit hayatında en iyi anlaştığı insanlardan biri olan yengesine baktı. Onu bile zıvanadan çıkarmayı başarmışken Gülsüm kapısı zaten yüzüne kapalı, hatta kilitliydi. Göz pınarlarına dolan yaşlarla ağabeyine baktığında başından içi ezildi. Karısının çektikleriyle, merhum annelerinin onlara emaneti biricik kız kardeşleriyle vurmamalıydı onu. Lakin Tara da onun kırmızı çizgisi olmuştu. Zamanında karnı burnunda yengesini korumak için ağabeyinin önüne dikilen adamdan bir farkı olmadığı gibi şimdi de hala varlığını sürdürdüğüne inandığı aralarındaki o bağı, Berfu'larını daha çok sahiplenecek ve iki sözünün yıkımını kendi elleriyle onaracaktı.

"Ağabe-"

Melik elini kaldırıp susmasını işaret etti. Cangiray, avucunda hala Tara'nın sıcaklığı olan elini yumruk yapıp dişlerini sıktı.

"Ağa-"

"Evimden çık, Cangiray. Elimden bir kaza çıksın istemiyorum." Tara'ya yaptığı baş işaretiyle genç kız çabuk adımlarla kendini Gülsüm'ün yanına atsa da az çok bildiği olaylar hakkında Cangiray'ın söylediklerinden sonra kocasını merak etmekten kendini alamadı. "Ne zaman Tara'dan özür diler, onun affını kazanırsın ancak o şekilde onu buradan çıkarmana izin veririm."

"Şimdi de çöpçatanlığa mı başlayacaksın?"

Ağabeyinin hala hayatını yönetme gayretinde oluşu ufak bir umut ışığıydı.

"Çöpçatanlık değil bu! Önce karın bağışlayacak seni, sonra da şartlarımı yerine getirmeden de karşısına çıkmayacaksın."

"Ve affını kazanmak içinde beyin gücümü falan kullanmalıyım, öyle mi? Kendi yolunu mu öneriyorsun bana da ağabey?"

Melik, ellerini ceplerine koyup çenesiyle kapıyı gösterdi kardeşine. Cangiray, yaşadığı bocalamayla bir adım atmıştı ki ağabeyinin birden arkasını dönüp salondan çıkmasıyla kalan birkaç parçaya olan güvenci de tuzla buz oldu.

Gülsüm, kayınbiraderini geçirmeden Tara'yı da alıp kocasının peşine düştü. Önceliğini Tara'dan yana kullanıp kızı ona verdikleri misafir odasına götürdü. Hala şaşkın ve şokta olan kızın yanında bir süre kalsa da aklı da kalbi de Melik'te olduğundan daha fazla orada duramadı.

Ψ

Mağrur bir yüzü vardı, dünyanın çeşitli yerlerinde gezip dolaştığı ve gördüğü sayısız portreler içerisinde Freyja'nın tasvir edildiği o asil çehreye sahipti. Baktığı ateşle alevlenen yeşilleri, şöminenin ateşiyle pembeleşen yanakları ve sebebi her ikisinin de canını yakan kısa kızıl bukleleri... Kusay sonsuzluğun tek bir anında sabitlenip orada kalmak için neler feda etmezdi ki! "Şart mı?" Sesindeki hoşnutsuzluk aralarındaki mesafeleri kat edip Berfu'ya ulaştı.

ISIRIK SERİSİ ||YANLIŞ|| (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin