YANLIŞ 38 Ψ GİDİŞLER BAŞLANGIÇTIR

3K 226 192
                                    

Birsen Tezer - Bilsen

Bölüm 38 gidişler başlangıçtır

"Gidelim mi?" Onun bu hayal kırıklığı, yalnızlık dolup taşan sesini duymak içini acıtsa da yapabileceği bir şey yoktu. Kusay'ın dünyası belliydi neticede, kendi dünyası belliydi. Hem bunu geçse bile ona nasıl güvenebilirdi ki? Berfu, hayatının aşkıyla olacağına içten içe inanan, o büyülü denen duyguyu tatmak isteyenlerdendi. Ağabeyinin yengesine duyduğu gibisinden istiyordu, o da üzerine titreyen kalbini titretecek bakışlarını körleştirecek bir sevdaya tutulmak yen, elde ettiği bağımsızlığını ona layık bir aşkla taçlandırmak istiyordu. Ama o, doğru kişi miydi?

Kusay, çoğu yönden hayallerini süsleyebilecek beyaz atlı prens gibiydi. İyi bir eğitim almıştı, seramikle ilgileniyor ve aynı zamanda ince işçilik ve zevk isteyen mücevherler tasarlıyor çok çok özel siparişleri de bizzat kendi hazırlıyordu. Hayatının en lezzetli sohbetlerini onunla yapmıştı. Genç adam o kadar çok yeri gezmiş o kadar çok kitap okumuştu ki Berfu ondaki öğrenme açlığını ve yeni bilgilere duyduğu merakı büyük bir hayranlıkla dinlemişti. Onunla keyifli zaman geçirdiğini söyleyebilirdi, bu yine de genç adamın duygularına karşılık vermesi için yeterli değildi.

Hem, sırf kendi aşık oldu diye ondan da aynı karşılığı beklemesi düpedüz bencillikti!

"Olur."

Berfu, eşyalarını toparlayıp çantasına koyduğunda ikili sessiz bir şekilde dışarı çıktı. Korumalardan biri koşarak şemsiye getirdiğinde Kusay, şemsiyeyi onun elinden alarak yürümeye başladı. Önce Berfu'dan tarafa dolanıp genç kızı ıslanmadan araca bindirdi, ardından da sürücü kısmına geçti. Dakikalar sessizlik içinde akarken akşam yemeğine tam zamanında yetiştiler.

"Hoş geldiniz!"

Mehtap, sabaha nazaran daha iyi ve toparlamış görünüyordu. Berfu'yu kucaklayıp genç kıza sıkıca sarıldı, oğlunu yok sayarak kızı ellerini yıkaması için banyoya postalayıp kendi yerine geçti. Kusay, annesinin devam eden tribinde sonuna kadar haklı olduğunu bilse de karşılaştığı tuhaf tablo neticesinde kaşlarını şaşkınlıkla havalandırıp "Merhaba," diyerek tek tek selamladı. "Anne. Baba." Masaya doğru bir adım attığında Mehtap'ın, "Ellerini yıkamadan oturmayı düşünme bile!" deyişi bir umut barındırıyordu. Kusay, yüzünde oluşan gülüşü bozmadan yemek odasından çıkarken dudaklarından dökülen ıslığın farkında değildi. Tıpkı küçük bir oğlan gibiydi.

Oğulları odadan çıkar çıkmaz kocasına dönen Mehtap hızla soludu. "Aralarında bir şey olduğuna emin misin, Buğra? Bana bir şeyler hisseden sadece bizim oğlumuzmuş gibi geldi de!" Buğra, otuz yıldır Mehtap'ı tavlayan ve asla eskimeyen bakışlarını gönderip masanın üzerinden karısının elini tuttu, dudaklarına götürdü. "Merak etme, aşkım. Sadece biraz teşvike ihtiyaçları var. Berfu'nun dün geceki halini görmedin mi?"

Mehtap, "Kusay'a kızdığım için fark etmemiş olabilirim." diye itiraf etti. Buğra eğilip her an biri gelebilir ihtiyatıyla karısının dudaklarına kısa bir öpücük bıraktı. "Emin ol, ben senin gülüşlerine nasıl bakıyorsam Kusay da Berfu'ya öyle bakıyor."

"Kusay, büyük ölçüde sana çekmiş. Ama Berfu ben gibi değil! Etrafına ördüğü kozası çok kalın."

Buğra, karısının elini okşamaya devam ederken yüzünden şeytani bir pırıltı geçti. "İşte bu yüzden teşvike ihtiyaçları var ya. Sana güveniyorum hayatım, senin elinden uçan da kaçan da kurtulamaz."

Akşam yemeği çoğunlukla sessizlik içinde geçerken oğullarının da Berfu'nun da sessizliği Sert çiftinin gözünden kaçmamıştı. Yemekten sonra Türk kahvelerini salona isteyen Buğra'nın ısrarı üzerine Kusay hiçbir yere kaçamazken Berfu'nun da bulduğu tüm mazeretler çöp olmuş ve kendini Sert ailesinin ortasında bulmuştu. "Günün nasıl geçti, Berfucuğum?" Daha sabah siniri tepesinde olan kadının nasıl olup da Türk lokum kıvamına geldiğini çözmek güçtü, zaten Berfu da çözemedi. Oysa çözüm basitti: bir Mehtap Sert, ne kadar sinirli olursa olsun Buğra'nın etki alanındaysa yumuş yumuş birine dönüşürdü.

ISIRIK SERİSİ ||YANLIŞ|| (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin